Dünya Ekonomisi
ANALİZ: Bir Dönemin Süper Gücü Birleşik Krallık’ın Geleceği Tehlikede mi?
Birleşik Krallık, 19. yüzyılda dünyanın en güçlü ve en zengin ülkelerinden biri olarak tarih sahnesinde yerini aldı. 20. yüzyıl boyunca…

Birleşik Krallık, 19. yüzyılda dünyanın en güçlü ve en zengin ülkelerinden biri olarak tarih sahnesinde yerini aldı. 20. yüzyıl boyunca iki dünya savaşından zaferle çıkan ülke, günümüzde de dünyanın en büyük altıncı ekonomisine sahip. Ancak bu küresel gücün geleceği belirsizliklerle dolu. Barınma krizi, hızla yaşlanan nüfus, Brexit sonrası ekonomik belirsizlikler ve küresel arenadaki prestij kaybı, ülkeyi zorlu bir döneme sürüklüyor.
Ekonomik Gerileme ve Demografik Tehditler
Birleşik Krallık’ın ekonomik gücü tarih boyunca sanayi devrimi, küresel ticaret ağları ve denizcilik üstünlüğüne dayanıyordu. Ancak 20. yüzyılda, özellikle II. Dünya Savaşı sonrası ABD’nin küresel ticaret yollarını güvence altına alması, İngiltere’nin denizcilik avantajını ortadan kaldırdı. Bu değişim, geleneksel sanayi kollarının gerilemesine neden oldu. Almanya ve Japonya gibi ülkeler sanayiye odaklanırken, Birleşik Krallık giderek hizmet sektörüne bağımlı hale geldi.
Bugün ülkenin en büyük sorunlarından biri hızla yaşlanan nüfusu. 2040 yılına kadar 65 yaş üstü nüfus oranının dörtte bire yükselmesi bekleniyor. Çalışabilir nüfusun azalması, emeklilik sisteminin ve sağlık hizmetlerinin üzerindeki yükü artırıyor. Mevcut durumda 1.000 çalışan başına 284 emekli düşerken, bu sayının 2040’a kadar 365’e çıkması öngörülüyor. Azalan doğum oranları ve yaşlanan nüfus, ekonomik büyümeyi yavaşlatıyor ve kamu hizmetlerini finanse etme kapasitesini zayıflatıyor.
Göçmen iş gücü, bu demografik krizi hafifletme potansiyeline sahip olsa da, düşük vasıflı göçmenlerin ekonomiye yeterince katkı sağlayamaması bu stratejinin etkisini sınırlıyor. Ayrıca, yüksek vergiler nedeniyle İngiliz şirketleri ve nitelikli iş gücü, Dubai ve Lizbon gibi daha cazip merkezlere yöneliyor.
Brexit Sonrası Kriz ve Küresel Konum Kaybı
2016 yılında gerçekleşen Brexit referandumu, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılmasını sağladı. Bu karar, ülkenin ticaret, yatırım ve iş gücü piyasalarını büyük ölçüde etkiledi. Brexit’in en büyük vaatlerinden biri bağımsız ekonomik ve ticari anlaşmalar yapabilmekti. Ancak, AB ile yapılan müzakereler yıllarca sürdü ve ticaret hacmi ciddi şekilde daraldı. 2021 itibarıyla AB’ye yapılan ihracat, 2019’a kıyasla 20 milyar sterlin azaldı.
Özellikle hizmet sektörü, Brexit’ten en fazla zarar gören alanlardan biri oldu. Finans şirketleri ve diğer hizmet sağlayıcıları, AB pazarına erişimlerini sürdürebilmek için operasyonlarını Avrupa’daki merkezlere kaydırmak zorunda kaldı. Bunun yanı sıra, sınır geçiş süreçlerinin karmaşıklığı ve gümrük düzenlemeleri, lojistik ve tedarik zincirlerinde ciddi aksamalara neden oldu.
Birleşik Krallık’ın küresel gücü de sarsılmaya devam ediyor. 2030’lu yıllarda, ülkenin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki daimi üye statüsünü kaybetme riski bulunuyor. Çin ve Hindistan gibi yükselen güçlerin küresel siyasette daha fazla söz sahibi olması, Birleşik Krallık’ın uluslararası prestijini giderek zayıflatıyor.
İskoçya’nın Bağımsızlık Girişimi ve İç Bölünmeler
Brexit, yalnızca ekonomik ve ticari krizleri değil, aynı zamanda ülke içindeki siyasi bölünmeleri de derinleştirdi. İskoçya, 2016’daki Brexit referandumunda %62 oranında AB’de kalma yönünde oy kullandı. Buna rağmen, Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılması, İskoç bağımsızlık hareketini yeniden canlandırdı.
Bağımsızlık yanlısı partiler, İskoç Parlamentosu’nda çoğunluğu elde etti ve 2030’lara kadar yeni bir referandum düzenlenmesi gündemde. İskoçya’nın bağımsızlığını kazanması durumunda, Birleşik Krallık ekonomik ve siyasi olarak ağır bir darbe alacak. Ülke, büyük bir kara parçasını, enerji kaynaklarını ve iş gücünü kaybedebilir. Ayrıca, İskoçya’da bulunan askeri üslerin statüsü belirsizleşecek ve bu durum ülkenin savunma stratejisini zayıflatacaktır.
Çıkış Yolları ve Olası Stratejiler
Birleşik Krallık, karşı karşıya olduğu ekonomik ve siyasi krizleri aşmak için belirli stratejiler geliştirebilir. Öncelikle, yenilenebilir enerji ve yeşil teknolojiye yapılan yatırımlar artırılarak, Kuzey Denizi’ndeki rüzgar enerjisi projeleri büyütülebilir. İngiltere, dünyanın en büyük açık deniz rüzgar çiftliklerinden biri olan Hornsea 1 gibi projelerle bu alanda liderliğini sürdürebilir.
Ayrıca, nitelikli göçmenlerin ülkeye çekilmesi ve yüksek vasıflı iş gücüne yönelik teşviklerin artırılması, demografik krizle mücadelede etkili olabilir. Teknoloji ve yazılım sektörlerinde daha fazla girişim desteklenerek, İngiltere’nin küresel dijital ekonomide daha rekabetçi bir konuma gelmesi sağlanabilir.
Sonuç olarak, Birleşik Krallık büyük bir değişim sürecinin eşiğinde. Geçmişin ekonomik ve siyasi mirası, bugünün küresel dinamikleri karşısında sarsılıyor. Ülke, ekonomik reformlar, teknolojik dönüşüm ve siyasi istikrar sağlamak zorunda. Aksi takdirde, bir zamanlar güneşin batmadığı imparatorluk, 21. yüzyılda derin bir gerileme dönemi yaşayabilir.