Çetin Ünsalan Yazdı: ‘İşsizin varlık çilesi…’
21 Mart 2025İşsiz olmanı istemiyorum ama aç kaldığını söylemeni de istemiyorum anlıyor musun? Sizce bu cümle kime ait olabilir. Bir zamanlar TV’de yayınlanan Beyaz Show’daki skeçlerde olan karaktere değil mi?
Çünkü ancak espriye konu olabilecek bir çelişkiler yumağında, mizah konusu olabilecek bir yaklaşımda görebileceğimiz bir tavır. Ama ne yazık ki, ülkede bu genel bir eğilim haline gelmeye başladı.
İnsanlara başarılı ekonomi palavrası anlatırken, işsiz olduklarını, giderlerini karşılayamadığını, insani seviyelerde yaşayamadığını çocuklarının ihtiyacını karşılayamadığını, işverense maliyetlerinin arttığını, emekli ise geçinemediğini söylemesin istiyorlar.
Sürekli bir yok sayma ve kendi hayal ettikleri ülke ekonomisine inanmak istiyorlar. Ama sokağa çıktığınızda insanların tüm bunları yaşarken, gırtlağına kadar borca battığını, geçinemediğini, yüksek ev kiralarıyla muhatap olduğunu ya da iş bulamadığını kabul etmiyorlar.
Ne enflasyon var ülkede ekonomi yönetimine göre ne işsizlik. Ne işverenler iflas etmemek için mücadele ediyor, ne de bunu yazıp çizenler iyi niyetli. Sürekli bir hayal dünyası içinde, sorunlara ve insanlara gözlerini kapatarak, mış gibi yaşamanın formülünü bulan bir yaklaşımla da insanlar arasındaki iletişim bağı tamamen kopuyor.
Bunun en son kanıtı yine açıklanan işsizlik rakamlarında geldi. 2024 yılı işsizlik rakamını yüzde 8,7 açıklayan, sonra da yandaş medya üzerinden bunu 12 yılın en düşük işsizliği olarak lanse eden, bununla da yetinmeyip bakan ya da ekonomi kurmayları düzeyinde üzerine yorum yapan insanların olduğu fotoğraf, sözün bittiği yer oluyor.
Çünkü TÜİK yoluyla bu rakamı elde ederken, yine aynı bültende atıl iş gücü diye tanımlanan oranın arttığını yüzde 26,7 olduğunu, bunun da son 10 yılın en yüksek işsizliği olduğunu görmezden geliyorlar.
Daha açık bir ifadeyle sebebi ne olursa olsun, yüzde 18 işsizi yok sayıyorlar. Üstelik durum bundan da kötü. Zira çalışmaya hazır nüfusuna baktığınızda, bundan istihdam edilenleri çıkarttığınızda yarı yarıya bir fotoğrafı da bu kapsamda okumanız gerekir.
Yani çalışmaya hazır nüfusunuzun yarısı çalışıyor, geri kalanı da işsiz ya da ekonomi dışı saymıyorlar ve ülkede ekonomide verimlilikten bahsediyoruz öyle mi? Bir tarafta insanların eve ekmek götüremediği gerçeği değişmezken, diğer tarafta da geri kalanları da ‘işine geliyorsa’ kıvamında işbaşına götürüyorlar.
Peki emeklisinden çalışanına kadar insanlar geçinebiliyor mu? Bunu da yok sayıyorlar ama hakikatin de farkındalar. Nereden anlıyoruz? Haberi paylaşayım:
“Kamuda çalışan daire başkanı ve üstündeki kadrolara aylık 30-50 bin TL arasında ek ödeme yapılmasına ilişkin kanun teklifi, daha TBMM gündemine gelmeden kamu çalışanları arasında büyük tepkiye ve infiale yol açtı.”
Demek ki geçim sıkıntısının da işsizlik gibi farkındalar ama yok sayıyorlar. Söz konusu ‘bizden’ kriterine uygunsa da, onu rahatlatmak için gürültülü gündemin arasına zam sıkıştırmaya kalkıyorlar. Sizce bundan daha büyük bir yok sayılma ve üzüntü olabilir mi?