Çetin Ünsalan Yazdı: İkramiyelerde artış olacak mı?
13 Mart 2025Bayram ikramiyeleri yeni gündem konusu. Aslında bu meseleyi iki taraflı okumak lazım. Birincisi bu sorunun gündemde olması, bir beklenti doğması, emeklinin geçim bakımından ne kadar çaresiz olduğunu ve hiçbir sorununu çözmeyecek bir rakama ya da düzenlemeye bile muhtaç bırakılması gerçeğini önümüze koyuyor.
İkinci tarafta ise gündemin sapmış hali. Yani asıl burada tartışılması gereken, artık maaş bile denilemeyecek bir oranın verildiği ülkede, emekliye yapılan büyük saygısızlığın tartışmasının maaşta düzenleme talebi üzerine kurgulanmıyor olması.
Aslında ikincisinin nedenini biliyoruz. Mesele Erdoğan ya da Işıkhan’a sorulduğunda verilen cevaplar, ortaya konular tavır, ciddi bir gelir artışına ihtiyaç duyan emeklinin konudan ümidini niye kestiğinin de kanıtı niteliğinde…
Muhabirin sormasını bile şaşkınlıkla karşılayan bir eda ortaya konulurken ‘beni dolmuşa mı getiriyorsun’ diye ortaya konulan söylem, ne yazık ki ülkede her tür düzenlemenin iki dudak arasına sıkıştığının çok açık bir kanıtı olarak gözüküyor.
Bakan Işıkhan’a sorulduğunda ise bir an önce yapılacak ödemeden söz edip, Meclis’e atıfta bulunuyor. 4 bin TL’nin yetersizliği ise kimsenin gündeminde değil. Aslında kimsenin gündeminde de olmaması gerekiyor.
Daha önceki yazılarımda da belirttim. Bu bir armağan ya da ikramiyenin tam karşılığına gelen bir hediye. Eğer ülkede emeklinin geçimi, bir tür bonus olarak rakam üzerine kaldıysa, asıl dramatik durum bence bu.
Garip olan ise, aylık bazda cebe giren konusunda kimsenin sesi çıkmaz hale gelmiş, herkes alınacak bir ikramiyenin tartışmasına düşmüş vaziyette. Her şey bir yana gerçek şu ki, ülkede emeklisini perişan eden bir fotoğraf var.
Peki bu sadece geçinemeyen emekliler meselesi midir? Yıllarca ülkesine hizmet etmiş insanlara siz bu yaklaşımda bulunursanız, hatta açlık sınırının yarasında yaşamasını son derece doğal bir tavırla karşılarsınız ve yine hatta bu insanlara iane ya da yardım alan insanlarmış gibi davranırsanız ne olur?
Öncelikle ülkesine emek vermiş, aldığını para ya da hizmeti, kumbaraya attığı parayla hak etmiş insanları rencide etmekle kalmazsınız. Bunu gören genç kuşakların zihninde şu soruyu oluşturursunuz:
“Çalışsam ne olacak ki? Bu o kadar kritik bir mesajdır ki, genç kuşakların işe dahil olmamasını etkileyen en büyük ekosistem gerekçesini oluşturuyor. Şayet sizin ülkenizde insanlar gelecek kaygısı yaşarken, bir yandan emeklilik gibi sonuçlarda da durumunun değişmeyeceğini anlarsa, günlük geçiminin peşine düşer.
Burada da ne çalışma azmi, ne meslek öğrenme kararlılığı, ne de yaratıcı karakterin öne çıkacağı bir zemin inşa edemezsiniz. Özetle emeklilerin geçim durumu, sadece perişan ettiğiniz insanlar anlamına gelmiyor. Geleceği de kaybediyorsunuz.