Sosyal Medya

Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Para politikasında hayal dünyası…’

31 Ocak 2025

Merkez Bankası Para Politikası Toplantısı’nın son oturumunun tutanakları açıklandı. Açıkçası tüm detaylarına baktığınızda ülkede enflasyonun gerçekten düşmediğini, ama düşüşün altı çizilirken, bir yandan da durumun farkında olarak sıkılaştırıcı tavrın devam ettirildiğini anlıyorsunuz.

Tutanakları dikkatle okuduğunuzda ve sadeleştirdiğinizde iki hususun öne çıktığı açık. Öncelikle baz etkisi ya da talepteki daralma nedeniyle gerileyen enflasyon artış hızını bir kenara koyarsanız, halen dipte sınıra dayanmış talebin daha fazla gerilemediğinin farkındalar.

Hatta meseleyi biraz daha dikkatli okur ve piyasadan sağlamasını yaparsanız, dip noktanın bile altına inildiğini ve kısıntının başladığını da görürsünüz. Fakat para politikası kurulu olayın hiç bu tarafında değil.

Fiyatlardaki aşırı yükselmeyi, tüketim olarak görüyorlar. Oysa çarşıya pazara çıktığınızda insanların eskisinden daha az gramajda ya da adetteki ürünleri daha yüksek fiyatlara aldığı için, fiktif bir tüketimin ortaya çıktığını anlıyorsunuz.

Yani hiç kimse eskisinden daha çok tüketim yapmıyor, ama ortaya çıkan rakamlar, toplamda tüketimin yükseldiği gibi bir algı oluşturuyor. Tıpkı daha önce elde edilen büyüme rakamlarının tüketim odaklı ortaya çıkmasının, bu yükselişte de fiyat artışlarının etkili olmasının gerçek olarak kabul edilmemesi gibi.

Nitekim aynı tavrı üretici fiyat endeksi yorumunda da görüyorsunuz. Mantık olarak bunu dile getirmek durumundalar. Çünkü artış hızındaki gerilemeyi başka bir mantığa oturtamazsınız. “ÜFE’deki düşük seyir mal fiyatlarını olumlu yönde etkiliyor” ibaresi çok kurnazca yerleştirilmiş bir vurgu.

Oysa yine sahadan sağlama yaptığınızda insanların üretim aşamasında maliyetlerinin yükseldiğini, üretimden vazgeçtikleri için tüketim adetlerindeki düşüşün gevşemeyi ortaya çıkarttığını, yükselişin de tam anlamıyla yansıtılmadığını biliyoruz.

Para Politikası Kurulu’nun kendi arasında şu meseleyi neden tartışmadığını anlamıyorum: Ülkede yüzde 120’lerde gezen bir ÜFE varken, yüzde 90”ın üzerine çıkmış bir TÜFE söz konusuydu.

Peki üreticinin enflasyon artış hızı yüzde 30’ların altına düşerken, eş zamanlı olarak yükselmesi gereken TÜFE nasıl oldu da yüzde 44 seviyesine indi. Bu aradaki maliyet farkı nereye gitti?

Nedense bu mesele gündeme gelmiyor, tartışılmıyor. Ama dezenflasyondan söz edilirken, aradaki maliyet farkı, birim fiyatın yükselişi ama adetlerdeki düşüşün bunu dengeleyişi ve hatta tüm bu yol alınırken, neden sıkı para politikasının devam ettirilme ihtiyacına duyulduğunun yanıtı verilmiyor.

Gerçek şu ki, tüketici bazında eriyen satın alma gücü, gerçeği yansıtmayan enflasyon rakamlarının gölgesinde tüketiciyi ve üreticiyi eş zamanlı yıpratıyor, ülkede reel ekonomi de hızla kayıt dışına kayıyor. Ama tüm bu meseleler PPK’nın gündeminde yok. Garip değil mi?

[email protected]

 


İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: 'Çünkü enflasyon yüksek...'Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Çünkü enflasyon yüksek…’

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: 'Ekonominin marul hali...'Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Ekonominin marul hali…’

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: 'Amerikalı daha çok kaybetti...'Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Amerikalı daha çok kaybetti…’

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: Dayanıklı mıyız?Çetin Ünsalan Yazdı: Dayanıklı mıyız?

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları