Sosyal Medya

Ekonomi

Şimşek: Yaşam pahalılığının başlıca sebebi kiralar

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, (MÜSİAD) tarafından düzenlenen programda hayat pahalılığının ana nedeninin yüksek kiralar olduğunu ifade etti. Yüksek…

Şimşek: Yaşam pahalılığının başlıca sebebi kiralar

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, (MÜSİAD) tarafından düzenlenen programda hayat pahalılığının ana nedeninin yüksek kiralar olduğunu ifade etti. Yüksek kira maliyetlerine çözüm için konut arzını artıracaklarını belirten Şimşek, “Bu yıl 250 bin yeni konut inşasına başlandı. Hayat pahalılığını konut üretimiyle düşürebiliriz” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından düzenlenen “2024 Yılı Değerlendirmesi ve 2025 Yılı Beklentileri” programında önemli açıklamalarda bulundu. Şimşek, hayat pahalılığının önemli bir bileşeni olan yüksek kira maliyetlerine dikkat çekerek, çözümün konut arzını artırmaktan geçtiğini ifade etti.

Bakan Şimşek, hayat pahalılığına dair değerlendirmesinde, kira artışlarının halkın ekonomik yükünü daha da artırdığını belirtti. “Hayat pahalılığının en önemli bileşeni yüksek kiralardır. Bunun çözümü konut arzını artırmaktır” diyen Şimşek, hükümetin bu konuda attığı adımlara da değindi.

Konut arzını artırmaya yönelik çalışmalara dikkat çeken Şimşek, “Deprem bölgelerinde yeniden inşa süreci tüm hızıyla devam ediyor. Bunun yanı sıra bu yıl içerisinde ilave 250 bin konut inşasına başlanmış durumda. Bu çalışmalar, kira maliyetlerini düşürmek ve konut ihtiyacını karşılamak adına önemli bir adım” ifadelerini kullandı.

Şimşek’in açıklamaları şöyle:

“Avrupa ve ABD’de ekonomi politikalarında belirsizliklerde bir artış var. Önemli ölçüde siyasi dinamiklerden kaynaklanıyor. Ama küresel enflasyondaki düşüş destekleyici çünkü daha uygun kısa vadeli finansal koşullar programı da Türkiye’deki ekonomik aktiviteyi de destekleyici nitelikte.

Emtia fiyatlarına baktığımız zaman reel olarak artış öngörülmüyor. Bizi yakından ilgilendiren petrol ve doğal gaz gibi emtia fiyatlarında bugün itibarıyla reel artış öngörülmüyor.

Jeopolitik gelişmeler Türkiye’nin aslında artan jeopolitik önemini ortaya koyacak. 2205’te bu daha net ortaya çıkmış olacak. Bölgemizdeki birçok sorunun çözümünde Türkiye lider rolünü oynamaya devam edecek.

Bizim ihracatın yüzde 76’sı Avrupa ve Orta Doğu, Kuzey Afrika’ya gidiyor. 2025’te öngörülen büyüme, 2024-2023’e göre çok daha olumlu.

Dezenflasyon tabi dünyada enflasyonda düşüş devam ediyor. 2023-2024’e göre 2025’te dünyada enflasyon düşmeye devam edecek. Öngörülen rakam ortalama yüzde 4.3. ABD gibi, AB gibi bölgelerde yüzde 2 civarına enflasyonun inmesi bekleniyor. Bu gerçekleşirse Avrupa Merkez Bankası, Amerika Merkez Bankası’nın kısa vadeli faiz oranlarının daha da düşmesi beklenir. Gelişmekte olan ülkelerde enflasyon düşmeye devam ediyor. Bu küresel fonlama maliyetini kısa vadeli olumlu etkiliyor. Uzun vadeli borçlanma faizleri şu anda yukarı yönlü.

Emtia fiyatlarında 2025’te göreceli olarak önemli bir değişim öngörülmüyor. Sabit, istikrarlı olması bekleniyor. Jeopolitik gerginliklerde ciddi artış var. Finans piyasaları, sermaye piyasaları pek bunu kale almıyor gibi. Ya etkilerinin sınırlı olacağını düşünüyorlar ve fiyatlıyorlar ya da burada bir kopuş var.

Kısa vadede Türkiye ekonomisini destekleyici bir ortam var. Uzun vadede dünya önemli sorunlarla karşı karşıya. Bu sorunların nasıl yönetileceği hususu bizleri, herkesi etkileyecek.

Dünyada ticarette bir parçalanma söz konusu. Küresel borç milli gelire göre yüksek seyrediyor. Uzun vadeli faizlerin yüksek olduğu ortamda bu bir sorun kaynağı. Dünya nüfusu yaşlanıyor. Verimliliği artıracak bir taraftan yıkıcı teknolojik devrimlerle karşı karşıya. İklim değişikliği diğer bir önemli konu.

Uygulamakta olduğumuz bir program var. Bu programın bir hedefi var. Sürdürülebilir yüksek büyüme, sorun yaratmayan büyüme ve gelirin daha adil dağılımı. Fiyat istikrarı demek enflasyonun hissedilemeyecek düzeye düşürülmesi demek. Yani düşük tek haneye düşürülmesi demek. Mali disiplin demek büyük bütçe açığı vermemek piyasadan daha çok kaynağın kamunun çekmemesi demek. Bütçe disiplini mali disiplin demek, sizden daha fazla vergi almamak demek. Size gidecek kaynağın Hazine tarafından borçlanılmaması demek.

Sürdürülebilir cari açık demek finansal piyasalarda büyük istikrarsızlık olmaması demek, öngörülebilirlik demek. Yapısal dönüşüm ise verimlilik artışı, rekabet gücü artışı için ilave tedbir demek. Bizim programın özü bu.

Türkiye ekonomisinde kırılganlıkları azalttık, makro finansal istikrarı sağladık.

2025 Öncelikleri

Bütçe disiplinini deprem yaralarını sardığımız bir dönemde tesis ediyoruz. Dezenflasyon başladı, reel ekonomi etkilendi. Ama şu ana kadar dayanıklı, istihdam artışı var. 2025’te önceliklerimiz ne? Dezenflasyonu artık daha hissedilebilir düzeyde hızlandırıp, yapısal dönüşümün hızlandırılması.

Cari Açık

Kırılganlıkları azalttık mı? Kırılganlığın yüksek göstergesi cari açıktır. Türkiye’de cari açık düştü. Bu iyi bir haber. Daha az dış borç alacağız demek.

TCMB Rezervleri

2025’te düşmeye devam edecek. Dolayısıyla Türkiye’nin brüt dış finansman ihtiyacı azalıyor. Cari açık azalıyor. Rezervlerimiz arttı. Net rezervlerimiz 100 milyar dolardan fazla arttı.

Rezerv yeterliliğini uluslararası standartlara göre sağladık. Türkiye’nin dış finansmana erişim sorunu kalmadı. Yani özel sektör olarak, bankacılık sektörü olarak 100 dolar borç ödediğinizde istiyorsanız daha fazlasını bulma noktasında sorununuz kalmadı. Hatta bunun maliyeti düştü.

Önümüzdeki 5 yıl her sene 7 milyar dolar dış borç maliyetlerinde tasarruf sağladık. Bu program uygulanıp CDS’lerimizi 200’ün altına çektiğimiz zaman bu tasarruf daha da artacak. Programın çıktıları teorik değil, gerçekten sonuç alıyoruz ve bu yansıyor.

KKM

KKM 144 milyar dolarla geçen sene ağustos ayında zirveye ulaştı. Zirveye göre 110 milyar doların üzerinde düşüş var.

TL’ye güven arttı. TL’nin getirisi yüksek olduğu için TL’ye rağbet var. TL’ye güven kazandırmadan bu program zaten başarılı olmazdı. TL’nin toplam mevduattaki payı yüzde 30 civarından neredeyse yüzde 60 civarına çıktı.

Kur riski bütün ülke için, reel sektör için, kamu için önemli bir riskti. Bunun yönetilmesi lazım. Risk primimiz düştü. Kredi notumuz arttı. Ben inanıyorum ki programı güçlü bir şekilde uygulamaya devam edelim, artmaya devam edecek.

Bütçe Açığı

Bütçe açığını geçen sene yüzde 5.2 ile sınırladık. Onun 3’te 2’si de deprem. Geçen sene bütçe açığı yükseldi fakat tedbir almasaydık çok daha farklı olurdu.

Mevduat faizi ve fonlardan elde edilen gelirlerden vergileri artırdık. Bazı istisnaları ya azalttık ya kaldırdık. Kar payı stopaj oranlarını artırdık. Bu yükün adil dağılımını sağlayacak tedbirler görüyorsunuz.

2025’te önceliklerimiz ne? Büyük mükellef incelemeleri, sektörel saha denetimleri. Sektöre karlılık oranından hareketle beyanı düşük kalan mükellefler. Enflasyon diyelim ki yüzde 20 ama bir alanda fiyat artışları yüzde 80 ise orada herhalde bir karlılık vardır. Bunu beyan ettiler mi diye bu sektörleri önceliklendireceğiz.

Önemli bir tasarruf paketini hayata geçirdik. Kamuda kiralık taşıt sayısını yüzde 16 düşürdük. Satın almalarda taşıtları biz basit şartlara bağladık. Mevcudu tasfiye edeceksin, yerli ve yenilenebilir alacaksın. Kamuda personel genişlemesini durdurduk.

2024’te nasıl bir sonuç aldık. 2024’te harcama TBMM’nin bize verdiği yetkinin yüzde 3 altında. Yani geçmiş uygulamalara göre yüzde 12’lik bir tasarruf var. Neyin yüzde 12’si faiz hariç harcamaların. Neye tekabül ediyor. Tam 1.2 trilyon lira son 10 yılın ortalamalarına göre yıllık kamuda tasarruf sağlamışız.

 

 

 

 

karar.com

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler