Fabrizio Casaretto Yazdı: Eeeyyy 2025!
29 Aralık 2024Bir seneyi geride bırakıyoruz. Hem kendi politik ve ekonomik gelişmelerimiz hem uluslararası ve yakın coğrafyalarda yaşanılan politik gerginlikler ve çatışmalar sene boyunca hem ticari hem finansal yatırım kararlarında etken oldular.
Neler yaşadığımızı özetlemeye gerek yok, her nokta ve detay zaten biliniyor.
Önümüze bakalım, neler olabilir?
ABD’de tekrar seçilen Trump, temelinde politikacı değil bir iş insanıdır. ABD ekonomisini canlandırmak ve nüfusunu refaha ulaştırmak ilk amacı olabilir. Bunu gerçekleştirmek için en önemli adım dolarların finansal piyasalardan daha çok reel ekonomiye akması olabilir. Bu sonuca ulaşmak için dolar faizlerinin düşmesi beklentiler içerisinde olur. AB’nin € faiz indirimi için acele etmeyeceği açıklamasından sonra önümüzdeki süreçte €/$ paritesinin € lehine gelişmesi şaşırtıcı olmayabilir. Trump’ın ilk dönemine baktığımızda parite 1.03 seviyelerinden bir senede 1.25’lere kadar yükselmişti, ancak bu parite dengesinde Avrupa’nın ekonomik politikalarını da yakından takip etmek gerekecektir, illa aynı seyir olacak diye bir şart yok.
Genelde Usd faizlerinin gerilemesi ile değerli metaller ve başka emtia fiyatlarının yükselmesi ters korele bir seyir izler. 2024’te Usd faiz düşüşü beklentileri akabinde Altın ve Gümüş direnç seviyeleri olan 2800 ve 3300’leri test edip geriledi. Son günlerde bu seviyelerin altında seyir ediyorlar. Ekonomilerin canlanması bakır ve kömür gibi başka emtiaların sanayide tüketimini teşvik edebilir bu da farklı emtiaların da kollanması gerektiğini hatırlatır.
Son yılların bazı kesimlerce favori alanı olan kripto paralardaki rekor seviyelere ulaşan hareketler devam edebilir mi? Şahsım adına pek sıcak bakmadığım, arkasında fiziki hiçbir dayanağı olmayan bu dijital ürünlerde tahmin yürütmek epey zor. Bazen günlük %15-20’lere varabilen volatiliteli bir piyasada öngörü elbet imkansızdır, ama atıp bir gün tutturmak mümkündür. Hele hele bu dijital araçları bir ödeme aracı olarak görmeyi veya kabul etmeyi algılamakta zorlanıyorum, yani mesela bir sabah kalkıyorsunuz borcunuz bir anda dolar bazında veya Bitcoin bazında %20 artmış… teşekkür ederim ben almayayım ama alana da mâni olmayayım, herkes kendi bacağından asılır. Bitcoin’de basit teknik analize dikkat, direnç noktasını görmüş ve dönmüş görüntüsü mevcut, yukarı kırarsa yeni seviyelere gider, yoksa uzun süre altında seyreder. Sokaktaki herkesin cep telefonlarından basit bir login sayesinde ulaşabildiği bu sıcak kripto piyasasında spekülatör olmak hem ego tatminine hem de büyük beklentiler rüyalarına destek olmaya devam edeceğe benziyor.
Diğer emtialara tek tek değinemeyiz, ancak göze çarpan kakao ve kahvedeki tarihi rekor seviyeler çikolata ve kahve üretici ile tüketicilerini ne kadar etkileyeceği merak konusu olabilir, veya pamuktaki düşük seviyeler teknolojinin geliştirdiği yeni tekstil suni iplik çeşitlerine dayanabilecek mi? Hububat fiyatlarındaki gevşeme iyiye işaret mi ve devam eder mi, ülkemiz tüketicilerine yansımaları olumlu olur mu?
Petrol 70 dolar seviyelerinde bitiriyor seneyi. Çok stratejik bir ürün olmakla birlikte, üretici ülkeler bellidir, tüketici ise hepsi. Elektrikli araç sayısı arttıkça petrol fiyatı düşer beklentisi çalışmayabilir, nitekim petrol sadece araçlar için rafine edilmiyor, içinden benzin, dizel, kerosen, fueloil, farklı kimyasallar, bitumen, petcoke gibi ürün ve yan ürünler çıkmaktadır. En basiti, jetfuel bazı kerosen’dir ve uçakların yakıt ihtiyacı olduğu sürece petrol rafine edilecektir, elektrikli uçak veya alternatiflere daha çok çok uzağız. Bu durumda araçlardan boşa kalan benzin ve dizelin farklı kullanım alanları olacaktır.
Türkiye’de seçim beklentisi olmayan bir döneme girdiğimizden dolayı ekonomiyi ayağa kaldırmak için ciddi politikaların uygulanabileceği bir süreç yaşanabilir. Bir süredir uygulanan sabit politika faizi son aralık ayında bir düşüşe uğradı. 22 ay sonra düşürüldü ve 250 baz puan kesintiye uğradı, böylece politika faizi %47,50 seviyesine çekildi. Bunun yanında vergi, harç, cezalar vs. için yeniden değerleme oranı %43,93 olarak hesaplandı.
Hal böyleyken asgari ücrete %30 zam yapılması soru işaretleri doğuruyor. Dolar bazında 630$’a dayanan tarihi bir yükseliş olsa bile tüketim malları da dolar bazında yükselmiş vaziyetteler, alım gücünü yükselten bir durum olmadığı gibi TL bazında reel enflasyonun altında yapılan bu zam geçim seviyesini zorlayabilir. İş veren için olumlu sayılabilir bu TL oranlı zam, ancak çalışan kısım için aynı görünmüyor. Dolar bazında bu seviyedeki bir asgari ücret uzun vadeli iş gücü gerektiren yatırımları frenleme ihtimali vardır ki bu genel ekonomi ve istihdam için faydalı bir durum sayılamaz. Şimdi denebilir ki en azından TÜİK enflasyonu kadar zam yapılsaydı, ama dolar bazında daha da yüksek olacaktı… Dengelerin şaştığı bir süreç.
Ekonomiyi canlandırmak, kredileri kullanılabilir seviyelere getirmek, kalıcı yatırım yaptırmak için faizler düşmeli mi? Evet tabii. Peki faizler yeterince düşünce TL, yatırım harici, finansal araçlara yönlenir mi? Bu da evet, ancak dövize yönlenme durumunda yine enflasyonist bir ortam doğurabilir. Türk ekonomisi ithalata bağlıdır, bazı ham madde veya ürünler coğrafyamızda yok, enerjiden gıdaya birçok üründe ithalatçı konumumuz uzun yıllar değişmeyecek, bunu kabullenmemiz gerekiyor, yani döviz ihtiyacımız sürekli olacak. İhracat maalesef çoğu zaman ithalatı karşılamıyor yani gelen döviz ihtiyaca yetmiyor. İthal ürün tüketimini düşürmek için ne kadar zorlasak da engellemek imkânsız, ticari sınırları ya kanunla ya da zorla kapatmak gerekir. Bu gerçek çerçevesinde politikalarımızı oluşturursak daha kesin çözümler bulunabilir.
Ciddi olarak tasarruf yapılması gerekebilir, kamu harcamalarının kontrollü ilerlemesi, gereksiz harcamalardan kaçınılması genel ekonomi için olumlu olur. Mesela ultra lüks makam araçlarının haddi hesabı yok, bunlar hepimizin parasıyla alınıyor, ne gerek var daha basit araçlar dururken, veya Avrupa örneğinde kendi imkanlarıyla lojistiğini halleden, bisiklet, metro veya otobüs kullanan hatta ticari uçak seferlerini kullanan başbakanlar, politikacılar, memurlar varken?
KKM 2025’te bitecek şeklinde bir karar mevcut. Bu finansal aracın ilk günden ekonomiye uzun vadede faydalı olmayacağı belliydi, bunu daha önceki yazılarımda belirtmiştim. KKM’ye aslında devletin primsiz bir döviz satın alma opsiyonu denilebilir, yani en kötü halde koyduğunuz anapara dövizi geri alıyorsunuz, bir yandan da geçmiş kur farkı gelirlerinde bir vergi avantajı ile başlamıştı ki büyük meblağlarda yatırımcıya ciddi faydası vardı. Şimdi kalan yaklaşık 30 milyar Usd civarındaki KKM’nin kapatılması için son zamanlarda yükselen döviz rezervlerinin faydası olabilir, yani döviz kurlarında fazla oynama olmadan bu süreç bitirilebilir konumuna gelindi.
Malumunuz, dolar kuru grafiğine bakıldığı zaman bir baskı olduğu hemen seziliyor, yani kurun hızlı artmasını engellemek için bir çaba uzun aylardan beri var, belli bir noktadan satış yapılıyor. Kurların yükselmemesi, TL faizlerin de nispeten yüksek olması aylardır yatırımcıları TL’de kalmaya iteledi. Önümüzdeki kısa vadede, TL faizlerinin yeterince düşmesine kadar, bu yatırım durumunun değişmesi pek muhtemel değil. Hangi faiz seviyesinde artık TL faiz yatırımından çıkılır? Diğer finansal araçların reel getirilerine göre bir seyir alacaktır. Birisi borsada faizden fazla reel anlamda kazandığına inanıyorsa, riski de seviyorsa, bugün bile faizde durmayabilir. Kimisi de faizler %20’ye düşse bile faizde kalırım diyebilir. Kısaca, her insanın veya kurumun kendi risk iştahı ve beklentilerine bağlı olacaktır.
Yine faiz oranları ile korele bir piyasa; emlak. Farklı haber kanallarından farklı karışık yorumlar gelebiliyor, kiralar yükseliyor, kiralar çok fazla, satışlar düşük, satışlar arttı, vs. şu bir gerçek ki, kredilerin yüksek faizli olduğu ortamlarda emlak satışları iyi olmaz. Hazır nakdi olanlar için büyük avantaj tabii ki, pazarlık için ideal bir ortam oluyor. Önümüzdeki süreçte faizler yine yeteri seviyelere düşene kadar emlak piyasasında gerçek bir canlanma beklenemez. Jeopolitik gelişmelere göre yabancıların azalması durumunda boş dairelerin çoğalması ve kiraların gevşemesi muhtemel. Maaşlarda ve gelirlerde yeteri yükselmeler olmazsa kira ödemelerinde sıkıntılar yaşanabileceği de muhtemeldir, en basit örnek kirasına enflasyon bazında %45 civarı zam görecek bir işçinin asgari ücretine yapılan %30 zam nedeniyle kira alım gücü düşüyor, zaten pazar sepetine sokak enflasyonu yansımış, nasıl karşılayacak bunları?
Hangi sektörler 2025’te cazip olabilir?
Sadece Türkiye ile alakalı değil, global anlamda bakacak olursak, en hızlı gelişen sektör belki de elektrikli araba denilebilir. Aslında elektrikli değiller, pilliler. Bu araçların üretimi ve tüketimi ciddi oranda artıyor, yeni markalar ürüyor. Bu markalardan bazıları yavaş bir başlangıç yapmış olabilirler ama bazı destek politikaları ile çok hızlı hareket edebilirler, keza bu firmalara parça üreten diğer firmalar da öyle. Çin ve ABD piyasasında borsalara kote firmaları takip etmekte fayda var.
Bunun yanında mobil ve bilgisayar oyun sektörü büyümeye devam edebilir, nitekim genç kitle büyüyor ve sürekli yenilik peşinde, yeni ve sürekli oyunlar. Bunların da diğer sektörlere pozitif etkileri olabilir, hardware ve esport gibi.
Bazı şirketlerde kâr açıklansa da reel anlamda zarar edebiliyorlar, bu açıdan enflasyon muhasebesi şart oluyor. Bu sistemin oturmasını temenni ediyorum.
Son söz, 2024’te risklerinizi iyi yönettiniz mi? Hedging kültürü edindiniz mi? Siz siz olun, 2025’te finansal korunmadan kaçmayın.
Hepinize bol sağlık ve sevgi dolu bir sene dilerim.
Fabrizio Casaretto
Yazılarım yatırım tavsiyesi içermez…