Dünya Ekonomisi
ANALİZ: ABD Tahvil Piyasasında Neler Oluyor?
ABD Başkanı Donald Trump’ın, Çin hariç tüm ülkelerle olan karşılıklı tarifeleri aniden geri çekmesi kararı, bazı uzmanlara göre borsa piyasasındaki…

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Çin hariç tüm ülkelerle olan karşılıklı tarifeleri aniden geri çekmesi kararı, bazı uzmanlara göre borsa piyasasındaki düşüşten çok, ABD tahvil piyasasında yaşanan büyük bir satış dalgasıyla tetiklenmiştir. 2 Nisan’da açıklanan tarifelerin ardından ABD borsası, S&P 500 endeksi üzerinden %12 oranında bir değer kaybı yaşamış ve 5.670 puandan 4.835 puana gerilemiştir. Ancak, Trump bu duruma karşılık vermezken, 4 Nisan’da tahvil faizlerinin %3.8’den %4.12’ye yükselmesi, başkanın yeniden düşünmesine yol açmıştır.
Tahvil Yatırımcıları ve Marjin Çağrıları
Normalde, borsa piyasasında yaşanan çalkantılar tahvil piyasasında talep artışı yaratır, çünkü yatırımcılar güvenli liman olarak tahvillere yönelirler. Ancak, bu dönemde ABD tahvillerine olan talep azalmış ve faiz oranları yükselmiştir.
Özellikle 8 Nisan’da yapılan 58 milyar dolarlık üç yıllık tahvil ihalesine yeterli talep gelmemiştir. Bu durum, piyasa dinamiklerini değiştiren önemli bir faktör olmuştur. ABD bankaları, yetersiz talebi karşılamak için ihraç edilen tahvillerin %20.7’sini satın almak zorunda kalmıştır. Bu, piyasada önemli bir şok etkisi yaratmış ve yatırımcılar arasında endişe yaratmıştır.
Özellikle 2 Nisan ile 7 Nisan arasında yaşanan borsa düşüşleri sırasında, büyük hedge fonları kaldıraçlı pozisyonlarını kapatmaya zorlanmış ve büyük miktarda tahvil satışı gerçekleştirilmiştir. Bu, tahvil piyasasında düşüşü daha da şiddetlendiren bir faktör olmuştur. Hedge fonlarının bu stratejiye dayalı hareketleri, tahvil piyasasında fazladan bir satış baskısı yaratmış ve düşüşü abartmıştır.
ABD’nin Dış Yatırımcılar İçin Stratejik Rolü
ABD tahvilleri, dünya genelinde bir güvenli liman olarak kabul edilmektedir ve ABD’nin dışındaki ülkeler, döviz rezervlerini biriktirebilmek için bu tahvillere yatırım yapmaktadır. Hindistan, Çin veya Japonya gibi ülkeler, ticaret fazlası vererek ABD dolarlarını biriktirir ve bunları Hazine tahvillerine yatırır. Bu ülkeler, dolaylı yoldan, ABD’nin ekonomik istikrarına katkı sağlarlar. Ancak, 8 Nisan’daki tahvil ihalesinde yaşanan düşüş, bazı ülkelerin artık ABD tahvillerine yatırım yapmayı reddetmelerinin bir göstergesi olarak yorumlanmaktadır.
Özellikle Çin’in, ABD tahvillerinden uzak durduğu iddiaları dikkat çekmektedir. Uzmanlar, Çin’in bu stratejiyle ABD’ye ticaret savaşı üzerinden bir karşılık verme amacı taşıdığını ileri sürmektedir. Bu durumu daha da karmaşıklaştıran, Japonya ve Birleşik Krallık gibi diğer büyük alıcıların da piyasadan çekilmesidir. Yatırımcılar, yüksek tarifelerin ekonomiye olumsuz etkilerinin, fiyatların yükselmesine ve enflasyonun artmasına yol açabileceği endişesini taşımaktadır. Bu durum, yatırımcıların tahvil alımlarını azaltmalarına yol açmıştır.
Şirket Tahvilleri ve Piyasa Durumu
Tahvil piyasasında yaşanan bu düşüş, yalnızca devlet tahvillerini değil, aynı zamanda şirket tahvillerini de etkilemiştir. Devlet tahvillerindeki faiz artışları, şirket tahvillerinin faiz oranlarını daha da yükseltmiştir. Bu da, şirketlerin borçlanma maliyetlerini artırmış ve piyasada alıcı sıkıntısına yol açmıştır. Özellikle, ABD şirket tahvillerinin satışa sunulduğu dönemde, alıcı sayısının azalmış olması ve piyasaların daha likit hale gelmemesi, ekonomik belirsizliklerin artmasına neden olmuştur. Bu durum, yatırımcıların daha dikkatli hareket etmelerine ve portföylerini gözden geçirmelerine sebep olmuştur.
Ekonomik ve Politik Gerilimlerin Piyasalara Etkisi
Trump’ın tarifeleri askıya almasının en önemli nedenlerinden biri, tahvil piyasasında yaşanan satış dalgasının ekonomiye olan olumsuz etkileridir. Analistler, tahvil fiyatlarındaki düşüşün, likidite sorunlarına ve ekonomik krizlere yol açabilecek kadar büyük bir etki yaratabileceğini ifade etmektedir. 2023’te yaşanan SVB krizinin de, tahvil fiyatlarındaki düşüşlerden kaynaklanan bir likidite sıkışıklığından meydana geldiği hatırlatılmaktadır. Başkan Trump, tahvil fiyatlarının hızla düşmesinin ardından, ekonomik istikrarı korumak adına karşılıklı tarifeleri askıya alma kararı almıştır.
Piyasa uzmanları, tahvil piyasasında yaşanan bu gelişmeleri küresel ekonomik belirsizliğin bir yansıması olarak değerlendirmektedir. Ticaret savaşları ve yüksek enflasyon endişeleri, piyasalardaki dalgalanmayı artıran önemli faktörler arasında yer almaktadır. ABD’nin ticaret politikaları, yalnızca iç piyasayı değil, dünya ekonomisini de etkilemektedir. Bu nedenle, uluslararası ticaret anlaşmazlıklarının çözülmesi, piyasa istikrarı için büyük bir önem taşımaktadır.
Küresel Dolarizasyon ve ABD’nin Rezerv Para Birimi Statüsü
Bazı uzmanlar, ABD tahvillerine olan talebin düşmesinin, dünya genelinde dolarizasyonun sona erdiğini işaret edebileceğini öne sürmektedir. Ancak, bu süreç oldukça uzun bir yol alacaktır ve ABD dolarının rezerv para birimi olma statüsünden hızla çıkması beklenmemektedir. Hindistan, Çin ve diğer ülkeler, hala ABD tahvillerine büyük yatırımlar yapmaktadır ve dolar, uluslararası ticarette en çok kullanılan para birimi olma özelliğini korumaktadır. Bu durum, ABD’nin küresel ekonomideki baskın rolünü sürdürmesini sağlamaktadır.
Sonuç ve Piyasa Beklentileri
ABD tahvil piyasasında yaşanan bu dalgalanma, yalnızca ABD içindeki ekonomik belirsizlikleri değil, aynı zamanda küresel ekonomik istikrarı da tehdit etmektedir. Analistler, piyasalarda yaşanan satış dalgasının, ticaret savaşları ve diğer makroekonomik faktörler tarafından tetiklendiğini ve bu belirsizliklerin ancak ticaret anlaşmalarının çözüme kavuşturulmasıyla azalabileceğini ifade etmektedir.