Dünya Ekonomisi
Güldem Atabay yazdı: ABD’de durgunluk korkusu, Türkiye’de zamansız faiz indirimi
Güldem Atabay anlattı: ABD ekonomisi soğuyor. TCMB faiz indirimlerini çok zorluyoı.

ABD’de ekonomik durgunluk senaryosu “loading”
Cuma açıklanan son ABD istihdam verisi detayları hiç de öyle moral bozucu değil. Buna rağmen henüz ortak beklenti haline gelmese de ABD ekonomisi için 2025’ten başlamak üzere ekonomik durgunluk senaryosu konuşuluyor. Ekonomide büyüme yavaşlarken, ticaret açığındaki artış ve tüketici harcamalarındaki düşüş nedeniyle birçok ekonomist GSYH tahminlerini %1,5’in altına çekti. Atlanta Fed ise GSYH’nin %2,4 daralacağını öngörüyor.
Trump’a göre, durgunluk falan yaşanmayacak. ABD ekonomisinin “bir geçiş dönemi” ile karşı karşıya. Gümrük vergisi politikalarının yol açtığı piyasa çalkantılarına rağmen vergi indirimleri ve gümrük vergisi gelirleri ekonomiyi canlandıracak. ABD borsaları 19 Şubat’taki zirvesinden bu yana %6’nın üzerinde değer kaybederken, piyasanın Trump’ın vaatlerine inanmadığını söylemek lazım tabi.
Hedge fon Bridgewater Associates’in milyarder kurucusu Dalio’nun Trump yönetimine bir uyarısını da not etmekte fayda var: “Bütçe açığını azaltmak için hemen şimdi taahhütte bulunmazsanız üç yıl içinde büyük bir borç krizi riskiyle karşı karşıya kalacaksınız”.
İstihdam verilerine dönersek…Cuma açıklanan şubat ayı tarım dışı istihdamda 151 bin kişi artış yaşanırken, işsizlik oranı %4’ten %4,1’e yükseldi. Musk-DOGE sayesinde ABD hükümetinden yaklaşık 10.000 kişi işten çıkarıldı. Şubat ayı verilerinde yakın zamanda yapılan bazı büyük kamu kesintileri yok. Dolayısıyla mart ayı raporu daha zayıf olacak.
Fed şimdilik dirençli. Faizi %4,25-4,50 aralığından indirme yönünde yeni bir adım atmadan önce gümrük vergileri ve göç baskısının etkilerinin rakamlara yansımalarını bekliyor.
O zaman bu durgunluk endişelerinin kaynağı ne?
FT makalesinden bolca grafikli bir özet ekleyelim:
- Trump’ın göreve gelmesinden önce bile ABD ekonomisi birçok kişinin görebildiğinden daha zayıftı. “Trumponomics” stagflasyonist güçleri ve finansal piyasa risklerini ortaya çıkararak görünümü daha da kötüleştirdi.
- Tüketiciler: yüksek harcamalar borçla ve gıda, konut ve sağlık gibi temel ihtiyaçlara yapılan harcamalarla desteklenmişti. Kredi kartı bakiyelerindeki ciddi gecikmeler geçen yılın sonunda son 13 yılın en yüksek seviyesine ulaştı ve yüksek faiz oranları hane halkını giderek daha fazla sıkıştırıyor. Beyaz Saray’ın gündemi, vergileri bu duruma ekleyerek daha da zor hale getirecek. Yale’deki Bütçe Laboratuarı’na göre, Meksika ve Kanada’ya önerilen vergiler (şu anda duraklatılmış durumda) ve halihazırda Çin’e uygulananlar, ABD’nin efektif gümrük vergisi oranını 1943’ten bu yana en yüksek seviyeye çıkaracak. Daha yüksek fiyat seviyeleri hane halklarına 2,000 dolara kadar mal olabilecek.
- Beklentiler bozuldu: Trump gümrük vergilerinde iki ileri bir geri ilerlese de ABD’li hanehalkı artık sadece daha fazla gümrük vergisi bekliyor. Bu da daha yüksek fiyatlar demek. Tüketici güveni azaldı. Tüketicilerin enflasyon ve işsizlik beklentileri yükseldi. Ocak ayında reel tüketimin yaklaşık iki yıldır ilk kez düşmesi dikkat çekici. Temkinli harcama davranışı artık daha olası.
- İş dünyası: İkide bir değişen tarife ve gümrük kuralları, politika yapımındaki daha geniş kaprisler ve sorunlu tüketiciler işlerin bozulması için ideal reçete. İthalat vergileri maliyetleri artarken misilleme önlemleri uluslararası satışları engelleyecek. Üstelik ABD’li şirketler bunca belirsizlik ortamında planlama ve uyum sağlama becerilerine pek sahip değiller. Bunun etkileri ticari faaliyet göstergelerinde şimdiden görülmeye başlandı. Goldman Sachs Analist Endeksi şubat ayında imalat ve hizmet şirketlerinde satışlar, yeni siparişler, ihracat ve istihdamda daralmaya işaret etti. Enflasyonu Düşürme Yasası ve Çip Yasası kapsamında artış gösteren imalat sanayi inşaat harcamaları da yavaşladı ve bu programların yeni yönetim altındaki durumları belirsizliğini koruyor.
- Kurumların yatırım iştahları düştü: BCA Research’ün yatırım harcamaları niyetleri göstergesi bir yavaşlama sinyali vererek daralma bölgesine geriledi. Son NFIB anketine göre küçük işletmelerin işe alım planları da zayıflıyor. Challenger’ın planlı işten çıkarma takibi şubat ayında %245 gibi şaşırtıcı bir artış gösterdi.
- İşgücü piyasası artık o kadar da güçlü değil: Devlet, sağlık hizmetleri ve sosyal yardım 2023’ün başından bu yana yaratılan yeni işlerin üçte ikisini (ve Şubat ayında eklenen 151.000 tarım dışı istihdamın yarısını) oluşturuyor. Göç de pandemiden bu yana istihdam artışını destekledi. Ardından Trump-Musk ikilisi geldi. Evercore ISI, politika belirsizliğinin özel sektör üzerindeki etkisinin ötesinde, Musk’ın kamu sektöründeki maliyet azaltma çabalarının bu yıl ABD’de toplam yarım milyon istihdamı azaltabileceğini tahmin ediyor. Uç bir senaryoda bu rakam 1,4 milyonun üzerine çıkabilir. İşgücünün en az % 5’ini oluşturan belgesiz göçmenlere yönelik planlanan baskılar da iş kayıplarını arttıracak.
- Trump borsa risklerini de artırdı: Trump göreve gelmeden önce S&P 500, en büyük 10 şirketin piyasa değerinin son on yılın en yüksek seviyesinde olmasıyla birlikte, tarihsel olarak zirvedeydi. Ancak ABD borsasının seçim öncesi seviyelerine geri döndüğü son düzeltmenin de gösterdiği gibi, piyasalar, başkanın politika gündemiyle ne kadar ileri gidebileceğini iyi hesaplamadı. Şimdi de kazançlar konusundaki iyimserlik giderek azalıyor. Daha net ifadeyle, hisse senedi fiyatlarının düşmesi için yer var. Hem de hanehalklarının toplam varlıklarına oranla hisse senedi varlıkları rekor seviyedeyken.
- Daha geniş çaplı finansal riskler de Trump yönetim şekliyle masada: Amerika’nın “güvenli liman” statüsünü tersine çevirebilecek potansiyel riskler var. Örneğin, mali disiplinsizlik, Fed’in bağımsızlığı ve Mar-a-Lago anlaşmasının bir parçası olan bazı aşırı önerilerle ilgili endişeler… ABD borçlanma maliyetleri zaten yüksek; mali gevşeklik de getirileri artırıyor. ABD tahvillerine gelecek talep Alman Bund ihraçlarındaki artış gibi başka potansiyel engellerle de karşı karşıya.
- Bir de Trump’ın planlarının dayandığı riskler var: kriptonun kurumsallaşması, gelişigüzel finansal deregülasyon ve doların potansiyel manipülasyonu. Piyasalar, tıpkı Trump’ın en son görevde olduğu dönemde olduğu gibi, belirsizliği nasıl fiyatlandıracağını bilmiyor. Siyasi risklerin hızlı bir şekilde yeniden fiyatlandırılması tahvil ve hisse senedi piyasalarında satış dinamiklerini destekliyor. Bu da likidite sorunlarını tetikleyebilir. Fed’in nasıl tepki vereceği de belirsiz. Zayıflayan büyüme görünümü indirim beklentilerini artırıyor. Ancak enflasyon beklentilerinin yükselmesi ve yakın geçmişteki yüksek fiyat artışı hatıraları nedeniyle Fed temkinli davranarak faizleri yüksek tutabilir. Bu durumda büyüme görünümü daha da zayıflayacak.
Faiz indirimi ve enflasyon beklentileri
TCMB geçen Perşembe günü şaşırtmadı ve haftalık repoya karşılık gelen politika faizini beklentilerle uyumlu şekilde 250 baz puan daha indirerek %42,5’e çekti.
Faiz kararı metninde öne çıkan birkaç not var. İlki enflasyonda ocak ayındaki artışın ardından TCMB’nin “enflasyonun ana eğiliminin Şubat ayında gerilediği” açıklaması. Diğer yandan son büyüme verisi detayında iyice anlaşıldığı üzere “iç talebin dördüncü çeyrekte öngörülerin üzerinde seyrettiği” ancak “enflasyona düşüş yönlü etkilerini sürdürdüğü” kabulü. Banka’ya göre 2025 ilk çeyreğinde de iç talep seviyesi enflasyonla mücadele politikasına destek verir nitelikte.
Önceki toplantı metnine göre anlamlı değişiklikler olmayışı PPK’da faiz indirimlerinin devam edeceğini anlatıyor. İç talebin enflasyondaki düşüşe destek veren seviyede olduğu iddiası ise son çeyrek büyüme detayları eşliğinde fazla inandırıcı değil. TCMB’nin nisan ayındaki adımı da 250 baz puan daha faiz indirmek olacak gibi görünüyor. Siyaseten faiz indirme baskısı eskisi kadar aleni olmasa da yok olmuş değil. Diğer taraftan, son haftalardaki dolarizasyon eğilimini kesme görevi de TCMB’de. Bunu da ancak reel faiz seviyesini yüksek tutarak sağlayabilir. TL’nin değeri üzerindeki sıkı kontrolünün devam edeceği idraki ile hanehalkı TL tasarruf yerine rotasını tüketime çevirebilir. Sene sonunda TÜFE enflasyonunu %30’un altında beklemediğimizi hatırlatırsak, mevcut %42,5 seviyesinden geriye düşüş hızının yavaşlayacağını da iddia edebiliriz.
Güldem Atabay ve Atilla Yeşilada tarafından kaleme alınan GADT Raporu’ndan alıntıdır. Ücretli abonelik koşullarını öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]