Sosyal Medya

Erol Taşdelen:  ABD-ÇİN TİCARET SAVAŞI TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLER?

7 Nisan 2025

Trump dönemindeki ticaret savaşının özü, ABD’nin Çin ile olan ticaret ilişkilerinde “adil olmayan” şartları değiştirmeye çalışmasıydı. Esas mesele; sadece dış ticaret açığı değil, aynı zamanda teknoloji, üretim gücü ve küresel liderlik mücadelesiydi. Trump’un ikinci (TRUMP 2.0) atağı ise bu savaşı tüm dünyaya yayma eğilimi göstermeye başladı…

 

Trump’ın başlattığı ticaret savaşının özü: “Amerika’nın üretim gücünü yeniden kazanması, Çin’in yükselişini sınırlama çabası ve küresel ekonomik liderlik yarışıdır”. TRUMP 2.0 döneminde netleşmeye başladı ki bu savaşı tüm dünyaya yayma eğilimi oluşmuş durumda. Oluşan yeni dönemden dünya nüfusunun %4’ünü oluşturmasına rağmen toplam gelirin %30’una sahip olan ABD’de yaşayanları da rahatsız ederken; yolun başında protesto gösterileri başladı bile…

 

ABD’nin Çin’e Koyduğu Ek Vergiler Türkiye’yi Nasıl Etkiler?

Son yıllarda küresel ticaretin en belirleyici dinamiklerinden biri, ABD ile Çin arasında süregelen ticaret savaşı olmuştur. ABD’nin Çin mallarına uyguladığı ek gümrük vergileri, yalnızca iki ülke arasındaki ilişkileri değil, küresel tedarik zincirlerini ve üretim yapısını da derinden etkilemektedir. Bu gelişmelerin bir yansıması olarak Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler de bu sürecin kazananları ya da kaybedenleri arasında yer alabilir. Peki, bu vergi uygulamaları Türkiye için ne ifade ediyor?

 

  1. Tedarik Zincirlerinin Yön Değiştirmesi: Türkiye İçin Yeni Fırsatlar

ABD’nin Çin’den yaptığı ithalata uyguladığı vergiler, Amerikan şirketlerini alternatif tedarikçilere yönlendirmeye zorluyor. Bu durumda Türkiye, özellikle tekstil, otomotiv yan sanayi, beyaz eşya ve mobilya gibi alanlarda birincil ikame üretici olarak öne çıkabilir.

 

Coğrafi olarak Avrupa’ya yakınlığı

Kalifiye iş gücü ve üretim altyapısı

Gümrük Birliği üyeliği ile Avrupa pazarına kolay erişim

 

bu fırsatları destekleyen başlıca unsurlar arasında yer alıyor. Ayrıca, bazı Amerikan şirketlerinin “Çin+1” stratejisi çerçevesinde üretimlerini Türkiye’ye kaydırmaları da mümkündür.

 

  1. Çinli Ürünlerin Türkiye Pazarına Yönelmesi: Artan Rekabet Riski

Öte yandan, ABD pazarında tutunamayan Çinli üreticiler alternatif pazarlar arayışına girmiştir. Bu kapsamda Türkiye, hem büyüyen tüketici pazarı hem de Avrupa’ya yakınlığı nedeniyle dikkat çekmektedir. Ancak bu durum:

 

Fiyat rekabetini artırabilir

Yerel üreticiler üzerinde baskı oluşturabilir

Özellikle KOBİ’ler ve İmalat Sanayi Çin’in düşük maliyetli ürünleriyle baş etmekte zorlanabilir

 

Bu nedenle Türkiye’nin iç pazarında korumacı tedbirler veya sektörel destek mekanizmaları gereklilik kazanabilir.

 

  1. Ara Mal ve Hammadde Tedariki: Dolaylı Maliyet Artışı

Türkiye’nin birçok sektörde Çin’den ara mal ve hammadde ithal ettiği göz önüne alındığında, Çin’in ABD’ye yönelik ihracatının daralması ve üretimin azalması, küresel ölçekte fiyat dalgalanmalarına neden olabilir. Bu da Türkiye’nin:

Üretim maliyetlerinde artış

Tedarik sürecinde gecikmeler

Kur dalgalanmalarına bağlı belirsizlikler

 

gibi risklerle karşı karşıya kalmasına yol açabilir.

  1. Doğrudan Yatırımlar ve Türkiye’nin Cazibesi

Ticaret savaşları sadece ihracatı değil, çok uluslu şirketlerin yatırım kararlarını da etkiliyor. Üretimini Çin dışına taşımak isteyen şirketler için Türkiye, lojistik konumu ve genç nüfusuyla cazip bir alternatif olabilir. Ancak bu yatırım çekme yarışında Vietnam, Hindistan, Endonezya gibi Asya ülkeleri de ciddi rakip konumundadır. Yapılacak Doğrudan yatırımların sektörü iyi seçilmez ise Yerli ve Milli Sanayiye zarar vermesi kaçınılmaz olur.

 

Yeni vergi sistemi Türkiye’yi çift yönlü etkiler

ABD’nin Çin’e koyduğu ek vergiler, Türkiye için çift yönlü bir etki yaratmaktadır. Bir yandan ihracat fırsatlarını artırırken, diğer yandan artan rekabet, hammadde maliyetleri ve tedarik riskleri ile yeni sınamalar ortaya çıkmaktadır. Türkiye’nin bu süreçten kazançlı çıkması, stratejik sektör destekleri, dış ticaret politikalarının güncellenmesi ve doğru ve katma değeri yüksek sektörlere yatırım teşviklerinin güçlendirilmesiyle mümkün olacaktır.

 

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

 

 

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları