Genel
Global sıcaklık rekorları Mart’ta devam etti
Avrupa'da Mart ayı ortalama sıcaklığı 6 derece Celsius'un (42,8 Fahrenheit) üzerine çıktı; bu, 2014 yılındaki en sıcak Mart ayına kıyasla 0,26°C (0,468°F) daha yüksek. Avrupa Birliği’ne bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3S) Salı günü yaptığı açıklamada, geçen ayın küresel ortalama sıcaklığının sanayi öncesi döneme göre 1,6°C (2,88°F) daha yüksek olduğunu bildirdi.

Geçtiğimiz ay küresel sıcaklıklar tarihi zirvelerde seyretti ve Avrupa, en sıcak Mart ayını yaşadı. Bu durum, uluslararası iklim hedeflerinin erişilemez hale gelmekte olduğunu gösteriyor olabilir.
Avrupa’da Mart ayı ortalama sıcaklığı 6 derece Celsius’un (42,8 Fahrenheit) üzerine çıktı; bu, 2014 yılındaki en sıcak Mart ayına kıyasla 0,26°C (0,468°F) daha yüksek. Avrupa Birliği’ne bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3S) Salı günü yaptığı açıklamada, geçen ayın küresel ortalama sıcaklığının sanayi öncesi döneme göre 1,6°C (2,88°F) daha yüksek olduğunu bildirdi.
C3S’nin aylık raporunda yer alan bulgular, 2100 yılına kadar küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 1,5°C (2,7°F) üzerine çıkarmama hedefinin artık erişilemez hale gelebileceği yönündeki kaygıları artırıyor.
Bilim insanları, küresel ısınmadaki her bir küçük artışın, aşırı sıcak hava dalgaları, yoğun yağışlar ve kuraklıklar gibi aşırı hava olaylarının hem şiddetini hem de sıklığını artırdığı konusunda uyarıyor.
C3S’yi yöneten Avrupa Orta Vadeli Hava Tahminleri Merkezi’nden Samantha Burgess, Mart ayında Avrupa’nın hem aşırı yağış hem de kuraklık yaşadığını belirtti.
Burgess, “Avrupa’da geçtiğimiz ay birçok bölge, son 47 yılın en kurak Mart ayını yaşarken, diğer bölgeler ise en yağışlı Mart ayını yaşadı,” dedi.
Bilim insanları, Orta Asya’da yaşanan aşırı sıcak hava dalgasının da iklim değişikliğinden etkilendiğini ve Arjantin gibi ülkelerde görülen yoğun yağışlara zemin hazırladığını söyledi.
Arktik deniz buzları da bu Mart ayında, uydularla izlenen 47 yıllık kayıtların en düşük seviyesine indi. Önceki üç ay da tarihi düşük seviyelere ulaşmıştı.
AB’nin iklim izleme servisi, uydular, gemiler, uçaklar ve hava istasyonlarından alınan milyarlarca ölçümü kullanarak iklim hesaplamalarını yapıyor. Kayıtlar 1940 yılına kadar uzanıyor.
İklim bilimciler, iklim değişikliğinin ana itici gücünün fosil yakıtların yakılması sonucu ortaya çıkan sera gazı emisyonları olduğunu söylüyor. Ancak, iklim değişikliği nedeniyle yaşanan felaketlerin maliyeti arttıkça, bazı ülkelerde emisyonları azaltmaya yönelik siyasi irade zayıflamış durumda.
ABD Başkanı Donald Trump, küresel bilimsel uzlaşmaya rağmen, iklim değişikliğini bir “aldatmaca” olarak nitelendirmişti. Bilim insanları, iklim değişikliğinin insan kaynaklı olduğunu ve ele alınmazsa ciddi sonuçlara yol açacağını söylüyor.
Trump, Ocak ayında ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi için bir başkanlık kararnamesi imzalayarak, küresel ısınmayla mücadeledeki uluslararası çabalara darbe vurmuş ve ABD’yi müttefiklerinden bir kez daha uzaklaştırmıştı.
2015 yılında yaklaşık 200 ülke, sanayi öncesi seviyelerin 1,5°C üzerinde bir ısınmayla sınırlamanın, iklim değişikliğinin en yıkıcı etkilerinin önlenmesi açısından en iyi şansı sunduğu konusunda Paris’te anlaşmıştı.
Ancak Trump’ın kararnamesinde, Paris Anlaşması’nın da içinde bulunduğu bazı uluslararası anlaşmaların ABD değerlerini yansıtmadığı ve “Amerikan halkının çıkarları doğrultusunda, Amerikan vergi mükelleflerinin paralarının yardıma ihtiyaç duymayan ülkelere aktarıldığı” savunuluyor.
Imperial College London bünyesindeki Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Enstitüsü’nden Friederike Otto, AFP haber ajansına yaptığı açıklamada dünyanın “insan kaynaklı iklim değişikliğinin pençesinde olduğunu” söyledi.
“Sanayi öncesi döneme göre hâlâ **1,6°C üzerinde olmamız gerçekten dikkat çekici,” dedi.
Kaynak: Haber Ajansları