Borsa
KİB SABAH Analizi: Likidasyon ve panik: Ne var ne yok sat!
Başlık içeriği zaten yeterince tarif ediyor. Panik satışlar yeni bir finansal krize neden olabilir mi? KİB'ndan Emre Değirmencioğlu cevapladı

Geride bıraktığımız hafta, küresel mali piyasalar, tarife savaşlarının gölgesinde adeta likidasyon eğilimine sahne oldu. Teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq 100 endeksi, Perşembe günü %5,5 gerilemesi ardında Cuma günü de %6 gerileyerek (Mart 2020’den bu yana en sert düşüş) tepeden %20’den fazla düşmek suretiyle resmen ayı piyasasına girdi. ABD borsalarında Şubat 19’dan bu yana toplamda 11 trilyon dolar büyüklüğünde bir değer silindi. Ekonomik büyüme ve şirket kârlılık beklentileri aşağı yönlü revize edilirken, JPMorgan analistleri küresel resesyon olasılığını %40’tan %60’a yükseltti.
Bu tür sert düşüşler en son Lehman Brothers çöküşünde (2008) ve pandemide (2020) yıllarında görülmüştü.
Bu gelişme, piyasalardaki karamsarlığın derinleştiğini ve ekonomik çalkantı riskinin artık daha ciddiye alındığını gösteriyor. Kötümserliğin çarpıcı bir göstergesi olan Cboe Volatilite Endeksi (VIX), Nisan 2020’den bu yana en yüksek seviyesine ulaşarak piyasalarda belirsizlik ve korkunun zirveye tırmandığını ortaya koyuyor. En büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksi sadece iki günde %10’dan fazla değer kaybederek tarih boyunca yedinci kez bu tür bir çöküş yaşadı. Bu tür sert düşüşler en son Lehman Brothers çöküşünde (2008) ve pandemide (2020) yıllarında görülmüştü. Yatırımcı duyarlılığını ölçen Korku ve Açgözlülük Endeksi aşırı korku seviyesine gerilerken, küresel belirsizlik endeksi de pandemi döneminin de üzerine çıktı.
Altındaki satışlar geçici olabilir
Hisse senedi piyasalarında yaşanan sert düşüşler, kıymetli madenleri baskı altına alırken, her gün yeni rekorlar kırmasına alıştığımız altın haftanın son iş gününde %2,5 düşerek Kasım ayından bu yana en büyük kaybını yaşadı. Satış baskısı o kadar güçlü bir şekilde yaşandı ki, yatırımcılar zarardaki pozisyonlarına karşı kârdaki pozisyonlarını da satmaya başladı. Gümüş son üç ayda biriken kazanımlar yalnızca iki günde silerek %14’e yakın geriledi. Ancak buna rağmen, fiziki altın ve gümüş talebinin durmadığını görüyoruz. COMEX (New York merkezli emtia borsası) üzerindeki fiziki altın stoku rekor kırarken, fiziki gümüş biriktirme de olağanüstü seviyelere çıkmış durumda! Daha basit bir anlatımla, piyasada satış dalgası güvenli liman altına da sıçramış olsa bile, yatırımcılar fiziki altın ve gümüş toplamaya hız kesmeden devam ediyor. Bu da yatırımcıların uzun vadeli risklere karşı korunma amaçlı pozisyon aldığını gösteriyor.
Fed devreye girip dünyayı kurtarabilir mi?
Türbülans boyutuna ulaşan satış baskısı sonrası piyasalar FED’in bir noktada devreye gireceğini ciddi bir şekilde fiyatlamaya başladı. Şöyle ki, kısa bir süre önce faiz indirimi beklemeyenlerin sayısı ciddi boyutlara ulaşırken, gelinen noktada piyasalar uçtan uca savrularak yılın geriye kalan kısmında dört kez toplam 100 baz puan indirim fiyatlamaya başladı. Bu gelişmelerin müsebbibi de Trump politikaları ve beraberinde yaşanan büyük belirsizlik olduğunu not etmek gerekiyor. Trump, FED başkanı Powell’a çağrı yaparak faiz indirmesi için doğru bir zaman olduğunu söylerken, Başkan Powell ise Cuma günü yapmış olduğu açıklamada, Trump yönetiminin beklenenden daha yüksek gümrük tarifeleri nedeniyle ekonomide kalıcı enflasyon riskinin arttığını belirtti.
Powell, bu durumun hem enflasyonu yükseltip hem de büyümeyi yavaşlatabileceğini ve FED’in iki temel hedefi olan fiyat istikrarı ile tam istihdamı tehdit ettiğini vurguladı. Bu arada her ayın ilk cuması açıklanan kritik ABD istihdam raporu yaşanan piyasa çöküşünün gölgesinde kalsa da, sürpriz bir şekilde beklentilere oranla daha kuvvetli geldi. Tarım dışı bordrolu çalışan sayısı 228bin artarken işsizlik oranı hafifçe artarak %4,2 oldu. Maaş göstergesi ise yıllık bazda tahminlerin altında %3,8 olarak gerçekleşti.
Pazartesi tam teşekküllü paniğe sahne oluyor
Yeni gün başlangıcında, Asya cephesinde, likidasyon eğilimi ve panik işlemlerinin hız kesmeden devam ettiğini görüyoruz. Beyaz Saray’ın gümrük tarifelerinde geri adım atmaması ve ABD Başkanı Trump’ın Çin ile anlaşmaya yanaşmaması yatırımcı güvenini sarstı. Küresel durgunluk ihtimalinin artmasıyla birlikte gösterge endeks Tokyo borsası %7,5 gerilerken, Hong Kong’un Hang Seng endeksinde kayıp %10’u aştı.
Pasifiğin diğer ucunda, ABD cephesinde ise geçen haftaki tarife açıklamalarının ardından trilyonlarca dolarlık piyasa değerinin silinmesi ile başlayan iki günlük satış dalgasının devam ettiğini görüyoruz: vadeli işlemlerde S&P500 %3’ün üzerinde düşerken, Nasdaq’da düşüş %4’ü aştı. Gözler ‘kurtarıcı’ olarak FED’i takip etmeye başladı. Yukarıda da değindiğim üzere, her ne kadar FED Başkanı pek oralı olmasa da, olağan Mayıs ayı FOMC toplantısına yönelik faiz indirimi sürat kazanmaya (%56) başlarken, yılın geriye kalanına yönelik faiz indirim beklentileri de yaklaşık beşe yükseldi!
Tahvil ve dövizler
Güvenli limanlara yönelişle ABD tahvil faizleri yaklaşık 10 baz puan gerileyerek %3,90 seviyesine gerilerken, Dolar, İsviçre Frangı, EUR ve YEN karşısında zayıfladı. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bu sabah %2 daha düşerek 63 dolar seviyesine gerilemek suretiyle pandemi döneminden bu yana en düşük seviyesini test etti. Böylelikle son dört günlük çöküş yaklaşık %16 oldu!
Okurlarımız petrole yönelik bu yıl hiç olumlu görüş vermediğimiz gibi petrolü beğenmediğimizi de hatırlayacaklardır. Güvenli liman altın sabah ilk işlemlerde 2,975 dolar seviyesine kadar gerilemesinin ardından 3,030 dolar seviyesine toparlanırken, gümüşün de ons fiyatı benzer bir şekilde 28,30 dolar seviyesine kadar gerilemesinin ardından 30,80 dolar seviyesine kadar yükseldi.
Haftalardır 81bin dolar seviyesini test edip tekrar yukarıya yönelen Bitcoin, yaşanan türbülanstan payını alarak 77bin dolar seviyelerine kadar geriledi. Teknik mânâda aşağıda 72bin dolar seviyesine kadar geri çekilme bizler pek de şaşırtmayacaktır. Bir diğer büyük kripto para birimi olan Ethereum ise son iki haftada %20’den fazla geriledi.
Dönelim kısaca Türk mali piyasalarına…
Brent cinsi ham petrolün varil fiyatının %13 gerilemesi, net enerji ithalatçısı ülkeler için büyük fırsatlar yaratacağını düşünüyoruz. İçinden geçtiğimiz dönemi büyük bir türbülans olarak tanımlasak da, bu karmaşık küresel ortamda, bazı gelişmelerin Türkiye için önemli fırsatlar da barındırdığını göz ardı etmiyoruz. Mesela, petrol fiyatlarının geldiği seviye, Türkiye’nin enerji maliyetlerini düşürerek cari açıkta ve enflasyonla mücadelede elini güçlendirebilir.
Yakın çevremizdeki jeopolitik gelişmelere baktığımızda, KKTC’de başlayan müzakerelerden Suriye ve Ukrayna’nın yeniden inşasına kadar geniş bir yelpazede Türk müteahhitlerine ciddi görevler düşmesi bekleniyor. ABD’nin artan askeri harcamaları karşısında Avrupa’nın savunma konusunda Türkiye’ye yönelebileceği bir dönemden geçiyoruz. Bu durum, Türkiye’nin AB sürecinin yeniden canlanmasına da zemin hazırlayabilir.
Diğer yandan, ABD ile ilişkilerde pozitif bir ivme söz konusu.
Trump dönemiyle başlayan ve Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la kurulan yakın diyalog sayesinde, Türkiye ABD’ye ihracatta görece düşük tarifelerle daha fazla pazar payı elde etme şansını yakalayabilir. Elbette, son haftalarda yaşanan siyasi gelişmeler olmasaydı, TCMB’nin yıl sonuna kadar her toplantıda faiz indirimine gitmesi ve rezervlerde yaklaşık 32 milyar dolarlık erime yaşanması da pek muhtemel olmayabilirdi. İvedi bir şekilde, iç siyasette tansiyonu düşürmek ve yeni dünya düzenine uygun, rasyonel ve kapsayıcı bir ekonomik hikâye yazmak gerektiğinin altını çizmek isteriz. Türkiye’nin potansiyeli, doğru yönetildiğinde bölgesel türbülansı avantaja çevirebilecek güçte olduğunu düşünüyoruz.
USDTRY kuru yeni güne, TCMB’nin defans hattını çektiği, Çanakkale geçilmez 38,00 seviyesinde salınarak başlarken, CDS risk primi ise 352 baz puan seviyesine yükselerek Kasım 2023’ten bu yana en yüksek düzeye geldi. Döviz piyasasında tansiyonun göreceli olarak düştüğünü kabul etsek de, 3 Nisan valörlü işlemlerde TCMB düşündüğümüz kadar rezerv biriktiremediğini görüyoruz. TCMB’nin net yabancı para pozisyonu 500 milyon dolar iyileşirken, yukarıda değindiğimiz üzere günler içerisinde ~ 32 milyar dolar eridi.
Elbette büyük bir belirsizliğin yaşandığı istisnai derecede olumsuz bir dönemden geçtiğimizi pekâlâ biliyoruz. Trump’ın ateşlediği tarife savaşları küresel ekonomi üzerine adeta çökerken, yaşanan likidasyon eğiliminin çok da uzun boylu olmayacağını düşünüyoruz. Olumsuz gelişmelere yeterince sert bir tepki verdiğine ikna olan piyasalarda rasyonel fiyatlama eğiliminin başlaması ile mevcut fiyatlamaların da ucuz olduğuna yönelik inancın pekişeceğini, yeni bir dengenin ve ‘hikâyenin’ başlayacağını düşünüyoruz. İşte o an gelince, trende yer almaya çalışmak gerektiğini düşünüyoruz.
Emre Değirmencioğlu (@emredegirmenci5), Grup Müdürü, Hazine Bölümü, Kıbrıs İktisat Bankası