Sosyal Medya

Ekonomi

Makine ihracatı yıla 2,1 milyar dolar ile başladı…

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından paylaşılan makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, 2025 yılının ilk ayında Türkiye'nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 2,1 milyar dolar oldu...

Makine ihracatı yıla 2,1 milyar dolar ile başladı…

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından paylaşılan makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, 2025 yılının ilk ayında Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 2,1 milyar dolar oldu. Hem gelişmiş hem de gelişen ülkelerin ortalamaların altında büyüyeceğinin beklendiği bu yıl küresel mal ticaret hacminde bir artış sağlansa da 2000-2019 yılları ortalaması olan %3,5’un gerisinde kalınacağı tahminini paylaşan Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Makine siparişlerine dair PMI verileri hem bizde hem de dünyada yatırımlardaki daralmanın süreceğine işaret ediyor. Yeni ABD yönetiminin giderek çeşitlenen ve dozu artan ticari ve politik müdahaleleri ile muhatap ülkelerce geliştirilmekte olan karşı tedbirler, planlanmış hatta sürmekte olan yatırımları dahi açmaza sürüklüyor” dedi.

Makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, Ocak ayında serbest bölgeler dâhil toplam 2,1 milyar dolar ihracat gerçekleştiren makine sektörünün yıllıklandırılmış ihracatı 28,3 milyar dolar oldu. Ocak ayında ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre miktar bazında %5,7 azalan makineciler, ihracat fiyatlarında devam eden artışın etkisiyle değer bazında gerilemeyi %2,4 seviyesinde tuttu. KG başına ihracat birim fiyatlarının %2,7 daha artarak 7,4 dolar seviyesine yükseldiği bu dönemde, alt sektörler yıla durgun başladı. Gıda sanayi makinelerinde %19’un, yük kaldırma, taşıma ve istifleme makinelerinde %16’nın, tekstil ve konfeksiyon makinelerinde de %15’in üzerinde çift haneli artışlar yakalansa da 13 alt dal negatifte kaldı. Ülkeler bazında ilk beş Almanya, ABD, İtalya, Birleşik Krallık ve Rusya olarak sıralanırken, Almanya’daki gerileme %8 ile derinleşerek devam etti. Yaptırım listesinin genişlemesi ve ödeme problemlerinin devam etmesi nedeniyle ihracatın giderek zorlaştığı Rusya, %31,8 düşüşle pazar sıralamasında 2’den 5’e geriledi.

“Mühendislik yoğun sektörlerle sıçrayabileceğimiz bir dönemdeyiz

İhracat verileri açısından kritik önem taşıyan dış talebin tarihsel ortalamaların altında seyrettiğini ifade eden Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu küresel mal ticaret hacminin henüz istenen seviyelere gelmediğini belirterek şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye’nin makine ihracatının, miktar bazında düşse de yükselen ihracat fiyatlarıyla %0,3 gibi sınırlı bir artış yakalayabildiği 2024 yılında, küresel makine ve teçhizat yatırımlarının baz etkisiyle %2,8 yükselerek 2022 seviyesine ancak dönebildiği tahmin ediliyor. Hem gelişmiş hem de gelişen ülkelerin ortalamaların altında büyüyeceğinin beklendiği yeni yılda ise küresel mal ticaret hacminde bir artış sağlansa bile 2000-2019 yılları ortalaması olan %3,5’un gerisinde kalınacağı öngörülüyor. Makine siparişlerine dair PMI verileri hem bizde hem de dünyada yatırımlardaki daralmanın süreceğinin işareti. Yeni ABD yönetiminin giderek çeşitlenen ve dozu artan ticari ve politik müdahaleleri ile muhatap ülkelerce geliştirilmekte olan karşı tedbirler, planlanmış hatta sürmekte olan yatırımları dahi açmaza sürüklüyor; lokasyonlarından başlayarak bütün fizibiliteler gözden geçiriliyor. Bizde de yüksek faiz ortamı ve atıl kalan kapasiteler nedeniyle yatırımlar ertelenirken, makine ve teçhizat sanayi üretimi gerilemeye devam ediyor. Makine ve teçhizat sanayii, %5,9 gerileme ile Aralık ayında üretimi en çok azalan üç sektörden biri oldu. Oysa sektörümüz, son 5 yılda gerçekleştirdiği kapasite ve teknoloji artışı neticesinde geçmiş krizlerde olduğundan daha büyük bir sıçrama yakalama kabiliyetine sahip. Mühendislik yoğun sektörlerin en az emek yoğun sektörler kadar kollanması ve desteklenmesi doğru bir yaklaşım olacaktır.”

“AB el yükseltmeye hazır görünüyor”

Getirdiği gümrük vergileri ve rezerv bakımından zengin coğrafyalara dair talepleriyle küresel siyaset ve ticaretin tansiyonunu tekrar yükselten Trump yönetiminin amacının uluslararası ilişkilerini dış ticaret ekseninde yeniden kurgulamak olduğuna dikkat çeken Karavelioğlu şunları söyledi:

ABD’nin üçüncü ülkelere yönelik gümrük vergilerinde mütekabiliyet hedefleyen Adil ve Karşılıklı Ticaret Planı, ilan edildiği üzere istihdamı ilk sıraya koyarak sanayinin her alanında rekabetçiliği artırmayı ve ticari açığı azaltarak ülkenin ekonomik güvenliğini güçlendirmeyi hedefliyor. 2024’te mal ticaret açığı 1 trilyon doları aşan bir ülkede yeni yönetimin bütün ilişkilerinde verimlilik gözetmesi anlaşılır ve örnek alınarak yaygınlaşacak bir durum. Çin’in 310 milyar dolar, AB’nin 160 milyar dolardan fazla verdiği makine dış ticaretinde ABD’nin 230 milyar dolar açık veriyor olması ve bu trendin giderek teknoloji sınıfları en yüksek ürünlere doğru genişlemesi Amerikan toplumunun içine sindirebileceği bir durum değildi.”

AB’nin tüm ortaklara fayda sağlayan açık ve öngörülebilir bir küresel ticaret sistemine bağlı kalmaya devam edeceğine, özgür ve adil ticarete yönelik haksız engellere karşı sıkı ve derhal tepki vereceğine ve Avrupalı işletmeleri, işçileri ve tüketicileri her zaman haksız tarife önlemlerinden koruyacağına  dair Avrupa Komisyonu tarafından hayli yüksek tonda yapılan karşı açıklamanın, öncelikle iç kamuoyunun kaygılarına yönelik olduğunu belirten Karavelioğlu şunları belirtti:

“AB’nin dünyadaki en büyük ve en hızlı büyüyen ticaret anlaşmaları ağına sahip olarak ithalatının %70’ini sıfır gümrükle yaptığını da belirterek ticaret ortaklarına güven telkin eden açıklaması, kutuplaşmanın geleceği hakkında ipuçları içeriyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün gelişmekte olan ülkeleri kollayan kurallarından uzun zamandır şikayet eden ve Rusya’dan sonra dünyada tarife dışı engelleri en yüksek seviyede uygulayan bir bölge olan AB’nin el yükseltmeye hazırlıklı olduğu anlaşılıyor. Netice itibarıyla, ticari ilişkiler yeni dengelerine kavuşana kadar başta makine imalatçıları olmak üzere, tedarik zincirlerine entegre çok sektör belirsizlik içinde kalacaktır. Ülkeler de stratejik sektörlerini en yüksek düzeyde koruyacaklardır.”

“Teşvik sistemini güncellemenin tam zamanı”

Yurt içinde üretici fiyat endeksinde sağlanan düşüşün Ocak’ta da devam ettiğine ve 12 aylık ÜFE’nin makine imalat sanayiinde %26’ya gerilediğine dikkat çeken Karavelioğlu şunları ifade etti:

Üretim maliyeti ile satış fiyat dengesini oluşturan indikatörlerin bozulduğu yatay kur sürecinde, işletmelerin sürdürülebilirliği açısından ÜFE kritik bir gösterge. 2023 yılı sonunda %60’ların üzerinde seyreden bu verideki iyileşme olumlu olsa da değerli TL sayesinde kolayca getirilen ithal mallarla rekabet edebilmek için yeterli değil. Türkiye geneli dış ticaret açığının Ekim ayından beri düşmemesi, hatta Aralık ayında %44 artış göstermesini üretimi sürdürmekte zorlandığımızın ve ölçeklerimizi koruyamadığımızın bir işareti olarak görmeliyiz. Yıllıklandırılmış makine ithalatında Temmuz ayından bu yana düşüş gözlemlense de Aralık’ta %7,4 artışla 4 milyar doları geçti. Bu, bizim 2 aylık ihracat gelirimize yakın bir tutar.”

Ocak ayında Türkiye geneli ithalat %10,2 artarken ithalatı en çok azalan sektörün yüzde 14 ile makine olduğunu ve bu verinin kalıcı olmasını umduklarını belirten Karavelioğlu şunları belirtti:

“Geçen yıl 15 milyar doları aşan makine dış ticaret açığının kapatılması için hem ikili ve çoklu anlaşmalar ile ihracatımızın önündeki engellerin aşılmasına hem de üretici-ihracatçı işletmelerin rekabetçiliğini koruyabilmesini sağlayacak acil önlemlere ihtiyaç var. AB ve STA ülkeleri dışındaki ülkelerden ithal edilen makinelere uygulanan ilave gümrük vergilerinin ağırlıkla korunması, hatta sınırlı sayıda da olsa eklemeler ve nispi artışlar yapılması bu yönde olumlu bir adım. Bununla birlikte, yatırım teşvik belgesi kapsamında gerçekleştirilen ithalatta da ilave gümrük vergisi uygulanması yönünde bir hükümle muafiyetin tümden kaldırılması talebimizin Ticaret Bakanlığımız ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızda sıcak tutulduğunu biliyoruz. Uzak Doğu’nun bütün dünyayı yıldıran sübvansiyonlu ataklarına karşı artık hayati hale geldiğine inandığımız bu gelişme için iç ve dış konjonktür şimdikinden daha elverişli olmayacaktır.”

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler