Ekonomi
Türk usulü dolar. Namı diğer: Dövize Endeksli Mevduat (DEM)
Türk mali piyasaları yeni haftaya endişe edildiği üzere sert bir değer kaybı ve büyük bir volatilite ile başladı. Dalga boyunun…
Türk mali piyasaları yeni haftaya endişe edildiği üzere sert bir değer kaybı ve büyük bir volatilite ile başladı. Dalga boyunun artması, beraberinde fiyat adımlarının uzamasına, alım ile satım arasında makası açılmasına, kaybolan likidite ile fiyatlama mekanizmasının da sağlıksız çalışmasına neden oldu.
Politika hatasının bir yansıması olarak, gün boyu yükselen USDTRY kuru, akşamüzeri 18,40 seviyesine varan bir yükseliş kaydetti. EUR/TRY kur ilk kez psikolojik 20 ; Türk insanının yakından takip ettiği gram altın ise 1,000 TL seviyesini devirirken, yetkililerden herhangi bir açıklama gelmemesi, hatta TCMB’nin bile dün piyasaya müdahale etmemesi, gün boyu TL’nin değer kaybını adeta kamçıladı.
Hisse senedi piyasalarında ise, Cuma günü, vadeli ve spot piyasa arasında doğan arbitraj fırsatı, piyasaları rahatsız eden sermaye hareketlerine sınırlama getirilebileceği yönünde dedikoduları ve elbette hayatımızın bir parçası haline gelen algoritmalar (makinelerin satışları) etkili olmuş, BIST100 ana endeksi tepeden %14 düşmüştü.
Dün güne ılımlı başlayan hisse senedi piyasalarında, günün ikinci yarısında yeniden devre kesiciler çalıştı ve ana endekslerdeki kayıplar %8 seviyesine varması ardından, Kabine toplantısı öncesinde, hisse senetlerinin kapanışa doğru gün içerisindeki kayıpların önemli bir kısmını telafi etmeyi başardığını gördük.
Merkez Bankaları, kısa vadeli faizleri belirleyerek uzun vadeli piyasa faizlerine yön tayin etmeye çalışmaktadır. Bu bağlamda, TCMB’nin peş peşe 500 baz puan indiriminin piyasa faizlerine istenilen etkiyi doğur(a)madığını görüyoruz ki, dün CDS risk primi 620 baz puana seviyesine yükseldi. Hatırlanacağı üzere, pandemi döneminde 5 yıl vadeli CDS 700 baz puana dayanmış, 2008 Lehman Brothers kriz döneminde ise 800 baz puanın üzerine yükselmişti. 2 yıl vadeli gösterge tahvilin faizinin dün %24 seviyesine dayandığını gördük. Dolarizasyon eğiliminin ivme kazanması, TL likiditesinin de sıkışmasına neden olurken, hem mevduat hem de kredi faizlerinin TCMB’nin faiz indirdiği bir ortama yukarıya geldiğine de şahit oluyoruz.
Türk mali piyasalarında dün yaşanan ciddi boyutta türbülans ardından, akşam saatlerinde, Kabine toplantısı sonrası açıklamada bulunan Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik önlem paketini açıklarken, paketinin içinde yer alan dövize endeksli mevduat (DEM) ürünü, beraberinde büyük bir gürültü yarattı.
Ürünün ne olduğunu kısaca anlatmadan önce, açıklama öncesinde 18,40 seviyesine kadar yükselen USDTRY kurunun, açıklama ile birlikte 12 seviyelerinin diplerine kadar gevşediği ve akabinde 13,50 seviyelerinde denge bulduğunu not etmek gerekiyor.
DEM yapısı itibariyle, klasik bir vadeli mevduat ve beraberinde bir adet türev işleminin (call opsiyonu döviz alım hakkı) paketlemiş hali. En basit anlatımı ile, örneğin 1 yıl vadeli bağlanacak bir mevduatın yıllık getirisinin %15 olduğunu ve USDTRY kurunun da mevduat bağlandığı gün 14,00 TL seviyesinde olduğunu hayal edelim. Türk Lirası mevduat 1 sene sonunda %15 getiri sunacak (herhangi bir tereddüt yok), eğer döviz kurundaki artış da (aynı dönemde) yani bir sene sonunda %15’den fazla artmışsa örneğin kur 18,00 seviyesine yükselmiş ise (yaklaşık %28,50 artış), döviz kurunun artışı da DEM ürününü getirisine eklenecek. Bu durumda (%28,5 – %15 = %13,5) mevduat getirisi de %28,5 olacak. Eğer döviz kuru mevduat getirisinden az artmışsa, örneğin 16,00 TL seviyesine yükselmişse, DEM’in getirisi de bu durumda %15 yani mevduat getirisi ile sınırlanmış olacak.
Müşteri USDTRY 18,00 kur seviyesinden herhangi bir ücret karşılığı olmaksızın vade sonunda doları alma hakkı almış olacak. Buna call opsiyonu alım hakkı diyoruz. Bunu banka aracılığı ile yaparsanız, haliyle sigorta yaptırmış olacağınız için beraberinde bir prim de (opsiyon primi) ödemeniz gerekiyor. DEM modelinde, opsiyon primi ücretsiz olacak. Bu durumda, mevduatın üzerindeki döviz kurunun artışı oranından getiri bankalar tarafından üstlenilmeyeceğine göre, ürünün de arkasında devlet yani Hazine’nin durması gerektiğini düşünüyoruz.
Ürüne yönelik pek çok soru işareti tüm çıplaklığı ile masa üzerinde durduğunun farkındayız. Bu ürünü kim satacak, hangi tutara kadar yapılabilecek, vadesi ne kadar uzun olacak, faiz oranı ne olacak, vergi boyutu nasıl düzenlenecek, kim alabilecek (tüzel kişiler mi yoksa sadece bireyler mi, yurtdışı yerleşikler de bu grubun içinde yer alabilecek mi)? Henüz bu soruların cevaplarını bilmiyoruz.
Yine de, ABD dolarında endeksli yeni bir enstrüman ile karşı karşıya olmamız, piyasalarda son günlerde kendi kendini besleyen kartopu misali değer kaybının şimdilik önüne geçtiğini söyleyebilirim. Çok iddialı bir tonumuz olmasa da, işe yarayabileceğini düşünüyoruz. Fiziki dolar ihtiyacı olmayan yatırımcı kesimine daha çok hitap edecek bu ürün (ithalatçının ve döviz borcu ödemesi olanın işine pek de yaramayacak) ile gerçek dolar yerine, Türk usulu dolar tutarak, TL’nin dolar karşısında erimesi karşı sigorta yaptırmış olacak.
Öte yandan, yukarıdaki örnekten devam edersek, 1 yıllık mevduatın bağlandığı gün 14 TL seviyesinde olan kurun, içinde bulunduğumuz son aylarda olduğu üzere hep yukarıya gittiği ve dönem sonunda mevduat sahibine ödenecek yüklü opsiyon primi devletin kasasına ciddi bir yük getirecek; açıkları daha da tırmandıracak! Ürüne talep gelirse, bu durumda bankaların pasif tarafında döviz ağırlıklı bu ürün artacağı için, aktif tarafı da olumsuz etkileme riski doğacak. Anlaşılacağı üzere, hem iyi hem de kötü yanları olan tam da detaylarına hakim olamadığımız bir ürünle karşı karşıyayız.
Özetlemek gerekirse, doların TL karşısında yükselmesine karşı korunmak isteyen yatırımcılar açısında inşaa edilmiş, yan etkileri de olan yeni bir ürün. Ürünün detaylarının tam olarak duyurulması ardından daha sağlıklı yorum da yapabileceğiz. Geldiğimiz noktada, döviz piyasalarında var olan paniğin bir müddet de olsa yatıştıracağını düşünüyoruz.
iktisatbank.com