Çetin Ünsalan: Dünyada enflasyon yükselirse…
24 Mart 2025Türkiye ekonomisinin yapısına baktığınızda ihracat odaklı bir eğilim görürsünüz. En azından uygulamalarla çelişse de ekonomi yönetimi kurgusunu bunun üzerine yaptığını söylüyor. Peki bu aşamada yaklaşım hatası nerede diye bir soru akla gelebilir.
Öncelikle hep dile getirdiğim gibi ihracat, kendi ihtiyaçlarınızı karşıladıktan sonra, kapasite yükselterek dünyaya mal satma yönünde kurgulanmazsa, sizi kısır döngüye soktuğu gibi rekabette de dezavantajlı konuma getirir.
Bunun iki bir istisnası vardır. Birincisi ihraç ettiğiniz ürünler mesela petrol gibi enerji tabanlı ise durum kısa vadede yarar sağlar. Elbette bu da sürdürülebilir değildir. O zaman da gelen kaynağı nereye yatırdığınız önem kazanır.
İkincisi dünya için vazgeçilmez nitelikte ürünler üretiyorsunuzdur. Yani ihracatımızın anlatımı içerisinde tanımı yapılan yüksek teknolojili ürünlerden söz ediyorum. Bu da duruma istisna olarak ortaya çıkabilir.
Çünkü kg bazında geliriniz, giderinizden fazladır ve ekonominiz fazla veriyordur. Yine burada da gelen parayı nasıl kullandığınız önemlidir. Bizde ise raftaki malı satmak üzerine kurgulanmış ve günü kurtaran, geliriyle de tekrar çarkları çevirmeye çalışan bir yapı var.
Öte yandan manzara ne? Orta ve yüksek teknoloji ihracatı 40 yıldır yüzde 3,4’ü aşamayan, ortalama geliri 1,4 kg/dolar olan, bir ürün ihraç etmek için, üretimde yüzde 70 ve üzeri ithalata bağımlı bir reel sektör.
Bu yapısıyla da özel bir ürünü olmadığı için, sürekli fiyat odaklı ve fasondan biraz kibarca yaklaşıma muhatap olan bir reel sektör. Bunları kendimizi dövmek için yazmıyorum. Sadece gerçeğimizle yüzleşip, ders çalışmamız gereken esas noktaların altını çizmek üzere dikkat çekiyorum.
Peki vaka bu ise, şimdi gelelim dünyada raporlamalarda ve öngörülerde altı çizilen gerçeklere. Eğer Trump yaklaşımlarıyla birlikte ABD’den başlayan bir hatta enflasyon tekrar yükseliş eğilimine girerse ne olur?
Birincisi artık müşteri daha dikkatli tüketim yapmaya başlar. Zaten sorunlu olan fiyat başlığı pazarlıklarla daha çok önünüze gelir ve gelirleriniz düşerken, ithalata bağlı yapınız nedeniyle girdi maliyetleriniz arttığı için daha yüksek giderlerle karşı karşıya kalırsınız.
Düşen satın alma gücünün ve kısılan kredi mekanizmalarının etkisiyle iç pazarınızda da hareket olmadığı için, ya istenmeyen noktalara doğru giden firmalar gerçeğini ya da dayatılan fiyata boyun eğen reel sektör gerçeğini yaşarsınız.
Peki diğer dikkat çekilen nokta ne? Korumacılığın da tetiklemesiyle büyümeler düştüğünde ne olur? Pazar daralırken, sizin kronik sorunlarınız daha çok ortaya çıkar. Aslında her ikisinin de ayrı ayrı dile getirildiği ve stagflasyon riski diye adının konulmadığı bu süreçte ihtiyacınız olan finansmanı bulabilir misiniz? Zor.
Bulsanız da çok pahalı olur. Peki bu kur riskinizi artırır mı? Evet. Bizim ekonomi yönetiminin gündeminde bunlar var mı? Hayır. Onlar uzayda yaşıyor ve hayal ettiklerini yaşanıyor zannediyorlar. İşte en büyük ekonomik riskimiz de bu.