Sosyal Medya

Çetin Ünsalan Yazdı: Talep mi, fiyat artışı mı?

9 Nisan 2025

Ülkenin ekonomi yönetimi ilginç bir bakış açısında yaşıyor. Önce rasyonelleşme diye başlayıp, TÜİK verilerini başta enflasyon olmak üzere masaya yatırmadan ekonomide algıyla göstergeleri düzeltebileceklerini zannettiler.

Rakamlar istedikleri yere gidiyor, ama her gidişinde de hayatın kendisiyle, yani gerçeklikle ilgisini kaybediyor. Ardından bir program açıklayacaklarını duyurdular. O günden beri tüm ortaya koydukları program adı altındaki açıklamalar, temenniler manzumesinden ibaret.

Yetinmediler, kimsenin inanmadığı enflasyonu da yok sayıp ‘hayallerimdeki enflasyon’ kriteri ile, gerçekliğin bile uzağına düşmüş enflasyon yıpranmasını da çok görüp, insanların satın alma güçlerini yok ettiler. Fakat ne gariptir, bu arada kişi başına geliri de, yaklaşık 5 bin dolar arttırdılar.

Enflasyonun gerçek olmadığı yerde, kur ne kadar gerçektir tartışmalıyken, açıklanan enflasyon kadar bile değ er kaybetmeyen TL ile riski daha da arttırmaya devam ediyorlar. Çünkü dedim ya ekonominin kendisiyle değil, tamamen algısıyla ilgileniyorlar.

Bir adım geriye gidelim, pandemi sürecini hatırlayalım. İnsanları borçlandırmaları ve yalnız bırakmaları zaten bir vaka iken, bir de tedarik zincirindeki kırılmayla birlikte Çin’den kayan tedarik arzının Türkiye’ye kayacağını anlatarak reel sektörü yanıttılar.

O arada bu analizlere (!) inanıp kapasite arttıran, başta tekstil sektörü olmak üzere, birçok sektörde firmanın güç duruma düştüğünü biliyoruz. Akabinde büyüme meselesi gündeme geldi.

Dünyanın üzerinde büyüme rakamlarıyla övünmeye başladılar, ama satın alma gücü düşen insanların, yani hane halkının tüketimiyle büyümenin yaşandığını görmezden geldiler. Sonra iş boyut değiştirdi, meselenin tüketimle de değil, artan fiyatlarla olduğu anlaşıldı.

Çünkü bir tarafta insanlar gelirlerinin yüzde 80’ini neredeyse gıdaya harcar hale gelirken, keyfekeder harcama yapması olanaksızdı. Fakat enflasyonun yaşam ve girdi maliyetlerinden kaynaklandığını göremeyecek kadar gerçeklerden kopmuş ekonomi yönetimi, bunun nedenini de talep olarak görüp, insanların daha çok tüketimlerini kısacak, bu arada da iç piyasayı hem daraltıp, hem de kayıt dışına teslim edecek işlere imza attılar.

Şimdi geldiğimiz noktada halen iç talebin tam anlamıyla direncinin kırılamadığından yakınıyorlar. Son açıklama Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’dan geldi. Halen yüksek talep var zanneden bir başkanımız var.

Fakat asıl direnç noktasının düşen talebe karşılık, artan fiyatlardan kaynaklanan fiktif talep olduğunun farkında değil. Yani kabaca anlatmak gerekirse, dün 10 birim ürüne 8 birim fiyat ödeyerek alan vatandaş, bugün 20 birin ödeyip 4 birim satın alma yapabiliyor, ama günün sonunda harcanan para iki katına çıktığı için ekonomi yönetimi tüketim var zannediyor.

Peki neden? Çünkü sokaktan ve insanların gerçeğinden tamamen koptular. Her şeyi grafik üzerinden yorumluyorlar. Görece azalan enflasyon artış hızına gelince, onun da kayıt dışı ekonomiyle beslenen enflasyonu körüklediğinin, ama rakamın gerilediğinin farkında bile değiller.

Bu bakış açısı ihracatla büyümeyi hedefleyip, sonra ihracata bağımlı olmadığımızı ve iç piyasa dinamikleriyle ayakta duran bir ekonomimiz olduğunu söyleyip, bunu da direnç göstergesi olarak sunacak kadar kontrolden çıktı.

Hatta pandemi dönemindeki Çin açılımı benzeri açılımlar yapmaya başladı. Trump döneminde gündeme gelen tarifeler savaşından Türkiye’nin kazançlı çıkabileceği havucunu ortaya koyup, yine gözlerini gerçeklere kapatmaya ve insanların algısına oynamaya başladılar. Oysa biliyoruz ki, AB’ye gelen yaptırım, doğal müşterimiz olduğu için bizi de etkiler. İş burada da kalmaz, Çin AB pazarında agresifleşir.

Dıştaki gerçekleşmeler ve içte arka arkaya yapılan hatalar da zaten risk primini yükseltirken, carry trade yatırımları, yabancı yatırımcı zannedenler, 10 milyar doların üzerinde ortaya çıkan kaçışı da daha çok para harcayarak örtmek istiyor.

Özetle neresinden bakarsanız bakın daha önce şakayla karışık ortaya attığım tez doğruluyor. Dünyanın ilk metaverse sistemi bu ülkede yaratıldı. Yıllardır sanal bir dünyada yaşıyor, gerçeklerden de dayak yiyoruz.

[email protected]

 


İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: 'İktisat bilimine Türkiye katkısı...'Çetin Ünsalan Yazdı: ‘İktisat bilimine Türkiye katkısı…’

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: 'Ekonomiye bahane aramayın...'Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Ekonomiye bahane aramayın…’

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: 'Piyasalar kadar değeri olmadı vatandaşın...'Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Piyasalar kadar değeri olmadı vatandaşın…’

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: 'Yatırım fırsatları ve Londra...'Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Yatırım fırsatları ve Londra…’

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları