Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

Alnus Yatırım 2025 görünüm raporu:  Ticaret Savaşları, Para Politikaları ve Jeopolitik Gelişmelerden Rol Çalmaya Aday!

Alnus Yatırım 2025 yılının en büyük riskine dikkat çekerken, dünya ekonomisi için diğer önemli gelişmeleri de analiz etti

Alnus Yatırım 2025 görünüm raporu:  Ticaret Savaşları, Para Politikaları ve Jeopolitik Gelişmelerden Rol Çalmaya Aday!

5 Kasım 2024 tarihinde gerçekleştirilen ABD seçimlerinden eski ABD Başkanı Donald  Trump’ın galip gelmesi sonrasında dikkatler; önceki başkanlık döneminde küresel (2016 2020) piyasaları sarsan Ticaret Savaşları’na çevrildi. Özellikle de, GSYİH büyüklüğü  açısından Dünyanın en büyük iki ülkesinin(ABD ve Çin) yeniden ticaret savaşları içerisine  girip girmeyecekleri hayli kritik olacak. Trump, şu ana kadar yaptığı açıklamalarda; Çin’e  yüzde 10 oranındaki yeni tarifeleri devreye alacağına dair sinyal vermiş durumda.

İstanbul Analytics ÖZEL Raporu: 2025 İÇİN İLK GLOBAL TAHMİNLER TÜRK – AMERİKAN İLİŞKİLERİ TCMB KARARI

Yine  Trump’ın, ABD Doları’nı rezerv para olarak görmemesi  durumunda BRICS+ üyelerine  yüzde 100 oranında ek vergiler getireceğine dair açıklaması da; bu örgütün üyelerinden  Çin’i ve dolaylı olarak Dünya ekonomisini (bu ülkelerin GSYİH büyüklükleri zarar görürse;  küresel ekonomi de yavaşlayacaktır) yakından ilgilendiriyor. Ayrıca Trump’ın, Kanada ve  Meksika’ya yönelik yüzde 25’er gümrük vergisi getirme kararı ve AB’nin ABD’den Doğal  Gaz satın alması, Panama Kanalı ile Grönland’ın ABD’ye verilmesi gibi istekleri de  düşünülecek olursa; Ticaret Savaşları sadece ABD ve Çin arasında değil, Trump ile bütün  Dünya arasında olacak gibi duruyor. Bu anlamda, küresel ekonomi açısından Ticaret  Savaşları konusu gündemin en üst sırasında olacaktır.

 

Jeopolitik Riskler  Tamamen Sona Ermedikçe, Küresel Ekonomi Üzerindeki Etkileri de Devam Edebilir!

2024yılında olduğu gibi, 2025 yılında da takip edilecek olan diğer önemli konu ise; jeopolitik riskler olacak.

Gelinen son noktada;

İsrail-Lübnan geriliminde ateşkes sağlanırken, Gazze’de bir ateşkes sağlanmasına yönelik girişimlere de başlandı. Ancak, halen bir  sonuca ulaşılmış değil.

Suriye’de rejim değişikliği sonrasında; yeni hükumetin kurulmasıyla; ülke, bir çok bölgeye göre–şimdilik- görece stabil bir görünüm  çizmekte.

Savaşın devam ettiği Rusya-Ukrayna hattı için ise, ABD seçimleri öncesinde Trump’dan gelen: İki ülkeyi barıştıracağına dair açıklama  kritik önemde. Ancak, seçim sonrasında Trump’ın: barış için Ukrayna topraklarının yüzde 20’sinin Rusya’ya verilmesi gerektiği ve  Rusya’nın masaya oturmaması durumunda ise Ukrayna’yı savaş alanında çok güçlü destek sağlayacağına dair açıklamaları ise, bu  taraftaki belirsizliklerin kolay çözüme kavuşamayabileceğine  işaret etmekte.

Diğer yanan, Orta Doğu’da riskler hafifledikçe İsrail’den gelen tek taraflı girişimler de; jeopolitik risklerin 2025 yılında yeniden artışa  geçebileceğine dair endişelere neden olmakta. Dolayısıyla, 2025 yılı boyunca jeopolitik meseleleri de; küresel çapta piyasalar üzerindeki  olası fiyatlamalar açısından izlemeye devam edeceğiz. Risklerin tamamen sona ermesi senaryosunda; piyasalar ‘’Risk On (alma iştahında  artış)’’ moduna girebileceği gibi, risklerin yeniden tırmanması durumunda ise; ‘’Risk Off (Riskten kaçış)’’ modu fiyatlamalara yön verebilir.

 

Majör Merkez Bankalarının Faiz İndirim Döngüsü ve Çin Teşvikleri de Hayli Kritik!

 

Küresel ekonomide, 2025 yılında yine; Fed başta olmak üzere majör merkez bankalarının para politikası adımları önemli olacak.

Ülkelerdeki talep enflasyonunun durumu kadar, Trump’ın olası ticaret savaşları ile ortaya çıkabilecek arz kaynaklı enflasyon  geçişkenliğinin de; majör merkez bankalarının radarında yer alacağını düşünüyoruz. Şöyle ki, ekonomilerdeki talep enflasyonu para  politikası yoluyla kontrol altına alınabilir. Ancak, Pandemi ve öncesindeki Ticaret Savaşları esnasında olduğu gibi; çip gibi kritik ürünlere  ulaşım konusunda ortaya çıkabilecek yeni risklerle birlikte arz kaynaklı enflasyon artışları olursa, bunu para politikası yoluyla kontrol  altına almak mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla, arz kaynaklı olası enflasyon artışları; majör merkez bankalarının para politikası  adımlarını gözden geçirmesine ve faiz indirimlerini duraklatmaya neden olabileceğinden, bu riski dikkatle izleyeceğiz.

Özellikle, 2024 yılının 3.Çeyreğinde Çin’den gelen teşvik hamleleri ve son olarak senenin sonuna doğru Politbüro’dan gelen yeni  teşviklerin gelebileceğine dair açıklamalar; zaman zaman piyasalara moral olmuştu. Dünya’nın en büyük ikinci GSYİH’sına sahip ülkede,  kronik hal alan Gayrimenkul Piyasası’ndaki sorunlar; bugünden yarına çözüme kavuşmaktan uzak duruyor. Bu sektörün, ülke  ekonomisindeki ağırlığı ise; her hâlükârda Gayrimenkul (Konut) Piyasasının Çin hükumetinden destek bulacağına dair beklentileri  artırıyor. Diğer yandan, son yıllarda Çin menşeili elektrikli araçların Dünya Otomotiv Pazarı’nda önemli bir pay elde etmesi ise; ticaret  savaşlarının bu tarafa da yoğunlaşacağı ihtimalini artırıyor.

Dolayısıyla, Çin ekonomisinin Gayrimenkul Sektörü’nün yanı sıra; Otomotiv  Sektörü’nü de desteklemek için büyük çaba göstermesi gerekebileceğini düşünüyoruz. Yine, başta Çip Endüstrisi olmak üzere  Teknoloji de; olası ticaret savaşlarından darbe alabilecek sektörlerin başında gelmekte.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler