Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Dış yatırımcı defteri kapanmıştır…’
19 Mart 2025Siyasetin gündemine düşen İmamoğlu göz altısı ile başlayan süreç, belli ki uzun bir süre Türkiye’nin gündemini meşgul edecek. İşin siyasi tarafıyla ilgili problemli tablo zaten her yanıyla ortada.
Bundan sonraki süreçte hukuksal boyutta nasıl bir fotoğraf ortaya çıkacak onu hep birlikte göreceğiz. Fakat hafızaları tazeleyen yaklaşımların, hoş olmayan bir tabloyu ortaya koyduğu konusunda genel kanaat açık.
Bununla ilgili gelişmeleri takip etmekle birlikte, gün içerisinde yaşanan dövizden borsaya kadar hareketlenmeleri dikkate aldığımızda ise, meselenin ekonomik ayağının hoş olmayan yansımaları olacağını görmek için medyum olmaya gerek yok.
Fakat dünya basınında Körfez’den Asya’ya, Avrupa’dan ABD’ye kadar yansımalarına baktığımızda, net olan bir görüntü var ki o da yabancı yatırımcıyla ilgili defterin kapandığını gösteriyor.
Daha önce yerelde, İstanbul’da iptal edilen seçimlerin bile sonuçlarını hepimiz hatırlıyoruz. Son dönemde yükselen tansiyon ise, konuların içeriğinden ve sonuçlarından bağımsız olarak yatırımcı penceresini beklemeye alır.
Altını çiziyorum, konulardan ve tartışmalardan bağımsız olarak ifadesini kullanıyorum. Yani sonuçlar ne olursa olsun, yatırımcının zaten mesafeli olan tavrının keskinleştireceğini söylemek olası bir sonucu aktarmaya dönüyor.
Dünya ekonomisinde zaten sancılı bir dönem yaşandığını hepimiz görüyoruz. Ticaret savaşlarının teknoloji savaşlarına döndüğü ve jeopolitik risklerin biteceği umudunun da Gazze’ye yapılan son saldırıyla ortadan kalktığı, enflasyonist baskıların yerini stagflasyon ihtimaline bıraktığı bir dünya ekonomisinde zaten sıkıntılı bir süreç yaşanıyordu.
Tüm bu konjonktürün ortasında, aslında doğru işlere imza atsa, önemli fırsatlar yakalayabilecek bir ülke olmamıza karşın, yine ezberi bozmadan aynı hataları yapmaya devam ediyoruz.
Mesela Türkiye’nin bir üs özelliği sergileyerek, başta AB ile savunmadan teknolojiye kadar ortak işlere imza atması ile ilgili bir fotoğraf ortaya çıkmışken, son yaşanan bu gelişmeler, bu kapıyı büyük ölçüde kapatmaya neden oldu.
Zaten ekonomi yönetimindeki bakış açısı, üretim ekonomisinden çok uzakken, içte insanların ne yaşadığını umursamak bir tavırla yaşamı zorlaştırmaya devam ederken, dışarıda da ‘bize güvenin’den başka bir tez ile ortaya çıkmayıp, 2 binli yılların parasal genişleme sürecinde takılmış bir zihniyetle para arayışı yeterince problemliydi.
Nitekim defaten yapılan toplantılarda Carry Trade tayfası dışında ve Dünya Bankası’nın sürdürülebilirlik temelli şartlı kredilerinin dışında kaynak bulamayan Şimşek ve ekibi eli boş dönmekten bıkmadı.
Ama son yaşananlar, bunların da tamamen anlamlı noktadan çıkmasına neden oldu. Tüm bu tartışmaların sonucunda ne olur? Onu zaman gösterecek. Ama yatırımcıyı uzun bir süre içte ve dışta unutmak sanırım sürpriz olmayacaktır. Morgan Stanley’in ilk gün Borsa İstanbul’daki üyeliğinden ayrılması ve Carry Trade cephesinden bile gelen satışlar bunun ilk emaresi.