Sosyal Medya

Çetin Ünsalan:  Enflasyon direnci ve Türkiye

15 Ocak 2025

Ekonomi yönetimi kâğıt üzerinde enflasyon düşürüp, insanlara ‘hayallerimdeki enflasyon üzerinden zam vermeyi’ normalleştirip, üzerine de algı yaratmaya çalışırken, öngörüler sadece bizde değil tüm dünyada enflasyon probleminin henüz aşılamadığını ortaya koyuyor.

Alman Ekonomi Araştırma Enstitüsü ve İsviçre Ekonomi Politikası Enstitüsü’nün ortaklaşa yaptığı Ekonomi Uzmanları Anketi’ne göre, sorun kısa vadede hayatımızdan çıkacak gibi gözükmüyor.

 

Hatta öngörülere bakılırsa küresel enflasyonun 2028’e kadar yüksek kalmaya devam edeceğini bizimle paylaşıyor. Trump’ın görevi devralmasının ardından uygulanacak politikalar zaten büyük ölçüde bunu tetiklemeye aday bir fotoğraf veriyor.

Korumacılığın arttığı piyasa koşullarında, FED kanadından yapılan açıklamaları da dikkate aldığınızda, daha ihtiyatlı bir döneme girildiğini zaten anlıyorsunuz. Bununla birlikte siyasi açıklamalar, yaptırımlar ve jeopolitik risklerin de etkisiyle petrol fiyatının da yukarı tırmanması büyük ölçüde bunu besleyecek unsurlar olarak gözüküyor.

 

Yetmiyor, halen göz ardı edilen bir gerçeği hatırlamak gerekiyor. Pandemi sürecinde gerek ABD’de, gerekse AB’de karşılıksız verilen trilyonlarca dolar ya da avronun tüketicinin ve küçük işletmelerin cebinde olduğu realitesi var.

 

Bunların olası bir faiz düşürüm sürecinde, hangi koşullarda ve nasıl bir tüketim eğilimiyle ortaya çıkacağı, bunun da enflasyon üzerinde nasıl etkiler bırakacağı bilinmezliğini koruyor.

 

Tüm bu enflasyonist ortam da, esasen piyasa sıkılaşmasında zaten devam edeceği belli olan ekonomik zemini, bir de enflasyonist baskıyla birlikte yorumlamayı şart koşuyor.

 

Bu nedenle bizde kâğıt üzerinde düşürüldüğü için ortaya çıkmayan, ama dünyanın atlatma aşamasında olduğu ve şimdi tekrar tehlikenin belirdiğini anladığımız, dile getirilmeyen bir stagflasyon ortamını gözden kaçırmamak gerekiyor.

 

Türkiye’nin bu şartlarda resmi iyi okuması lazım. Sadece rakamları düzelterek ekonomiyi yola sokamayacağımızın anlaşılmış olması gerekirdi ama ne yazık sergilenen hatalı yaklaşım ısrarla sürdürülüyor.

 

İç piyasa gücünü tamamen yitiren ve anlaşılan o ki, ihracat pazarlarında zorlanmaya devam edecek bir reel sektörün, bir tarafta baskılanan kur, diğer tarafta anormal artan TL maliyetleri ile ayakta kalması daha da güçleşiyor.

 

Ayrıca zaten temelde bir yaklaşım hatası var. Dünyadaki enflasyon enerji, jeopolitik riskler gibi ortak temaları bir kenara bırakırsak, kamunun pandemideki sergilediği ve dönemsel olarak son derece doğru tavırdan kaynaklanıyor.

Yani aşırı emisyondan ya da bir başka tabirle zenginlikten kaynaklanan enflasyon problemiyle, üretimsizlikten ve maliyetlerin kamu eliyle arttırılmasından kaynaklanan ve fakirliği tetikleyen enflasyonu aynı potada değerlendiremezsiniz.

 

Bu açıdan değerlendirme nasıl farklıysa, mücadele ve çözüm yolu da farklılık sergilemek zorunda. Bunu da ezberden değil ama bilimi de reddetmeden yönetmek zorundayız.

 

[email protected]

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları