Şevin Ekinci
Şevin Ekinci Yazdı: İstanbul Finans Merkezi’nin Kullanımı
Bu hafta başında haber sitemizde Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özdurak'ın sitemize renk katan, bir o kadar da Türkiye'nin son hükümetinin ekonomi politikaları konusunda aydınlatıcı bir yazısı yayımlandı.
Bu hafta başında haber sitemizde Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özdurak’ın sitemize renk katan, bir o kadar da Türkiye’nin son hükümetinin ekonomi politikaları konusunda aydınlatıcı bir yazısı yayımlandı. Yazıyı okumadıysanız linki şu şekilde https://www.paraanaliz.com/2024/yazarlar/doc-dr-caner-ozdurak/caner-ozdurak-yazdi-kumdan-kaleler-g-90602/.
Meslektaşımın yazısını çok önemli bulmakla beraber burada onun yazısından yola çıkan farklı bir bakış açısına değinmek istiyorum.
Gelişmiş ülke ekonomilerini incelediğimizde hükümetin bulunduğu il ile finans merkezinin bulunduğu ilin farklı olduğunu, farklılıklar gösterdiğini gözlemleyebiliyoruz. Ancak yine, başkentin, hükümetin ve Merkez Bankası’nın bulunduğu ilin aynı olduğunu, aynı şehirde yer aldığını görürüz. Örnek vermek gerekirse ABD’de yönetimi Washington’dan, finans merkezini daha çok New York’tan gözlemliyoruz ama ABD Merkez Bankası (FED)’nın merkezi Washington’dır. Keza İtalya’da, başkent ve hükümet Roma’da, Merkez Bankası Roma’da iken İtalya’nın finans merkezi Milano’dur. Hükümetin Merkez Bankası’na yakın olması, aynı ilde olması birçok avantaj sağlar aslında. Türkiye’de de Merkez Bankası yani Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Atatürk’ün emriyle kuruldu ve 1931 yılında Ankara’da faaliyete başladı. Biz ekonomistler yıllarca TCMB’nin düzenli bir şekilde yaptığı basına kapalı toplantılara, bilgilenmek amacıyla Ankara’ya giderdik ancak İstanbul’da yeni finans merkezi adı altında yaratılan ranta Merkez Bankası (TCMB) da taşındı. İstanbul’da finans merkezinin olması tabi ki hem finans sektörü, finans sektörü çalışanları, yabancı yatırımcılar için iyi, burada Caner Özdurak’ın yazısında belirttiği buranın daha faal çalışması için getirdiği önerilere (bir tanesi dışında, yazının devamında bahsedeceğim) katılıyorum ve fakat Merkez Bankaları’nın ülkenin başkentinde yer alması daha efektiftir. TCMB ve birçok kamu kurumunu Ankara’dan İstanbul’a taşımak ekstra kalabalıklaştırmaktan ve kentin trafik sorununu iyice boğmaktan başka birşey değil.
Dünyada Merkez Bankalarının ülkenin başkentinde yer almadığı sadece 6 istisna var. O ülkelerde de ilk kuruluşları sebebiyle böyle bir sistem geliştirilmiştir. Bu bağlamda Washington’da Beyaz Sarayın ve Fed’in; Roma’da hükümetin ve Merkez Bankası’nın nasıl efektif çalıştığını gözlemlemekte fayda var.
Caner’in yazısında ikinci değinmek istediğim konu İstanbul’un finans merkezi olma yolunda çizdiği strateji hakkında; evet burada bir belirsizlik, uyumlu bir yol haritasının olmaması söz konusu ama eğer ilk on finans merkezi arasına giren ülkeler Reuters İslami Finans Endeksi’nde ilk sıralarda yer almıyorsa neden bu endeksin kriterlerine göre-şeriat hükümlerine uygun faaliyet gösteren finansal araçlar baz alınsın? En nihayetinde islami sermayenin büyük çoğunluğu da zaten dünyanın ilk on finans merkezine gidiyor. İslami finans merkezi olmanın yolu olarak muhakkak Reuters islami finans endeksi şartlarına göre faaliyet göstermek finans sektörünü ilerleteceğine geriletecektir. Bu bağlamda esas vahim olan Küresel Finans Merkezleri Endeksi (GFCI)’nin 20 sıra birden gerileyerek 110. sıraya düşmesidir o yüzden Küresel Finans Merkezleri Endeksiyle uyumlu adımlar hem batı hem de islami sermayeyi çekip bir küresel finans merkezi yaratmakta önemli ilk adım olacaktır.
Herşeyin ötesinde ilk başta siyasi istikrar sağlanması gereği ve bunun demokratik bir şekilde yapılması önem taşıyor.