Çetin Ünsalan: Zamlı hayat
1 Ocak 20252024 senesini asgari ücrette ne olacağı tartışmasını yaparak noktalayan, sonra bunun bir tartışma değil, dayatma ile fiyat belirleme olduğunu anlayan, emeklilerin halen en az ne kadar ücret alacağını bilmediği bir yılı geride bıraktık.
Bu arada belirlenen asgari ücret ile açlık sınırının arasında daha cebe girmeden bin TL kaldığını da unutmamak gerekir. Fakat aradan bir gün geçtikten sonra, yani 2025’in ilk gününe zamlarla uyanan bir vatandaş fotoğrafı ortaya çıktı.
Enflasyonla mücadele adı altında çalışana yüzde 30’u reva gören kamu, vatandaştan isteğine nedense yüzde 44 oranından başlayan zamlarla yeni yıl hediyesini sunarak yıla başladı. Öncelikle bunun daha başlangıç olduğunun altını çizmek gerekir.
Yani bu sene satın alma gücünüzün daha hızlı eridiği, ücretlerinizin yılın ilk çeyreğinde tamamen açlık sınırının altında kaldığı, yoksulluk sınırının yanından bile geçmediği, ama ekonomi yönetiminin bunu umursamadığı bir döneme hazırlıklı olmak gerekiyor.
Nereden anlıyoruz? Şimdi bazıları niye niyet okuma masalının arkasına sığınabilir. Hiç öyle topu taca atacak hamasetlerin arkasına saklanmayın. Çünkü ortada okunacak değil, aleni bir niyet var.
Yüzde 44’ten başlayan gider zamlarıyla, yüzde 30’a sabitlenen gelir artışlarının anlamı her şeyi anlatıyor. Tıpkı geçen sene olduğu gibi, yılın ilk gününden peşin vergi salması yaptılar. Bu iki oranın arasındaki fark, yani yüzde 14, milyonlarca kişiden kesilmiş peşin vergidir ve ne yazık ki daha zorlu bir yılın ilk adımıdır.
Bu yılı kağıt üzerinde düşürüldükçe, sahada düşmeyen enflasyonla zorlaşan vatandaş, maiyetleri yükselmesine rağmen ne TL maliyetleri kabullenilen ne de kur zehirlenmesi nedeniyle zarara uğrayan üretici gerçeğini iliklerimize kadar yaşayacağımız, bütçenin tasarrufun yanından bile geçmediği bir yıl olacağını bilmelisiniz.
Son derece günlük tavırlar içinde, duruma göre hareket eden, bunu dinamik politika zanneden, oysa plansızlıktan başka hiçbir anlama gelmeyen tavırlarıyla ekonomi yönetimi bu sene daha çok canımızı yakacak.
İşin içine jeopolitik riskleri, Trump ile gelen ticaret savaşlarının yansımalarını, Avrupa’nın enerji krizi olasılığını, daha pazarlıkçı olacak yapısını, büyüme kaydedemeyen ekonomik fotoğrafını, güney sınırımız üzerinden beynin arkasına düşen izdüşümlerin yaratacağı problemleri de katmıyorum.
Sadece plansızlık, işbilmezlik, üretime inanmayan bir tavır sergileyen, ekonomiyi rakam tutturmak zanneden, rakamların gerçek olup olmadığını sorgulamayan bir ekonomi yönetiminin icraatı olarak bile yeterince sıkıntılı bir resim veriyoruz.
Umarım diyeceğim, ama açıklamalara bakılırsa umamıyorum akıl başa gelir. Ama söylemler bize faiz düşerse enflasyon düşer noktasına sürüklediğine göre hazır olun. Çok zamlı bir yıla girdik. Belki gelirlere değil, ama giderlere…