FÖŞ yazdı: Türkiye bu sene de daralır, 2021’de de
30 Kasım 2020Pazar akşamı, yapacak iş yok. Tek eğlencem sağa-sola laf sokmak. Dün çektiğim bir videoda Katarlılar’ı savundum. Hala linç edilmediğime ben de şaşıyorum. Belki “moruk nasıl olsa Covid-19’dan geberecek, kanı üstümüzde kalmasın” anlayışı hakim toplumda. Pasif toplum işte, birlikte ve önalıcı hareket edemiyor. Halbuki ben Adonis fiziğim ve Odin’in bana armağan ettiği jenetik avantajlarım sayesinde Covid-21XXX’i (Mezarcı Virüsü) de hasarsız atlatacağım.
Evet, hazır Covid-19’dan söz açılmışken, bariz yönetim hataları ve dudak uçuklatan bir açgözlülükle birleşen bu sevimli salgının Türkiye ekonomisi nasıl durgunluğa iteceğini anlatayım. Durun, daha iyi haberler yeni başlıyor. Yalnız bu sene değil, 2021’de de resesyonda kalacağız. Çünkü hataların tortuları pistonlarda birikti, artık motora motorin gitmiyor.
Sevgili Büyüğüm Berat Albayrak’ı şimdiden arıyorum. Pazartesi (bir kaç saat sonra, Pazar akşamı yazıya başlayıp sonra şişelerle sohbete dalmışım) 3Ç2020 GSYİH verisi açıklanacak ve ekonominin çeyrekten çeyreğe %5-6 büyüdüğünü göreceğiz. Berat Abi olsa twitter’de flood üstüne flood patlatır, milleti coşturur, göbek attırırdı. Bakalım Lütfi Abi amigolukta bu namı Çağ’ı aşan şahsın dev ayakkabılarını doldurabilecek mı?
Bugün tarih ne? 29 KASIM 2020. EYLÜL’de biten çeyreğin ekonomik gerçekleşmelerini hangi tarihte öğreneceğiz? 31 KASIM 2020. Sevgili TUIK, hiç yayınlama ya! Veri ne işe yarar? Hükümetler ve ekonomik aktörlerin karar süreçlerinde girdidir. 2 ay bayatlamış bilgiyle ben ne karar alacağım ki?
Ekonomi Eylül’e kadar toparlandı ve o toparlanma bizi bitirip kış reseyonuna soktu. Şimdi bunun nedenlerini anlatayım. Önce ekonomiyi toparlayan ucuz kredi furyasından bahsedeyim. Aşağıdaki grafikte gördüğünüz gibi, tüm bankalar kredilerde sert fren yaptılar.
Aktif Rasyosu yakında intübe, Naci Abi de munzam karşılıkları yükseltip, bankaların fazla likiditesini vantuzladı, en sonunda da yine aşağıda göreceğiniz kredi faizleri de yaza nazaran nerdeyse ikiye katlandı.
Artık kredi yok. Dah da kötüsü, devlet zoruyla herkese kredi verince, bankaların arızalı kredileri arttı. Bakın bankacılık uzmanı Erol Taşdelen ne diyor:
“TCMB, Finansal İstikrar Raporu‘na göre Bankaların Yakından İzlemeye aldığı Kredi tutarı 360 milyar TL’yi bulurken, Hukuksal işlemleri başlattıkları Takipteki Krediler 150 milyar TL‘ye ulaştı. Sorunlu olan Kredilerin toplamı da 510 milyar TL düzeyine ulaşmış durumda…… 150 milyar TL‘lık kısım için hukuksal süreç başlamışken, Yakından takip edilen kredilerin 360 milyar TL‘lık kısmı sorunlu / takip olabilecek potansiyel taşıyor. Başka bir ifade ile Toplam Kredilerin % 14,3‘lük kısmı Sorunlu hale gelmiş durumda”.
“Sorunlu” nazik bir deyim. “Göte’ye geldi” de denebilir. Halihazırda alınan mütevazi Covid-19’la mücadele önlemleri dahi en az 2 milyon işsiz yarattı, belki 1 milyon civarında küçük hizmet işletmesinin de eli bağrında kaldı. Bankalara bu sorunlu krediler için TL’de 80 kuruş fiyat teklif edildi, satmadılar. Şimdi turşusunu kurarlar. Özetle, bankacılık sisteminde bugünkü kurla $65 milyar “bozuk kredi” var. Bunların piyasa değeri en fazla %20’dir. Peki bu açık nasıl kapanacak? Niye birden kulağıma “IMF….IMF….” sesleri geldi? Şeytan yokladı herhalde.
İkincisi, gelecek sene bütçe açığı TL245 milyar olacakmış, ama bütçede kışın kapanmalar yüzünden işsiz kalacak ve şirketleri batacak olanlar için özel ödenek yok. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Sevgili Ablam Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’a esnaf için kurtarma paketi soruluyor. Cevap şu:
“Ayrıca, esnaflara yönelik sadece kamu kaynakları değil; biz, Bakanlık olarak yeni bir çalışma daha başlattık. İnşallah, yakın zamanda bunun duyurusunu yapacağız. Kamu kaynakları dışında, global firmalarla iletişime geçtik biz, Bakanlık olarak ve onların sosyal sorumluluk projeleri kapsamında esnafa ne gibi destekler verebiliriz, onlar üzerinde de çalışmalarımız var.”
Nah verirler, sen Batı’ya sürekli posta koy, sonra git esnafı kurtarmak için el aç. Belki Katarlılar verir.
Ama kış resesyonunun en önemli kanıtı nedir biliyor musunuz? Bakın Metropoll GM Sencar Özer tweetlemiş:
Halkın %63’ü işler kötüye gidiyor derken, nasıl harcama ve sabit sermaye yatırımı yapılacak bu ülkede? Bu daha başlangıç. Günlük vaka sayısı 30 bin değil, belki 40-50 bin arasında. Gasılhaneler mevta almıyor. Sevgili Başkanım Erdoğan en az 2, belki dört hafta toptan sokağa çıkma yasağı ilan etmek zorunda. Muharrem Sarıkaya Abim’e göre, böyle bir şey konuşulmuyormuş bile Ankara koridorlarında.
Zaten Türkiye’yi batıran da bu kafa. Yarını öngörüp hesaplayan yok ki! Yahu, biraz dünya örneklerinden ders alın. Virüs tüm ülkeyi sarmış, hastaneler hasta almıyor, 50 bin sağlık çalışanı hastalanmış. “Ordu ağır zaiyat verdi, Paşam, ateşkes teklif edelim”. “Haşa, ölümüne kadar mokoko!”
Millet de anladı “Ölümüne kadar mokoko” saldırısının başlayacağını, kendi tedbirini alıyor. Evine kapanıp harcamalarını azaltıyor:
BloombergHT yazıyor:
“Türkiye’de salgına ilişkin ikinci dalga önlemlerin ilk haftasında tüketim harcamalarından düşüş sinyali geldi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) veri setine göre 20 Kasım ile biten haftada banka kartı ve kredi kartlarıyla yapılan harcamalar bir önceki haftaya göre yüzde 7 düşüşle 23,8 milyar TL’ye geriledi.
Ayrıca, hizmet sektörleri, lokanta, market ve yapı malzemeleri alışverişlerinde de gerileme devam ediyor.
Bu gelişmelerle, son dört haftalık ortalama harcamaların yıllık değişimi yüzde 27,6’ya gerilemiş durumda. Bu işlemlerden ayrı olarak açıklanan internet üzerinden yapılan alışverişlerde ise haftalık 2,3 milyar TL’lik azalış ile 5.53 milyar TL’ye doğru düşüş kaydedildi. Internet dahil dahil toplam alışverişin son 4 haftalık ortalamasının yıllık değişimi de %34,3 ile gerileme gösterdi”.
Yani millet hem dışardan alışverişi kesti, hem de gelen işsizlik ve iflas tsunamisini çaktı, elini cüzdanından çekti. Bir ay sonra? Herkes kepenk indirip, aşı bekleyecek.
Bu 2020’nin hikayesi. Ya 2021’de? Yahu, bankacılık sistemi delik-deşik olmuş, sürekli faiz artıran, bütçe açığı TL245 milyara çıkmış (GSYİH’nin %5’i, çünkü GSYİH büyümeyecek) bir ülkede özel sektör harcama yapabilir mi? Halk açlık ve salgından kırılırken, “Ben Kanal İstanbul istiyorum da istiyorum” diye bağıran bir Başkan’ın yönettiği ülkede insanlar yönetime ve geleceğe güven duyabilir mi?
Ekonomiyi beklentiler şekillendirir. Ankara’nın tek işi ise sürekli beklentileri bozmak. Bu yüzden de ekonomi büyümez. Çünkü onu büyütecek güven kayboldu. Türkiye sağlığını, özgüvenini, işini ve geleceğini kaybetti. Hoş geldin Secular Stagnation.
Websitemde yenilemelere bir göz atın lütfen. Link burada
FÖŞ yazdı: Dünyada kış durgunluğu başladı
İhtiyacımız Olan Tek Reform: Yalana Tövbe