Dünya Ekonomisi
Piyasa Bülteni: Enflasyon ve stagflasyon #loading
Gemi, her geçen gün bilinmeyen sularda daha da sertleşen bir fırtına ile boğuşuyor. Bu noktadan sonra neler olduğundan ziyade neler olacağına…
Gemi, her geçen gün bilinmeyen sularda daha da sertleşen bir fırtına ile boğuşuyor. Bu noktadan sonra neler olduğundan ziyade neler olacağına konsantre olmak istiyoruz.
Kefenin her iki tarafının da dengede olmadığı döviz piyasasında dün likidite kayboldu. Pazar alışverişlerinizde sıklıkla görülür: kefenin bir tarafında sebzeler diğer tarafında da ağırlıklar vardır. Bunların eşitlendiği noktada da fiyat oluşur.
Dün kefenin bir tarafında yoğun olarak döviz alıcıları (TL satıcıları) diğer tarafında ise döviz satıcıların (TL alıcıların) çok çok cılız kalması, likiditenin döviz piyasasında adeta kaybolmasına neden oldu. Pek çok fiyat sağlayıcı sağlıklı kotasyon veremezken, ekranlarımızdan fiyatların sıklıklı kaybolduğu, fiyat adımlarının sertleştiği ve dalga boyunun arttığına şahit olduk.
USDTRY kuru, dün gün içinde, tek yönlü işlemlerde, güne başladığı 11,40 seviyesinden doludizgin 13,45 seviyesine varan bir yükselişle yanılmıyorsam en sert gün içi (değer kaybı) yükseliş kaydederek tarihe geçti. Paranın en temel özelliklerinden birisi olan ‘değer ölçme aracı’ dün TL için ne yazıktır ki kayboldu.
Sebebini bültenlerimizde neredeyse 2 aydır durmaksızın yazıyoruz. TCMB’nin, Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düşük faiz talebine cevap vererek enflasyonun doludizgin yukarıya gittiği bir ortamda, peş peşe faiz indirimleri ile ekonominin cari fazla üretmesi üzerine kurulan yeni ‘deneyi’, okuya bildiğimiz kadarı ile, gerçekten de ekonomi cari fazla verene kadar devam edecek gibi duruyor.
Bu tehlikeli deneyin, piyasalar nezdinde yarattığı endişenin yansımaları da her geçen gün döviz piyasasında büyüyerek takip ediliyor. Para politikasının yanlış kulvarda koştuğu müddetçe de, TL’nin değer kaybının devam edeceğine kesin gözüyle bakıyoruz. Şunun da altını peşinen çizmekte yarar var ki, bu kadar belirsiz bir ortamda, ihracatçı mal satmakta, hatta o ihracatı yapabilmek adına ithal etmesi gereken ara malları da alamayacak duruma geliyor. Hülasa, ekonomik faaliyetlerin birçok alanda durma noktasına geldiğini görüyoruz!
Bu noktadan hareketle, geminin kontrolsüz bir şekilde bilinmeyen sularda akıntıya terk edilmesinin hiç bir ekonomik aktöre fayda sağlamayacağı da düşünüyoruz. Kur eğer ‘input’ ise, ‘output’ olarak yakında enflasyon ve devalüasyon sarmalı ile boğuşmaya başlayacağız. Döviz açık pozisyonu olan şirketlerin, bilançolarında yaşanan kambiyo zararları, faaliyet kazançlarını kat be kat aşarak finansal tablolarında ciddi tahribat yaratacak. Şirketlerin pasiflerinde yaşanacak bozulma, tahsili gecikmiş alacak olarak bankacılık sektörünün de aktif kalitesin bozarak kredi verme isteğini (!) sekteye uğratacak.
Güvenli liman olarak görülen yabancı paralara olan talebin son günlerde artırması ve döviz kurunun geçişkenlik ile enflasyonu kontrolden çıkaracak bir noktaya doğru ilerlediği bir ortamda, bankaların kredi olarak verilebilecekleri kaynağın dağılımının bozulma riski de göz ardı edilmemelidir. Sonuçta enflasyona karşı koruma arayan vatandaş, birikimler finansal sistemden çıkararak, dayanıklı tüketim mallarına yöneltmeye (araba, konut, arsa vb…) başlayacak. Bu da ister istemez, bankaların kredi verecek likiditesinin azalmasına neden olacak. Neresinden bakarsak bakalım, işin dengeleri bozulmaya gerek!
TL’nin erimesine karşı otoritelerin de sessiz kalması, döviz piyasasından spekülatif atakların da artmasına davetiye çıkarırken, dün USDTRY kuru gün içinde %18 yükseliş kaydetti. Çözüm bulması beklenen otoritelerin, yapılan politika hatasından geri dönmek yerine bunu bir ‘savaş’ olarak görmeleri de, piyasanın dünkü tepkisinin arkasında yatan ana nedenlerden biri olduğunu düşünüyoruz.
Dün, günün ikinci yarısında, USDTRY kurunun kaybolan likidite ile 13,50 seviyesini yükselmesi sonrası, Ankara’da bir miktar hareketliliğin de başladığını gördük. Akabinde, TCMB cephesinden gelen yazılı açıklama, alıştığımız hatta beklediğimiz ‘gereken yapılacaktır’ söyleminden çok uzak olduğunu görüyoruz. TCMB, dalgalı kur rejimi altında kur seviyesine ilişkin bir taahhüdü olmadığını söyleyerek, döviz kurlarının, serbest piyasa dinamiklerince arz ve talep koşullarınca belirlenmekte olduğunun altını çizdi.
TCMB’den gelen yazılı açıklama notunda, aşırı oynaklığa müdahale edebileceğini ima etmesi bile, somut bir adım bekleyen piyasaları tatmin etmedi. Yabancı kurumlar ise, TCMB’nin yakında sert bir faiz artırımına gidebileceğine ilişkin görüş beyan etmeye başladı.
Bugün Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi El Nahyan’ı ağırlıyor. Basına yansıyan haberlere göre, Nahyan’ın çantasında yatırım amaçlı milyarlarca dolar proje hazırlığının olduğunu okuyoruz.
Takdir edersin ki, Türkiye’de uygulamada olan çılgın ekonomik deney, bültenlerimizin büyük bir kısmını kaplıyor. Okuyucularımızı sıkmamak adına kısaca yurtdışına da bakmak istiyoruz.
Bu sabah, Asya borsalarında da, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de hakim renk kırmızı. Amiral gemi ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin bu sabah biraz daha yükselerek %1,64 seviyesine gelmesi ve beraberinde Dolar endeksinin de 96,6 seviyelerine ve son 17 ayın zirvesinde yer alması, risk iştahını baltaladığını görüyoruz.
1,865 dolar seviyesindeki teknik bölgeyi aşamayan (üzerinde haftalık kapanış yapamayan) altının ons fiyatı, dün 1,780 dolar seviyelerine kadar geri çekildi. Teknik bir bakış açısıyla, 1,765 dolar seviyesinin destek görevi üstlenmesini bekliyoruz. Altının zemin kaybetmesi ile, küçük kardeş gümüşün de 23,25 seviyesine kadar gevşediğini görüyoruz. Dolar getirisinin yükselmesi, kıymetli madenlerin arzu edilen hareketine bir türlü soyunamamasına neden oluyor.
ABD Başkanı Biden, OPEC+ üreticilerinin daha fazla ham petrol çağrılarını defalarca görmezden gelmesinin ardından, Çin, Hindistan, Güney Kore, Japonya ve İngiltere ile koordineli olarak stratejik rezervlerden milyonlarca varil petrolü serbest bırakacağını duyurdu. ABD ve diğer ulusların fiyat soğutma hamleleri karşısında, Brent petrolün bu sabah son günlerin aksine güne 82 dolar seviyesine yükselerek başladığını görüyoruz! Aşağıda teknik manada 75 dolar seviyeleri önem arz ediyor.
Bugün içeride kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi açıklanacak. Yurtdışında ise veri takvimi yoğun görünüyor. Sabah saatlerinde Almanya IFO endeksi, ABD dayanıklı mal siparişleri, ABD 3Ç büyüme, işsizlik maaşı başvuruları, kişisel gelirler ve FED’in yakından takip ettiği PCE enflasyonu büyük bir önemle takip edilecektir.
iktisatbank.com