Sosyal Medya

Veysi Dündar yazdı: MHP’nin Hiç Bitmeyen Talepleri

1 Nisan 2021

Tepinerek ağlayan, burnunda baloncuklar patlayan kahramanımız haykırmaktadır : “Bana ne istiyom”.
İster evin salonu, ister sokağın ortası olsun umrunda olmayan çocuğa sorar büyükleri. “Yavrum ne istiyon?” Sesi hıçkırıklara karışır, çatallaşır. Buna karşın perdesinde düşme yoktur. İstemektedir ısrarla. Bir süre sonra dünyanın en garip istekleri sıralanır. Misafir teyze vardır, hedefe konmuş “gitsin” der yavrucak. Aile utanır oğlum/kızım olur mu hiç? Yada kendi başında gezen bir kedinin denize atılması, denizde gezen bir geminin ağacın tepesine çıkması, arabaların hepsinin durması, insanların susması…
Liste uzar gider.

Her zaman iltimas ve ilgi görmüş küçük birey, bu tavrın en doğal hakkı olduğunu düşünmektedir. Asıl amaç aslında daha gerçekçidir ancak en az bu tuhaf istekler kadar sorunludur. İlacını almak istemez, sürekli şeker yemek, saatlerce bilgisayar oynamak gibi hedefler vardır. Kuralları koymak ister ama gücü yetmemektedir.
Aile ise varlığı için değerli gördüğü üyesine elinden geldiğince makul cevap verme derdindedir.
Etrafa verdiği rahatsızlık uslu çocukları yada arkasında babası olmayanları fazlasıyla huzursuz eder. Çünkü onların alanlarına girilmekte oyun sahaları daralmaktadır. Bazen sırf gönlü olsun diye, salıncak/tahtıravalli yada kaydırak boşaltılır. Sıranın en arkasına doğru hareketlenilir.

MHP’lileri kızdıracağını bilsem de “HDP kapansın” diye başlanan süreçte, “Anayasa Mahkemesi kapansın” aşamasına gelinmesini tanımlayacak başka ve uygun örnek bulamadım.

AKP’nin 2015’ten beri bardağının eksik kısmını doldurmada kullandığı MHP terkibatı, hacimce küçük olsa da dönüştürme kapasitesinin gayet yüksek olduğunu ilan etmekte.

Kürşat Ayvatoğlu hadisesinde görüldüğü üzere özellikle yerel dinamikler içinde bir tür pseudo muhalafet/gaz alma işlevi ile bardağı büyüten MHP, asıl merkezlerde AKP’nin erimesinde katkı sahibi olsa da, totale verdiği katkı ile kendisine her yolu mübah gören bir anlayışa büründü.

Bir ağacın etrafını sararak ona kendi formunu veren sarmaşık misali, AKP’yi kuruluş ilkelerinden tutun da temel argümanlarına kadar tüm parametrelerinde dönüştürmeyi başardı.
Bu başarı AKP liderine tek adam sistemini getirse de, Pirus’un zaferi misali ondan başta ekonomi olmak üzere pek çok şeyi götürdü.

AKP’nin içinde MHP’li olsa da şaşırmayacağınız vekillerle adeta bir ikinci parti doğdu. Yönetme konusunda güç temerküzü katılaşırken, kırılganlık da azami düzeye çıktı.

Anayasa Mahkemesi gibi temel bir kuruma savaş açacak, onu yok etmeye yeltenecek kadar cüret sahibi olan bu anlayış, gücünü tamamlayıcı etkisinden alıyor. Arşimet’in dünyayı kaldıran kaldıracı misali, MHP iktidarı ayakta tutuyor.

AKP ile MHP kendi orijinal kodlarına yabancılaşırken oluşturdukları amorf birliktelik, her yolun mümkün ve gerekli olduğu iddiasıyla canının istediği her oluşumu sistemden atma konusunda tereddüt duymuyor.

Bu ister bir siyasetçi, ister bir yazar, ister bir gazeteci, ister bir seçmen, isterse kamu görevlisi olsun fark etmiyor. Öte yandan kişiler de burada yetersiz kalınca doğrudan kurumsal olarak partiler, dernekler, sivil toplum kuruluşları ve devlet kurumları atış menziline giriyor.

Bu beyhude çabanın arka planında kazanıldığı iddia olunan fakat ülkenin üzerinde Demokles Kılıcı gibi sallanan terör meselesi var. İşine gelince büyük bir başarıyı, gelmeyince vahim bir tehditi işaret ediyor.

AKP ortağının inanılmaz ve olamaz isteklerinin gerçekleşmeyeceğini bilse de, diğer siyaset odakları üzerinde aynı yaramaz çocuğun daha sakin olanlar üzerinde yaptığı etkiyi yaptığını görerek sesini çıkartmıyor.

Acaba gerçekten “Anayasa Mahkemesini de kapatır mı bunlar?” endişesinin toplumda yayılarak, adeta “bakın mahkemeyi kapamadık” diyerek ona şükran duymamızı bekliyor. Kanser ve sıtma ilişkisi gibi.

Gördüğümüze bakarak elimizdekine şükretmemiz bekleniyor. Bu hastalıklı siyaset ortamının sürdürülemez olduğunu ben değil, dünyanın en yüksek faizini versek de artan döviz kuru gösteriyor.

Ülke başarısız bir ailenin haylaz çocuğu ve onun umursamaz velisi elinde tarumar oluyor.
Bu sürecin en kısa sürede bitmesi sadece ülkeye değil, bu travma ile özünü yitirmiş iktidar siyasetlerine de iyi gelecektir.

Ek: AKP ile MHP arasındaki karşılıklılık ilişkisinin devam ettiğini düşünmekle beraber AYM’ye yönelik açıklamaya AKP cenahından gelen bu eleştirinin dozu ilişkinin sona yaklaştığı kanısını güçlendiriyor : “Anayasa Mahkemesine her karar sonrası hukuki olmayan yaklaşımlarla saldırmak en başta bu ülkenin hukuk sistemini yok saymaktır.” https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/akpden-bahceliye-anayasa-mahkemesi-yaniti-1824708

Analiz, Veysi Dündar 1.4.2021

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları