Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

ANALİZ: Trump Rusya ile ilişkileri neden iyileştirmek istiyor?

Washington’da Gergin Görüşme ve Sert Suçlamalar ABD Başkanı Donald Trump ve Yardımcısı JD Vance, geçtiğimiz Cuma günü Ukrayna Devlet Başkanı…

ANALİZ: Trump Rusya ile ilişkileri neden iyileştirmek istiyor?

Washington’da Gergin Görüşme ve Sert Suçlamalar

ABD Başkanı Donald Trump ve Yardımcısı JD Vance, geçtiğimiz Cuma günü Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile düzenlenen basın toplantısında, diplomatik nezaketten uzak ve sert ifadelerle dolu bir karşılaşmaya imza attı. Ukrayna’nın doğusundaki madenlerin çıkarılmasını öngören bir anlaşma için Kiev yönetimine baskı yapılırken, Putin’e yönelik sıcak mesajlar artış göstermektedir. Trump’ın, geçtiğimiz ay Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Rusya ile aynı yönde oy kullanması ve ABD Siber Komutanlığı’na Rusya’ya yönelik tüm planlama faaliyetlerini durdurma talimatı vermesi, bu yakınlaşmanın diplomatik zeminde nasıl ilerlediğini göstermektedir.

Tersine Kissinger Stratejisi: Rusya-Çin Ayrışması Çabası

Trump’ın Rusya’ya yakınlaşma hamlesi, “Tersine Kissinger” olarak adlandırılan strateji ile de ilişkilendirilmektedir. 1970’lerde Henry Kissinger tarafından yürütülen diplomasi ile Çin ve Sovyetler Birliği’nin birbirinden uzaklaştırılması sağlanmıştı. Trump ekibi, benzer şekilde Rusya’yı Çin’den uzaklaştırmayı ve Batı’ya yakınlaştırmayı hedeflemektedir.

Ancak bu stratejinin uygulanabilirliği konusunda ciddi soru işaretleri bulunmaktadır. Sovyetler ve Çin’in 1970’lerdeki rekabeti günümüzde Rusya ve Çin arasında bulunmamaktadır. Aksine, Rusya ve Çin, birbirini tamamlayan ekonomik ilişkiler inşa etmekte ve Çin, bu ilişkide lider konumda yer almaktadır. Putin’in, Trump sonrasındaki Amerikan yönetiminin politikalarını kestirememesi, uzun vadeli bir ABD-Rusya yakınlaşması ihtimalini daha da zayıflatmaktadır.

Tüm bu gelişmeler, ABD’nin Ukrayna, Rusya ve Avrupa ile ilişkilerinde köklü bir dönüşüm sürecine işaret etmektedir. Trump yönetimi, Ukrayna’ya askeri desteği askıya alarak Kiev’i ekonomik tavizlere zorlamaktadır. Bu durum, Avrupa’nın Ukrayna politikasında daha fazla sorumluluk üstlenmesini kaçınılmaz hale getirmektedir. Fransa ve İngiltere öncülüğünde şekillenen yeni Avrupa Barış Girişimi, bu değişimin somut göstergesi olarak öne çıkmaktadır.

Ekonomik Hesaplar ve OPEC+ Dengesi

Trump’ın Rusya’ya yönelik bu stratejik yakınlaşmasının temelinde, sadece barış arayışının değil, aynı zamanda ekonomik çıkarların da yer aldığı değerlendirilmektedir. Trump, Şubat ayı sonunda yaptığı açıklamada, ABD ile Rusya arasında büyük ekonomik işbirlikleri kurulabileceğine dair görüşlerini paylaşmış, bu söylem Moskova tarafından da karşılık bulmuştur. Putin, Rusya’nın işgal ettiği Ukrayna topraklarındaki madenlerin çıkarılması konusunda Amerikan şirketleriyle iş birliği teklifini gündeme getirmiştir.

Ancak bu tür bir iş birliğinin zorlukları dikkat çekmektedir. Rusya’daki enerji ve maden sektörü, Kremlin’e yakın oligarkların kontrolünde bulunmakta ve yabancı yatırımcılar için ciddi siyasi ve hukuki riskler taşımaktadır. Ayrıca, Rusya ekonomisinin mevcut kırılganlığı, Kremlin’in özel sektör üzerindeki kontrolünü artırması ve ABD-Rusya ilişkilerindeki genel belirsizlik bu iş birliğinin sürdürülebilirliğini zora sokmaktadır.

Bu ekonomik hedefin bir parçası olarak OPEC+ kartelinde Rusya’nın etkisini kullanma stratejisi de öne çıkmaktadır. Trump, küresel petrol fiyatlarının yüksek seyretmesini Amerikan seçmeni açısından olumsuz bir gelişme olarak değerlendirmektedir. Bu nedenle, OPEC+ üretiminde artış sağlanarak fiyatların düşürülmesi hedeflenmektedir. Trump’ın önceki başkanlık döneminde de benzer adımlar atıldığı bilinirken, mevcut küresel ekonomik koşullarda bu hamlenin ne kadar etkili olacağı belirsizliğini korumaktadır.

Önümüzdeki dönemde Trump’ın Rusya ve Ukrayna’ya yönelik atacağı yeni adımlar, hem Avrupa’nın güvenlik mimarisi hem de küresel enerji piyasalarındaki dengeler açısından belirleyici olmaya devam etmektedir.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler