Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

Stephen Roach: Yeni Bir Stagflasyon Dalgası mı Geliyor?

Pandemi döneminde yaşanan tedarik zinciri aksaklıkları, bugün küresel ticarette yaşanan köklü değişimlerle karşılaştırıldığında adeta önemsiz kalıyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın merkez bankası bağımsızlığına yönelik saldırıları ve zayıf dolar yanlısı politikaları ile birleşince, dünya ekonomisi uzun süreli bir stagflasyon süreciyle karşı karşıya kalabilir.

Stephen Roach:  Yeni Bir Stagflasyon Dalgası mı Geliyor?

Pandemi döneminde yaşanan tedarik zinciri aksaklıkları, bugün küresel ticarette yaşanan köklü değişimlerle karşılaştırıldığında adeta önemsiz kalıyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın merkez bankası bağımsızlığına yönelik saldırıları ve zayıf dolar yanlısı politikaları ile birleşince, dünya ekonomisi uzun süreli bir stagflasyon süreciyle karşı karşıya kalabilir.

Geçici Şoktan Kalıcı Risklere

Yaklaşık beş yıl önce, sadece bir tedarik zinciri kırılmasıyla stagflasyonun tetiklenebileceği uyarısında bulunulmuştu. COVID-19’un hemen ardından, zayıf küresel talep toparlanması ve hızla yükselen enflasyon kısa süreli bir stagflasyon etkisi yaratmıştı. Ancak pandemi kaynaklı bu şok geçici oldu. Bugün ise, çok daha kalıcı ve derin bir stagflasyon riski gündemde.

Pandemi döneminde yaşanan sorunlar; mal ve hizmet tüketiminde ani değişimlerden kaynaklanmış, emtia fiyatlarında patlama, çip kıtlığı ve küresel taşımacılık sıkıntılarıyla sonuçlanmıştı. 2021-22 döneminde ABD’deki enflasyon artışının yaklaşık %60’ı bu geçici etkilerden kaynaklanmıştı.

Fakat şu anda yaşananlar çok daha ciddi. Trump’ın “Önce Amerika” sloganı altında başlattığı korumacı ticaret politikaları, tedarik zincirlerinde kalıcı bir kırılmaya yol açıyor.

Tedarik Zincirlerinde Kalıcı Bozulma

ABD, Asya merkezli – özellikle Çin odaklı – tedarik zincirlerinden ve hatta USMCA gibi “altın standart” kabul edilen Kuzey Amerika ticaret ağından bile ayrışıyor. Bu kopuş, geçmiş on yılda ABD’de enflasyonu yılda en az 0,5 puan düşüren verimlilik kazançlarını tersine çevirebilir.

Dahası, bu değişim kalıcı olacak gibi görünüyor. Pandemi sonrası normale dönüş mümkün olmuştu; ancak ABD’nin eski ticaret ortaklarına karşı geliştirdiği güvensizlik, Trump sahneden çekildikten sonra bile sürecek. Bu kez sorunu hızla çözecek bir mekanizma yok.

Üretimi yeniden ABD’ye taşıma çabaları da beklenildiği kadar kolay değil. Trump, dev yatırım duyurularını ABD imalat sektörünün yeniden doğuşunun işareti olarak sunsa da, üretim altyapısının kurulması uzun yıllar alıyor. Üstelik Trump’ın öngörülemez gümrük tarifeleri ve yaptırımları yatırımcıları caydırıyor.

Küresel Değişimin Getirdiği Maliyetler

Tedarik zincirlerindeki yeniden yapılanma sadece ABD’yi değil, tüm dünyayı etkiliyor. Ülkeler arası karşılaştırmalı üstünlüklere dayalı kurulu düzen bozuldukça, verimsizlik artacak, maliyetler ve fiyatlar küresel ölçekte yükselecek.

Ayrıca, Trump’ın başlattığı bir diğer tehlikeli süreç de merkez bankacılığın siyasallaştırılması. Trump, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) kararlarına doğrudan müdahale etme hakkı olduğunu savunuyor ve faiz oranlarının sabit tutulmasından açıkça rahatsızlık duyuyor.

Powell’ı görevden alma tehdidi, her ne kadar sonradan geri adım atılmış olsa da, Trump’ın bağımsız kurumlara yönelik genel tutumunu yansıtıyor. Daha önce de bağımsız kurumların başkanlarını siyasi nedenlerle görevden almıştı. Fed’in bağımsızlığına yönelik bu tehditler, enflasyonist baskıların arttığı bir dönemde para politikası üzerindeki siyasi baskıyı artırıyor.

1970’ler Kabusu Tekrar mı Geliyor?

Trump’ın zayıf dolar yanlısı tutumu, Fed’e baskıları ve tedarik zincirlerindeki bozulmalar birleşince, 1970’lerde yaşanan ilk büyük stagflasyon dalgasını hatırlatıyor. O dönemde de zayıf dolar ve etkin olmayan para politikaları ABD’yi derin bir ekonomik krize sürüklemişti.

Üstelik bu kez iş dünyası ve tüketiciler üzerindeki belirsizlik şoku da ekleniyor. Trump’ın uyguladığı “karşılıklı” gümrük tarifeleri 2 Nisan’da “Kurtuluş Günü” olarak kutlansa da, aslında küresel ticaret döngüsünde yeni bir daralmanın başlangıcına işaret ediyor.

Bu süreç devam ederse, dünya ekonomisinin resesyona sürüklenmesi kaçınılmaz olabilir. Trump’ın korumacı politikaları, 1930’da çıkarılan Smoot-Hawley Tarifesi’ni ve ardından gelen küresel ticaret savaşını çağrıştırıyor. O dönemde dünya ticareti %65 oranında daralmıştı.

Bugün dünya, stagflasyonla yetinirse kendini şanslı sayabilir.


Bu metin, Stephen S. Roach’un değerlendirmelerine dayanmakta olup, orijinal makale Project Syndicate platformunda yayımlanmıştır.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler