Sosyal Medya

FÖŞ yazdı:  TÜSİAD-AKP dalaşının perde arkası

17 Şubat 2025

Sıradan bir Perşembe günüydü bu güzel yurdumda.. Uzun zamandır Adidas’ın domuz derisi snikerlerını giydiklerini duyan müteyeddinin başı tövbe namazında, raflarda Frito Lay bulamayanların sinirleri tepesindeydi.  Çok beğendiğim ve YAKINDAN izlediğim influencer Merve Taşkın ev hapsine mahkum edilmiş, dolfinini tokatlayanlara gün doğmuştu.  Bendeniz gibi güne politika haber başlıklarını tarayarak başlayanlar  ise  şaşkınlıkla gözlerini kaşıyıp kendilerini çimdikliyordu. O sabah hiç bir belediyeye kayyım atanmamıştı.  İnşallah RTE hasta filan değildi.

 

Merve Taşkın taşıyor

İşte bu sakin ortamda başlayan TÜSİAD Genel Kurulu’nun takibe gönderilen gazeteciler kuliste ellerindeki son Frito’ları paylaşıp sıkıntıdan esniyordu.  Nede olsa TÜSİAD son 10 yılda haber olacak hiç bir şey söylememişti.  Konuşmalar bir başladı ki, ameney…  İlk sazı ele alan Orhan Turan  kaşar bir Kandil-FETÖcü ağzıyla hükümete ağza alınmayacak iftiralarda bulunuyrdu. Ardından sahne alan Ömer Aras’ın her sözü kripton gibiydi, kendisi de kripto-ajan. Gazeteciler içlerinden ”ulan, bir daha   işe gelmeden o ottan sarmayacağım” diye küfrederken, meslektaşlarının steno kayıtlarına bakarak kulaklarının  yanlış duymadığını doğrulamak istiyordu. Evet, yıllardır uyuyan utangaç fare birden Narnia’ın kükreyen aslanı Azlan’a dönmüştü.  Which perhiz, which lahana tursuşu?  Bayram değil, seyran değil TÜSİAD niye bana pandik attı?

AKP cenahından cevaplar gecikmedi. Bunları teker teker saymak yerine mealini vereyim:  “Kapa lan çeneni Türkiye’yi sana mı sorduk? Basarım tokadı”.  Ama bütün toplarını TÜSİAD üstüne doğrultması emredilen değerli SABAH medyasından bir repliğe çok güldüm, sizlerle de paylaşmak isterim.  Sevgili dostum Okan Müderrisoğlu yazıyor:

“Gelelim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, TÜSİAD’a anlık reaksiyon göstermemesine…

Prensip olarak parti sözcüsünün, açıktan taarruz edilen alanlardan sorumlu bakanların cevap vermesi işin doğasına uygundur. Fakat Erdoğan, alışılmış siyasetçilerden olmadığı için TÜSİAD’ın klâsik eleştiri sınırlarını fazlasıyla aşan, alternatif siyaset mihrakına dönüşme eğilimi içeren kontratağını karşılıksız bırakmayacaktır. Gel gör ki… TÜSİAD’ın karın ağrısının ne olduğunu, siyasal mühendislik izleri taşıyan konuşma içeriğini kimlerin şekillendirdiğini, içeriden itiraz gelip gelmediğini bilmesi gerekir ki Cumhurbaşkanı’nın ne diyeceğinin mana ve ehemmiyeti de yerli yerine otursun”.

TÜSİAD ve siyasal mühendislik kelimelerini aynı cümlede kullanmaya çalışıyorum da….

Neyse, nedir TÜSİAD’ın derdi?  Çok basit.  Emekliye zam yasasına eklenen 2 maddeyle  Devlet Denetleme Kurulu’na STÖ’lere, öteki de TSMF’ye ÖZEL ŞİRKETLERE kayyım atama yetkisi tanıyor. Belki de AKP içinden TÜSİAD’a tüyo gitti, dediler ki “Molla, arka dörtlüyü kolla, yakında sana ve üyelerine Van Belediyesi’ne yapılanlar yapılacak”.  Eğer hal böyleyse, TÜSİAD kaybedecek bir şeyi kalmadığını kavrayıp, açılan soruşturma ve atanan kayyımlara rağmen sözünden geri dönmez. Kim bilir, göle çalınan maya misali, yanına tüm muhalefet partileri, AKP’nin bir türlü fethedemediği barolar, mühendis ve mimar odaları, Türk Tabipler Birliği gibi diğer STÖleri sıralanır, Gezi Parkı’nda yapmamız gereken baskı ve şer politikalarına toplumsal direnişe başlarız.  Ben buna inanıyor muyum?  Pazartesi TÜSİAD’dan bir  açıklama daha gelecek. Aynı sertlikte AKP’ye posta koyarlarsa, belki.

AKP TÜSİAD şirketlerine kayyım atayabilir mi?  Atar da, çoğu yabancı ortaklı olduğu için biraz kasar. Peki AKP niye durup dururken zaten her istediğini yerine getiren TÜSİAD’a böyle bir hıyanete teşebbüs etsin ki?  Çok basit. Araplara satacak şirket lazım. Araplar samimi, Türkiye’de yatırım yapacaklar da, bizim şirketlerin %90’ı Merve Hanım’ın giysilerinden daha ufak. Dişin kovuğuna gitmez. Havaalanı, havayolları, medya ve telekom şirkteleri de gizli ortaklar vasıtasıyla AKPlilere ait, Arab’a mal  lazım.

AKP geri adım atar mı? Zor. Yılbaşından bu yana her geçen gün sertleşen baskı ve kayyımlaştırma politikasının biraz önce bahsettiğim ekonomik boyutu ötesinde bir politik boyutu var. AKP Suriye Zaferi’ne rağmen anketlerde %30’da çakıldı. Bir türlü gündem değiştiremiyor.  Halk, geçim sıkıntısından, AKP yapımı gayri-doğal felaketlerden, sahte alkol ölümlerinden başka bir şey duymak istemiyor. Halbuki seçim yakın. Erdoğan yeniden seçilmek istiyorsa yaz aylarında Özgür Özel’in restini kabul edip Kasım 2025’te erken seçimi ötelemek için pazarlığa başlayacak.

 

 

Ama, ne Kasım 2025’te, ne Mart 2026’da, ne 2027’de ekonomi düzelmez. Çünkü, sorunların sebebi Şimşek-TCMB’nin hatalı politikaları değil, yemeye doymayan AKP eliti. Eğer halkı geçim sıkıntısı  konuşmaktan caydıramıyorsan ne yaparsın? “Geçim sıkıntısı” diyen herkesi içeri alırsın.

Ne demiş TÜSİAD:  “Millet olarak bunalımdayız,   büyük bir güven krizi yaşıyoruz!

At bir Prozac bir duble sahte rakıyla, ye Frito’nu gününe devam et.

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları