Ekonomi
Devaluasyonun Hazine ve özel sektöre maliyeti akıllara zarar
Merkez Bankası’nın Eylül ayından başlayarak toplamda 400 baz puan faiz indirmesi sonucunda dolar kuru 11 lirayı aştı, Cuma gecesini 11.18-20…
Merkez Bankası’nın Eylül ayından başlayarak toplamda 400 baz puan faiz indirmesi sonucunda dolar kuru 11 lirayı aştı, Cuma gecesini 11.18-20 civarında kapatıyor. İlk belirlemelere göre, bu devaluasyonun Hazine’ye maliyeti TL450 milyar civarında. DİBS getirilerinde yükseliş de 2022 bütçesinde faiz giderlerinin hedefi aşmasına neden olacak. Türkiye’de henüz konuşulmaya başlanmayan konu ise devaluasyonun özel sektör bilançolarında yarattığı tahribat. SÖZCÜ’de Emre Deveci’ye göre kur zararı TL350 milyarı aştı. Bu zararı kim ödeyecek?
Akıllara durgunluk verecek hızda cereyan eden devaluasyon, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Türk Lirası cinsinden borçlanma maliyetlerini arttırırken, döviz ve altın cinsi borç stoku nedeniyle borç yükü de arttı.
Hürriyet yazarı Hande Fırat, Merkez Bankası’nın faiz indirmesi sonrası dolar/TL’nin 11’i geçmesiyle ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı’ndaki “üst düzey isimlerle” yaptığı görüşmeyi yazdı.
Fırat, yanıtları şöyle aktardı:
“Hükûmet faiz indirimiyle ortaya çıkan faturanın farkında. Bu fatura göğüslenecek. Bir anlamda acı reçete şimdi uygulanacak.
Başlıca nedeni erken seçim olmaması. 2023 seçimlerine kadar ana hedef yatırımları arttırmak, işsizliği azaltmak ve alt gelir grubunu rahatlatmak olacak”
Anılan üst düzey yöneticilerin acı reçeteyle yılbaşında devreye girecek Soluk Paketi harcamalarını nasıl bağdaştıracağı bir muamma. Ek olarak, gelecek yıl GSYH büyümesi azami %3-4 olacak. Yavaşlamanın getireceği vergi kaybı ve işsizlik acı reçete ortasında nasıl telafi edilecek?
Bize göre, edilemeyecek ve seçmeni rahatlatmak için bütçe giderleri sürekli artarken, bu harcamalar enflasyonu içinde çıkılmaz boyutlara yükseltecek.
Sözcü’den Emre Deveci’nin haberine göre Dolar/TL’deki artışla Hazine’nin borcu 438 milyar TL artarken, bu yılın Ağustos ayında 2 trilyon 95 milyar TL olan borç stoku, Eylülde 2 trilyon 181 milyar TL’ye yükselmişti. Borç stoku, Ekim ve kasım aylarında artmaya devam etti. Hazine’nin borç stokunun yüzde 58,4’ü dövizde.
Şirketlerin de büyük bir döviz pozisyonu açığı söz konusuyken, döviz kurlarındaki artış onların da borç yükünü katlıyor. Merkez Bankası verilerine göre, finansal kesim dışındaki şirketlerin ağustos ayı itibarıyla 123,6 milyar dolarlık döviz açığı var.
Doların 11 lirayı aşması reel sektöre 375,7 milyar TL’lik ek maliyet yaratıyor.
Eğer bu hesap doğruysa, şirketlerin dış borçlarını yenilemeleri çok zor olacak. Türk bankalarından aldıkları döviz kredilerinde tahsilat sorunu patlak verebilir. Finansmana erişimi olmayan şirketler zorunlu ve fiili konkordato ilan ederken, bankaların takipteki alacakları da yükselecek.
Bir noktada yüksek gelir sahibi mudiler bankaların likidite darboğazına girmesinden çekinerek, mevduatlarını çekebilir.
Kamu bankalarından bir tur daha faiz indirimi
DİSK: 2022’de asgari ücret en az 5200 lira olmalı