Amerika’nın Yeni Tarifeleri ve Gelişmekte Olan Ülkeler
29 Nisan 2025Amerika’nın Yeni Tarifeleri ve Gelişmekte Olan Ülkeler
Jayati Ghosh tarafından Project Syndicate için hazırlanan yazının Türkçe çevirisidir.
Özet: ABD, Çin ile olan ticaret savaşını kazanamaz! Olan gelişmekte olan ülkelere olur.
ABD Başkanı Donald Trump’ın kapsamlı gümrük vergileri ekonomik kaosa yol açarak hisse senedi ve tahvil piyasalarını altüst etti ve özellikle ABD’ye yapılan ihracata büyük ölçüde bağımlı olan düşük gelirli ülkelerde olmak üzere tüm dünyada paniği tetikledi. Sonuçta, gelişmekte olan ülkelerin sürecin tüm yükünü çekeceği bir süreç başlamış gibi görünüyor.
ABD Başkanı Trump’ın %145’e çıkardığı Çin’den ithal edilen mallar hariç olmak üzere “karşılıklı” gümrük vergilerinin çoğuna 90 günlük bir “duraklama” getirdiğini aniden duyurması piyasaları yatıştırmadı. Bazı milyarderler ve yandaşları Trump’ın ani politika değişikliği öncesinde sosyal medya paylaşımlarını doğru yorumlayarak köşeyi dönmüş olsa da, gümrük vergilerinin küresel ticaret ve finans alanında yol açtığı aksaklıklar ciddi riskler oluşturmaya devam ediyor.
Ayrıca, bazı tarifelerdeki duraklamaya rağmen, çelik, alüminyum, otomobil ve otomobil parçaları için %25’lik sektöre özel tarifelerle birlikte tüm ABD ithalatına uygulanan %10’luk evrensel tarife yürürlükte kalmaya devam etmektedir. Akıllı telefonlar, bilgisayarlar ve diğer elektronik cihazlar için yeni muafiyetler söz konusu olsa da Trump ilaç, yarı iletkenler, bakır ve kereste için de yeni gümrük vergileri tehdidinde bulundu. Süreç bir bütün olarak ele alındığında ithal malların bulunabilirliğini azaltacak, ABD’li tüketiciler için fiyatları yükseltecek ve ihracatçı ülkelere yüksek maliyetler yükleyecektir.
Ancak sonuçta her bir ülkeye uygulanacak gümrük vergileri, ABD’nin gelecekteki müzakerelerine bağlı olacaktır. Trump yabancı liderleri küçümsediğini zaten açıkça ortaya koymuş, birçoğunun tarifeleri tersine çevirmek için “her şeyi yapmaya” hazır olduğunu söyleyerek övünmüştü. Sonuç olarak, Trump’ın gümrük vergilerinin nihai kapsamı belirsizliğini koruyor.
En önemlisi de Trump’ın Çin’den ithal edilen mallara uyguladığı son gümrük vergisi artışı, Çin-Amerikan ticaret savaşının tırmanacağına işaret ediyor. Çin’in kendi gümrük vergilerini yükseltmesinin ardından kısasa kısas niteliğinde olan %145’lik artış büyük ölçüde semboliktir zira bir önceki %104’lük oran zaten Çin’den yapılan ithalatın çoğunu ticari olarak sürdürülemez hale getirmişti. Bu açıkca “Çin ile ticareti durdurma” dır.
Bunun ABD’li tüketiciler ve Çin’den gelen girdilere bağımlı yerli üreticiler üzerindeki etkileri çok derin. Trump’ın Çin’e ait fabrikalardan gelen mallara – üçüncü ülkeler üzerinden yönlendirilse bile – açıkça güvensizlik duyması, ABD pazarına erişimi sürdürmeyi uman hükümetleri alternatif kaynak ve üretim seçenekleri için çabalamaya zorladı. Bu tür değişimlerin sadece beklentisi bile küresel tedarik zincirlerini ciddi şekilde sekteye uğratmış durumdadır.
Belirsizlik her zaman ekonomik faaliyetler için önemli bir caydırıcı unsur olmuştur ve Trump yönetiminin politikalarının öngörülemezliği – düzensiz karar alma, ani geri dönüşler ve bir varmış bir yokmuş açıklamaları ile belirginleşen – standart risk modellerini kullanarak gelecekteki gelişmeleri tahmin etmeyi neredeyse imkansız hale getirmiştir. Trump’ın Hindistan Başbakanı Narendra Modi gibi diğer “sert mizaçlı başkanları” anımsatan şok ve şaşırtma taktiklerini tercih etmesi sorunu daha da derinleştiriyor.
Artan belirsizlik kaçınılmaz olarak yatırımları caydıracak, işletmeler yeni projeleri rafa kaldıracak ve olayların nasıl gelişeceğini görmeyi beklerken planlanan genişlemeleri erteleyecektir. Bunu takip eden yavaşlama, Trump’ın gümrük vergilerinin doğrudan ekonomik etkisinin çok ötesine uzanan sonuçlarıyla ABD büyümesi ve istihdamı üzerinde ağır bir yük oluşturabilir.
ABD, Çin ile olan ticaret savaşını kazanamaz. Çin hükümeti bunu açıkça biliyor ve uzun vadeli bir oyun oynuyor. İki süper gücün ekonomik yıpratma savaşı her an büyük bir finansal krize ve hatta askeri bir çatışmaya dönüşebilir.
Uzun zamandır dünyanın en güvenli varlığı olarak kabul edilen ABD Hazine bonolarına olan talebin azalması, Amerika’nın ekonomik liderliğine olan güvenin azaldığına işaret ediyor. Dahası, ABD hisse senetleri, tahvilleri ve dolarındaki eşzamanlı düşüş, yüksek hacimli finansal işlemler için tercih edilen araç olmaya devam etse bile, ABD Hazine tahvillerinin varlık fiyatları için küresel bir ölçüt olarak hizmet etme kabiliyetine ilişkin artan şüphelere işaret ediyor.
ABD ekonomisi şüphesiz zarar görecek, ancak en ağır yük gelişmekte olan dünyaya yüklenecektir. İptal edilen ya da ertelenen ihracat siparişleri şimdiden üretimi baltalıyor ve işsizliği körüklüyor. Bu arada finansal dalgalanma, Trump’ın gümrük vergilerinin tam etkisi hissedilmeden çok önce ekonomik istikrarı tehdit ediyor.
Bu gelişmeler, başta düşük ve orta gelirli ekonomiler olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerin devlet tahvillerinin getiri farklarına şimdiden yansımış durumda. Gelişmekte olan ülkelerin dolar cinsinden borçlanma değerleri 9 Nisan’a kadar geçen bir aylık sürede ortalama %2,9 oranında düşerken, ortalama getiri %7,4’e yükseldi. Maldivler, Sri Lanka, Gabon ve Zambiya gibi borç sıkıntısı çeken ülkelerin devlet tahvilleri %10’dan fazla değer kaybetti.
Ne yazık ki gelişmekte olan ülkeler bu tür finansal ve ekonomik çalkantılara fazlasıyla aşinadır. Birçoğu on yıllardır para biriminin değer kaybetmesi, borçlanma maliyetlerinin artması, kamu maliyesinin zorlanması, zorunlu harcama kesintileri ve yatırım ile özel sektör faaliyetlerini kısıtlayan iç piyasa istikrarsızlığı döngüsüne hapsolmuş durumdadırlar.
Gelişmekte olan ekonomiler için çıkarılacak dersler açıktır. Sadece küreselleşmiş ticaret altüst olmakla kalmıyor, aynı zamanda finansal küreselleşme, kalkınma hedeflerini desteklemek için istikrarlı, uzun vadeli finansman arayan ülkeler için daha da az cazip hale gelmektedir.
Trump, kendi görüşüne göre diğer ülkelerin ABD’den faydalanmasına izin veren küresel ekonomik düzeni yıkmaya kararlı. Buna karşılık, gelişmekte olan birçok ekonomi, artık kendi çıkarlarına hizmet etmeyen eşitsiz bir sisteme katılımlarını ve tabiiyetlerini yeniden gözden geçirmeye başlayacaktır. Ancak güvenilir bir alternatif şekillenene kadar önümüzdeki yol tehlikeli olmaya devam edecektir.
📌 ABD – ÇİN TİCARET SAVAŞI:
- ABD Başkanı Trump, Çin ve diğer ülkelere karşı uyguladığı yüksek gümrük vergileriyle küresel ekonomide kaos yarattı.
- Ticaret savaşları ve politik belirsizlik, yatırımları durma noktasına getirerek dünya genelinde ekonomik yavaşlamaya neden oldu.
- Çin’in karşılık vermesiyle tırmanan ticaret savaşı, özellikle global tedarik zincirlerini ciddi şekilde etkiledi.
- Gelişmekte olan ülkeler, artan borç maliyetleri ve finansal dalgalanmalarla birlikte en ağır faturası ödeyen taraf konumuna düştü.
- Trump’ın izlediği korumacı politika, küreselleşmeye dayalı ekonomik sisteme güveni zedeleyerek yeni ittifak ve stratejiler arayışını başlattı.