Güldem Atabay
Güldem Atabay: Trump-Suriye-İsrail üçgeninde Türkiye nerede?
Gazze merkezinden yola çıkarak ABD’nin Ortadoğu’da İran’ı hedefe koyacağını ve İsrail’i koruma politikasında ABD’nin radikal adımlar atma aşamasında olduğu konusunu çok ciddiye almak gerekiyor. Suriye'de ise HTŞ Hizbullah ve SDG'yle boğuşuyor
![Güldem Atabay: Trump-Suriye-İsrail üçgeninde Türkiye nerede?](https://i.paraanaliz.com/wp-content/uploads/2025/02/guldem-atabay.png)
20 Ocak’tan beri hemen her gün Trump’tan gelen bir açıklama dünya kamuoyunda gündem oluşturuyor. Trump’ın ağzından her çıkanın kelimesi kelimesine karşılığının olmayacağını tecrübeyle biliyoruz. Ancak bahsettiği konularda ABD adına mutlaka bir yön değişikliği olacağını da öğrenmiş durumdayız.
Son bir haftanın iki önemli küresel gündemi bu açıdan Trump’ın Gazze söylemi ve tabi ki gümrük vergileri açıklamaları.
Trump’ın Gazze’yi “satın alarak” orada bir turizm cenneti kurmayacağını, 2 milyondan fazla Filistinliyi vatanlarından sürme niyetinde ciddi olmayacağını varsayabiliriz. Ancak Gazze merkezinden yola çıkarak ABD’nin Ortadoğu’da İran’ı hedefe koyacağını ve İsrail’i koruma politikasında ABD’nin radikal adımlar atma aşamasında olduğu konusunu çok ciddiye almak gerekiyor.
Netanyahu’nun Trump’tan beklediğinden ötede aldığı destek ardından gözler Gazze ateşkesinin ikinci aşamaya geçip geçmeyeceği. Orada durum şimdilik karışık. Hamas’ın üç rehine daha serbest bırakmasının ardından İsrail de ateşkes için bir adım atmak zorunda kaldı. İsrail askerleri, Netzarim Koridoru’ndan çekilerek ateşkes kapsamındaki bir taahhüdü yerine getirdi. Bu adım önemliydi. Çünkü Netzarim Koridoru, İsrail’in askeri bölge olarak kullandığı bir alan iken, şimdi yerinden edilmiş Filistinlilerin kuzeye dönmesine izin veriliyor. İsrail’in kaç askerini geri çektiği ise net değil. Ancak, Ateşkesin 42 günlük sürecinin yarısına gelinirken İsrail ve Hamas arasında daha fazla rehinenin serbest bırakılmasını içeren müzakerelerde ilerleme sağlanamadı. İkinci aşamada İsrail’in Gazze’den tamamen çekilmesi ve kalan rehinelerin serbest bırakılması öngörülüyordu. Netanyahu ise ne yöne adım atacağı konusunda kararsız.
Radikal sağcı kabinesi savaşı devam ettirmek istiyor. Dışarıdan Trump’tan önemli destek gelse de İsrail’de içeride kamuoyu ateşkesin devam ettirilmesi ve tüm rehinelerin geri alınmasından yana. Netanyahu Katar’a müzakereler için bir heyet göndermiş olsa da Gazze’de ikinci aşama ateşkesi konusu bıçak sırtında.
Hamas’ın terör örgütü olmadığını defalarca tekrar eden Erdoğan ise Trump’ın açıklamalarına uzun bir suskunluktan sonra ciddiye alınmayacak seviyede diye ölçülü bir karşılık verdi. Erdoğan açısından hesap Trump’la iyi geçinerek Suriye’de kazanacaklarının kısa vadede çok daha fazla olacağı olabilir.
Suriye’de ise işlerin tam olarak pürüzsüz ilerlemediğini izliyoruz
Colani Cumhurbaşkanlığını ilan etti, Türkiye ve başka ülke ziyaretleri ile diplomatik ilişkiler kurma atağında. Bir yandan da HTŞ öncülüğündeki cihatçı gruplar ile ülkede yeni ordu kurma çalışmalarına devam ediyor.
Türkiye’de dikkatler daha çok SDG’nin bu düzenli orduya katılarak silahları teslim edip etmeyeceği üzerinde. SDG niyet beyanı açıklayarak zaman kazansa da somut bir adım atmıyor. ABD tarafından gelen mesajlar karışık olsa da henüz Trump yönetimi bölgedeki müttefiki olarak Suriyeli Kürtleri yalnız bırakmış değil.
Lübnan-Suriye sınırındaysa tansiyonun yükselmekte oluşu önemli. Yeni Suriye ordusu ile Hizbullah arasında başlayan çatışmalar, eski Suriye ordusuna bağlı gruplar, aşiret güçleri ve Lübnan ordusunun dahil olmasıyla genişledi. Esad’ın ordusu olarak geride kalanların Colani’nin yeni Suriye ordusuna karşı güçlerini Lübnan Hizbullahı ile birleştirmekte oluşu hemen akla yeni bir iç savaş dönemi riskini getiriyor.
Lübnan Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla Lübnan ordusu, Suriye’den açılan ateşlere karşılık verdi, sınır hattına ağır silahlarla konuşlandı ve çatışmaların şiddetlenmesiyle Lübnan ordusu savaş düzenine geçti.
İsrail de eş zamanlı olarak Suriye’yi vurmaya devam ediyor. Hedefte yeni Suriye yönetimi yok. İsrail güçleri, Suriye’nin güneyindeki Kuneytra kırsalında Hamas’a ait olduğunu iddia ettiği bir silah deposunu havaya uçurdu ve Esad yönetiminden kalma askeri tesisleri, tankları ve ağır silahları imha etmek için bölgedeki el Kum kasabası ve çevresinde operasyonlar gerçekleştirdi.
İki yandan ateş hattında olan Colani ve hükümeti İsrail’den gelen saldırılara cevap vermiyor, yorum da yapmıyor. Fakat Lübnan sınırında alevlenen savaşa dikkatini vermek zorunda.
Bu ateş hattının bir yerine de yakında Türk askeri konuşlanacak. Colani’nin Fidan ile Ankara’daki görüşmesinin ardından eğit-donat tipi bir askeri işbirliğinin yakında gerçekleşeceğini anlıyoruz. İsrail bir yandan kendi sınırına yakın alanda Suriye’nin askeri varlığı yok ederken, mevcut Suriye ordusunun dikkati Lübnan’a odaklanmakta. Bu arada SDG yapıcı mesajlarına rağmen harekete geçerek Suriye ordusuna destek vermekte sessiz.
Trump’ın Gazze açıklamaları Suriye açısından böylesi bir döneme denk geldi. Trump Suriye’de ABD askeri olmayacağını açıkladı ancak Pentagon’un SDG açısından tavrı şimdiye dek Trump’a tam ters yönde.
Güldem Atabay ve Atilla Yeşilada tarafından kaleme alınan özel rapordan alıntıdır. Örnek rapor görmek, ve ücretli abonelik koşullarını öğrenmek için linki tıklayın