Ekonomi
ANALİZ: Bütçe yeni yıla güçlü performansla girdi. Devamı gelir mi?
Ocak'ta bütçe açığı reel olarak daraldı, ama çok daha fazla çaba gerekiyor

Şeker Yatırım analisti Abdülkadir Doğan’a göre, Ocak’ta bütçe 139.3 milyar açık ve faiz dışı denge 23.8 milyar TL fazla verdi. Bütçe dengesindeki aylık performans olumlu seyretse de, mali disiplin hedeflerinin oldukça gerisinde kalıyor. İş Bankası Ekonomik Araştırmalar Birimi ise “Önümüzdeki dönemde kamu harcamalarının ve dolayısıyla maliye politikasının 2024’e kıyasla daha sıkı bir görünüm arz etmesi, 2025 yılında enflasyonla mücadele açısından da önemli olacak” yorumunu yaptı.
Detaylar
Hazine ve Maliye Bakanlığının yayımladığı Ocak ayı merkezi yönetim bütçe verilerine göre bütçe gelirleri 917 milyar TL, bütçe giderleri 1.056,3 milyar TL olmuştur. Aynı dönemde faiz dışı bütçe giderleri 893.3 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Bu veriler eşliğinde bütçe açığı 139.3 milyar TL olurken faiz dışı denge 23.8 milyar TL fazla vermiştir. Bütçe performansında yılsonu gerçekleşmeleri düşünüldüğünde, uzun süredir devam eden enflasyonist baskı ve etkisi zayıf kalan mali tedbirler bütçe açığında tarihi zirveleri beraberinde getirmiştir. Yeni yılla birlikte, para politikasına maliye politikasından gelecek desteğin önemi artmış ve maliye politikasına düşen görev yükü kritik hale gelmiştir.
Ocak ayı bütçe detaylarında Elektrik Üretim A.Ş.’ye yapılan transferler 14.2 milyar TL olarak gerçekleşmiştir(önceki ay 15.3 milyar ve 2024 boyunca 213.7 milyar transfer yapılmıştır). BOTAŞ’a kış mevsimi etkisiyle 35 milyar transfer yapılmıştır (önceki ay 29 milyar ve 2024 toplamı 66 milyar TL). Gider kalemlerinin yıllık artış performansı incelendiğinde enflasyonun genel olarak gerisinde kaldığını görüyoruz. Fakat mal ve hizmet alımı gibi, kamunun kemer sıkma kalemleri ortalamanın üzerinde yıllık %71 artış yaşamıştır. Bu kapsamda özellikle mali tedbirlerin rakamlara yansıması, beklenti yönetimi açısından zaruri hale gelmiştir.
Emeklilik sisteminde yapılan değişiklik, deprem felaketi ve devam eden yüksek enflasyon bütçedeki toparlanmayı sınırlayan en önemli kalemler olarak karşımıza çıkıyor. Harcama kalemlerindeki katılaşmayı tersine çevirebilecek en önemli dönüşüm gelirler politikasından gelecektir. Vergi tahsilatındaki düzenlemelere rağmen bütçe giderlerindeki katılık ve alınan tedbirlere rağmen artan harcamalar, kronik bir bütçe açığına evirilmiş durumdadır.
On iki aylık birikimli bütçe açığı 2.1 triyon TL ve bu seviye son on yıl ortalamasının yaklaşık dokuz katı. Maliye politikasında henüz istenilen sıkılık düzeyine erişilemediğini ve bütçe açığından enflasyona ek baskı gelebileceğini hatırlatmak isteriz. Enflasyon raporu ve para politikası metinlerinde referans verilen para ve maliye politikası eşgüdümü fiyat istikrarının olmazsa olmaz ön koşulu haline gelmiş durumdadır. Para politikasının tek başına fiyat istikrarı getirmesinin mevcut konjonktürde zaman alacağını ve maliye politikasına ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bütçe giderlerinde önceki yılın aynı dönemine göre %37.6 artış yaşanmıştır. En yüksek oransal artış sermaye transferleri (%137.7) ve mal/hizmet alımı giderlerinde (%71.3) yaşanırken, en yüksek kalemler cari transferler (120 milyar TL) ve personel giderleri (100 milyar TL) olmuştur. Bütçe gelirlerinde ise ortalama yıllık artış %48.6 seviyesindedir. En yüksek artış gelir vergisi (%92) ile banka/sigorta muameleleri vergisi (%101) olarak öne çıkmıştır. Bütçe gelirlerine en yüksek düzeyde katkı sağlayan alt kalemler ise gelir vergisi ve dâhilde alınan KDV olmuştur (sırasıyla 95 milyar ve 57 milyar TL).
Bütçe gelirlerindeki artış hızının giderlerin üzerinde seyretmesi, bütçe açığının hızını azaltıyor. Bununla birlikte hedeflenen seviyelerin hala oldukça gerisinde bir bütçe performansı var.
Bütçe açığı/GSYİH %4.8 seviyesinde gerçekleşebilir
Özet olarak; bütçe Ocak’ta 139.3 milyar TL açık verirken faiz dışı denge 23.8 milyar fazla vermiştir. Gelir vergisi toparlanması sürerken, harcamalardaki toparlanma ile KDV gelirleri de artış kaydetmiştir. Mal ve hizmet alımındaki artış ile giderler kalemi birlikte değerlendirildiğinde kamudaki tasarruf tedbirlerinin hedeflenen düzeyde olmadığını görüyoruz. Para politikasındaki geçmiş dönem tercihlerinin kamu maliyesindeki disiplini sekteye uğrattığı bir dönem yaşıyoruz. Mevcut gerçekleşmeler dikkate alındığında bütçe açığı/GSYİH seviyesinin yaklaşık %4.8 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Mali disiplin çıpasında bu açık %1.5-2.5 bandında seyretmiştir.
Maliye politikasının para politikasıyla eşgüdümlü olarak sıkılaştırıcı bir yapıya dönmesi orta vadede mali disiplin ve fiyat istikrarına katkı sağlayacaktır. Vergi gelirlerinin etkinliğini arttırmak ve giderleri kısıtlayıcı yönde uygulanacak politikalar bütçe disiplininde sürekliliği de beraberinde getirecektir. Bütçe görünümünde fiyat istikrarı ile uyumlu seviyelere 2025 yılından itibaren kademeli olarak ulaşılacağı beklentimiz devam ediyor.
Ekonomi politikalarındaki normalleşme sürecindeki geçişlerin ek şoklar ve tahminlerimizde güncelleme getirebileceğinin altını çizmek isteriz.
İş Bankası EAB: Faiz giderlerindeki artış ivme kaybetti
Ocak ayında sırasıyla yıllık bazda %42 ve %38 artan cari transferler ile personel giderleri toplam bütçe giderlerinin %72,3’ünü oluşturdu. Bu dönemde mal ve hizmet alım giderleri ile sermaye giderleri de yıllık bazda sırasıyla %71,3 ve %56,4 ile TÜFE enflasyonunun üzerinde artışlar kaydetti.
Aynı dönemde yıllık bazda %143,7 artan görevlendirme giderleri kaleminden Sosyal Güvenlik Kurumları’na 60,8 milyar TL ve Boru Hatları ve Petrol Taşıma A.Ş.’ye 35 milyar TL ödeme gerçekleştirildi. Ocak’ta kamu teşebbüslerine toplam 9,1 milyar TL ödeme gerçekleştirilen yurt içi borç verme kaleminin yıllık bazda %52,4 daralması dikkat çekti. Bu dönemde faiz giderlerindeki yıllık artış da ivme kaybederek %34,6 düzeyinde gerçekleşti.