Sosyal Medya

Çetin Ünsalan:  Ciro erimiş, kârı sorma

13 Nisan 2025

 

Bir ekonomide, anlatıldığı gibi her şeyin yolunda olmasının yolu, öncelikle orada gerçekçi yaklaşımların olmasından geçer. Mehmet Şimşek’in tabiriyle rasyonaliteye de verilerinizle yüzleşmeden geçemezsiniz.

Bunun en açık gerçeği, insanların gelirleriyle giderleri arasında açılan makas ve daralan iç piyasa vakasında yaşanıyor. Bu ülkede insanlar her hafta daha az gramaja daha çok para ödemek zorunda kalan, sonra da dönüp ‘çok tüketiyorsun’ suçlamasına muhatap kalan bir fotoğrafın içinde yaşam mücadelesi veriyorlar.

 

Durum vatandaş nezdinde bu şekilde de, reel sektörde farklı mı? Önce yüzde 120’den yüzde 28’lere düşürülen bir üretici enflasyonu yarattılar. Normal şartlarda bu düşüşün, tüketici enflasyonunu patlaması lazım. Ama kaderin cilvesine bakın ki, o da 90’lı seviyelerden yüzde 38’e düştü.

 

Yani neredeyse 100 puan hokus pokus ile yok edildi. Peki bir üretici maliyetini fiyatlarına tam anlamıyla yansıtamıyorsa ne olur? Sermaye olarak erimeye başlar. Firmasını ayakta tutmak için, hesapsızca borçlanır.

Bu kadar kur riskinin olduğu bir ülkede reel sektörün döviz borçlarının artması da zaten bunun sağlamasını bize veriyor. Lakin iş burada da bitmiyor. İhracat gelirlerini TL’ye park etme zorunluluğu da getirilmedi mi? Hatta reeskont krediler için şart da koşulmadı mı?

 

İlk baştaki duruma göre iyileştirmeler yapılsa da, iş işten geçti ve aşırı borç yükü, kura müdahaleye güvenerek coşkulanmaya başladı. Kuru sabit tutmak için ne yapıldı? TL yakılıp, düşük kurdan rezerve para toplandı.

 

Peki toplanan paranın bereketi var mı? Bir kalemde 30 milyar dolar gidiyorsa ve olağanüstü durumlarda sadece vaziyeti kurtarmayı sağlıyorsa, sadece öteye maliyet atıyorsunuz demektir. Serbest kur rejiminde kuru da sabitlediniz. Ne oldu?

 

Üretip ihracat yapanlar rekabet edemez pozisyona düşerek, ikinci bir erimeyi rekabet edememe gerçeğiyle birlikte yaşamaya başladılar. Sonra da haberler yapıldı, ihracatçı kurun artmasını istiyor.

 

Hayır artmasını değil, değerine gelmesini talep ediyorlar. Sadece açıklanan ve kimsenin inanmadığı enflasyon kadar fark koysanız, ABD enflasyonunu da bundan düşseniz, sene sonu beklenti rakamlarının çok üzerinde rakamları daha bugünden görmemiz gerekiyor. Elbette o da enflasyon rakamınız gerçekse…

Reel sektörde, yani ülkenin ticaret ve üretim dinamiklerinde çok büyük sorunlar var ama, tıpkı vatandaşın durumunu umursamadığı gibi, ekonomi yönetimi bunu da önemsiz görüyor. Sözde değil ama özde. Vergini ver, fazla da yakınma…

 

Sorunu o kadar yok sayıyorlar ki, sıkıntı yaşayan firmaların bilançolarından oluşan borsa coşuyor, kapasitenin düştüğü ülkede işsizlik azalıyor. Bir film repliği vardı. Yalanı büyük söyleyeceksin ki, inanan çok olsun.

 

Tüm bunlar da sizi tatmin etmediyse, son açıklanan veriler üzerinden durumu anlatayım. Piyasa katılımcıları anketine göre enflasyon beklentisi 24,55’ten 25,56’ya çıktı. Enflasyon beklentisi arttı diye ortalığı yıktılar.

 

Yahu siz 38’e inanıyor musunuz da aradaki bir puandan beklenti okuyorsunuz? Elbette kimse bunu sormadı. İkinci bir veri perakende satışlar yedi ayın en düşük yıllık artışı olarak önümüze geldi. Ama sorarsanız halen talep direniyor.

 

Yetmedi mi? Daha net konuşalım. 2025 yılı Şubat ayında toplam ciro yıllık yüzde 32 arttı. Artanın kâr değil ciro olduğunun altını çizerim. Fiyatlar yükselirse bu da doğal sonuç. Peki Şubat 2025’te enflasyon yıllık kaç? Düşmüş haliyle yüzde 39,05. Tüm rakamlara inansanız bile enflasyona yenilmiş bir ciro gerçeği var. Bu da erimeyi herkesin gözüne sokuyor. Kâr mı; onu hiç sorma…

 

[email protected]

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları