Emre Balıca
Emre Balıca yazdı “-27”
Hey gidi hey sevgili okurlar, Daha dün gibi aklımda asgari ücretin büyük bir müjde ile belirlendiği o aralık ayının son…
Hey gidi hey sevgili okurlar,
Daha dün gibi aklımda asgari ücretin büyük bir müjde ile belirlendiği o aralık ayının son haftası aniden gelen açıklama.
Ne güzel bir gündü. Sayın Erdoğan’ın mübarek ağzından dökülen o tatlı sözler melodi gibi hala kulağımda.
“Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüze bir kez daha sadık kaldık.”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Vedat Işıkhan’ın, asgari ücreti açıklarken gözlerindeki o mutluluk içimi sımsıcak yapmıştı. Vay canına demiştim ya.
Vay canına…
Nereden nereye geldi Türkiye.
Mesela ben hatırlıyorum. Ülke de gençliğimde fikir özgürlüğü vardı. Konuşmak daha rahat bir olguydu. Hatta bayağı bilinen siyasi hicivli komedi programları vardı. Olacak o kadarı şimdi çekmeye çalışsaydı rahmetli Levent Kırca, muhtemelen aşırı ağırlaştırılmış müebbet üstü idam cezasına çarptırılırdı.
Karikatür vardı yahu. Karikatür dergileri vardı ki, siyasi liderleri şekilden şekle sokuyorlardı. Hiçbir siyasi liderinde bundan rahatsızlık duyduğu olmuyordu.
Tiyatro oyunlarında bile dönemin yöneticilerinin politikaları eleştiriliyordu. Ülkenin geldiği durum yerden yere vuruluyordu. Ülkeyi yönetenler o dönem bu eleştirilere karşı dava açmak şöyle dursun oyunu oynayan sanatçıları haklı eleştirilerinden ötürü tebrik edebiliyorlardı.
Nereden nereye geldi be Türkiye…
Lan Emre …
Sen alkolü bıraktın bir garip olmaya başladın.
Konum siyaset değildi ama siyasete bulaşmadan ekonomide olmuyor. Bak o düne kadar bol keseden not veren kredi derecelendirme kuruluşlarından ikisi pas geçti bu sefer not vermeyi. Adamlar siyasi politikaların ekonomiye yansımasından bahsederken, tekrar eskiye dönüş sinyallerinin korkutabildiğini söyledi. Buyur buradan yak.
Not arttırınca bangır bangır manşetten yazılan kredi derecelendirme kuruluşları pas geçince duyulmadı bile.
Ülkede ekonominin sağlam dinamikler üzerinde hareket edebilmesi için gereken en önemli unsur güven. Ve bu konu kendine ekonomistim diyen herkesin bilmesi gereken ilk kural. Güven unsuru oluşmadan ne yatırımcı çekersiniz ne de parayı doğru algıyla yönlendirebilirsiniz.
Gün geçtikçe siyasetin içine çekilen ekonomi dinamiklerine bir de seçim ekleyin bakın bakalım piyasayı nerelerde görüyoruz. Rakamları nasıl okuduğunuz nereden baktığınıza bağlı. Ekonominin gerçeklerine bakışınız siyasi tarafsızlıktan uzaksa ülkeyi unicorn üzerinde bulutlara doğru uçarken de hayal edersiniz, Almanya’nın bizi kıskanmaktan çatladığını da düşünürsünüz.
Şu adı batasıca yapısal reformlar var ya, her defasında söylenen ama yapılması için evliya türbelerine bir çaput bağlamadığımız kalan yapısal reformlar hani
Heh işte o… Bildiniz.
O yapısal reformlar neden önemli biliyor musunuz?
Siyasetin ekonominin içine bu kadar kolay girmemesi için önemli.
Yapısal reform ile güçlenen bir ekonomi de siyasetin etkisini ne kadar azaltırsanız rakamlar bir o kadar gerçeği ifade eder. Bir o kadar gerçek yatırımcıyı ülkeye çeker. Bir o kadar yol kazalarından az zarar görerek çıkarsınız.
Rakam deyince aklıma geldi. Hatta yazının başına döndüm birden.
O asgari ücret açıklamasının yapıldığı o güzel güne. Çalışanların enflasyona ezdirilmeyeceğinin sözünün tutulduğu o güzel aralık gününe.
Enflasyona karşı ezdirilmeyen asgari ücretli çalışanın maaşı ne kadar? 22.104 TL.
Asgari ücretlinin maaşı daha cebini ısıtmadan açıklanan açlık sınırı da bir rakam aslında. Duymayanınız varsa 22.131 TL.