Sosyal Medya

Barış Soydan

Barış Soydan Yazdı: ‘Rezerv satışına kim karar verdi?’

Ekonomi kamuoyu günlerdir döviz talebini dizginlemek için piyasaya yapılan rezerv satışıyla meşgul. Satışların yasalara uygun olup olmadığı tartışılıyor.

Barış Soydan Yazdı: ‘Rezerv satışına kim karar verdi?’

Ekonomi kamuoyu günlerdir döviz talebini dizginlemek için piyasaya yapılan rezerv satışıyla meşgul. Rezervlerde ne kadar erime olduğu, altın fiyatındaki artışın toplam tutarı nasıl etkilediği, ihracatçıdan gelen dövizin de satılıp satılmadığı uzun uzun tartışıldı, hâlâ da tartışılıyor. Ama bu satışın yasalara uygun olup olmadığı hiç tartışılmadı. Bu kararı kimin verdiği ve uygulama sürecini nasıl yürüttüğü de.

Elimizdeki bilgiler Merkez Bankası’nın eski Başekonomisti Prof. Hakan Kara’nın 50 milyar dolara yaklaştığını söylediği rezerv satışının çok büyük kısmının kamu bankaları üzerinden gerçekleştiğine işaret ediyor. Kamu bankaları üzerinden satış 2018’den sonra başladı, daha önce Merkez Bankası tarafından yapılır ve bilgisi şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşılırdı. Merkez Bankası’nın eski Başkanı Şahap Kavcıoğlu kamu bankaları üzerinden rezerv satışının “Hazine Bakanlığı ile Merkez Bankası arasında var olan” 2017 tarihli bir protokole dayandığını söylemişti. Söz konusu protokollerin temel amacı, Merkez Bankası’nın, Hazine’nin yurtdışı ödemeleri başta olmak üzere bankacılık işlemlerindeki rolünü belirlemekti. Alım satım işlemlerine dair hukuki bir çerçeve oluşturuyor ve kuralları koyuyordu. Daha önce yazdığım bir yazıda 2017 yılında dönemin Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın bu protokolün iptali için çabaladığını ama başarılı olamadığını anlatmıştım. Yine başka bir yazıda rezerv satışlarına imkan tanıyan mevzuat çerçevesinin 2019 yılı Ocak ayında Resmi Gazete’de yayımlanan ve o dönemde Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi’nin yetki ve sorumluluklarında değişiklik yapan bir kararla bağlantılı olduğuna da dikkat çekmiştim. 17 Ocak 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan düzenlemeler içerisinde 21. Maddenin 5. Fıkrasında Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi ile ilgili bir düzenleme maddesi şu şekilde yer almıştı:

“Finansal sistemin bütününe sirayet edebilecek ölçüde olumsuz bir gelişmenin Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi tarafından tespiti hâlinde, üye kurum ve kuruluşların yetkileri dışında alınması gereken tedbirleri belirlemeye kendi görev, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde Cumhurbaşkanı yetkili olup, ilgili bütün kurum ve kuruluşlar belirlenen bu tedbirleri derhâl uygulamakla yetkili ve sorumludur.”

Rezerv satışları bu düzenleme sonrasında hızlanmıştı. O dönemde rezervler bu protokol aracılığıyla kamu bankalarına transfer edildikten sonra döviz piyasalarında Reuters ve Bloomberg gibi terminallerden, klasik döviz işlemleri nasıl gerçekleştiriliyorsa öyle satılmıştı. Bugün de aynı yöntemin kullanıldığını, 50 milyar doların da 128 milyar dolar gibi kamu bankalarının terminalleri üzerinden satıldığını varsaymak yanlış olmaz. Öyleyse o dönemde sorulan soru bugün de geçerliliğini koruyor: Rezerv satışı neden ihaleyle yapılmadı ve kamuoyu bilgilendirilmedi ve bunun yerine piyasa terminalleri kullanıldı? Kamu bankalarına neden ihtiyaç duyuldu?

2019 yılında kamu bankaları üzerinden satış ilk gündeme geldiğinde bunun ana nedeni, ekonomi yönetimi ile Merkez Bankası arasında anlaşmazlık bulunmasıydı. Rezervleri Hazine’nin yönetimine açmak, Merkez Bankası’nın itirazını aşmanın yoluydu. Muhtemelen ekonomi yönetimi bir süre satış yapıldıktan sonra seçim ertesinde ihtiyaç kalmayacağını öngörüyordu.

Peki bu dönem? Ekonomi yönetimi “Rasyonel zemine” dönüldüğünü söylememiş miydi? Merkez Bankası’nın bağımsızlığını yeniden kazandığı söylenmiyor muydu?

Mehmet Şimşek, rezerv satışıyla ilgili olarak kısa süre önce “Eleştiriyorlar, rezervleri neden kullanıyorsunuz… Rezerv iç ve dış şoklara karşı bir tampondur. Rezervler kullanılmak üzere biriktirilir” demişti. Elbette merkez bankaları dönem dönem döviz piyasalarına müdahale edebilir, buna rezerv satışları da dahildir. Eleştiriler bu noktada değil zaten. Cevap bekleyen sorular çok net: Madem şeffaf ve geleneksel politikalara dönülecekti, neden geçmişte de çok eleştirilen arka kapı yöntemleri seçildi? Bu satışların yasal dayanağı ne? Bu satışlara kim karar verdi? 19 Mart ve sonrasında günün hangi saatinde veya kurun hangi seviyesinde ne kadar rezerv satılacağının kararını kim aldı, bu süreci kim yönetti? Rezervleri satma kararını veren Merkez Bankası yönetimi ve Başkan Fatih Karahan mı, ekonomi yönetimi ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek mi?

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler