Fabrizio Casaretto: Finansal duygular
18 Haziran 2024Bir süre sessiz kaldıktan sonra tekrar kalemi aldım, ancak bu sessizliğimin sebebi vardı. Bazen günlük çalkantılarda analizler her an değişebiliyor, önemli
temel gelişmelerin vereceği yön biraz zaman alabiliyor. Bu durumda tahminlerde bulunmak yazı-tura atmaya dönebiliyor, o zaman en iyisi sessiz
kalıp izleyip içinden düşünmek oluyor.
Her zaman altını çizerim, rakam tahmini çok zordur ama dönemsel trend tahmini mümkündür, bunun için de bazı gelişmelerin oturması gerekir. Şubat ayından itibaren girilen yerel seçim atmosferi ve akabinde oluşabilecek ekonomik gelişmeler herkesin farklı görüşlerine göre farklı tahminlerle neticelendi, kimisi tutturdu kimisi ıska geçti. Bunun yanında yurtdışı gelişmeleri de takip ettiğimiz için Türkiye genelinde bir değerlendirme ancak bunlarla tamamlanabiliyor.
Kurların aylardır kontrol altında tutulması seçim öncesi haftalarda genelde artışların faiz oranı ile aynı oranda olmasına sebep oluyordu, birçok insanda
seçim sonrası ciddi bir artış beklentisini de beraberinde getiriyordu, ancak evdeki hesap bakkaldakine tutmadı.
Hem yerli hem yabancılar tarafından olumlu karşılanan ve politik denge sağlayan yerel seçim sonuçları kısa bir süre finansal piyasalarda karışıklık yaşatmasına rağmen gelişmeler akabinde hemen rayına oturmaya başladı. Reel enflasyon ile faiz oranları arasındaki ciddi fark azalmaya başladı, iki yönden. Bir taraftan TL faizler yükseltilerek, diğer yandan kurlar nispeten sabit tutularak ithalat ağırlıklı ekonomimizde enflasyonist baskıyı azaltarak. Kurların sabit kalması yabancı döviz taşıyan kitlenin ciddi miktarda satış yapıp TL faize yönlenmesine sebep oldu ve devam ediyor, ayrıca yabancı sıcak para da gelip TL’ye geçiş yapınca kurların yükselmesi için de önemli bir sebep kalmıyor.
KKM dönüşlerini vadeli TL’ye yönlendirmek de tuz biber oluyor.
Merkez Bankası rezervleri bu tip gelişmelerle ve müdahalelerle birlikte daha makul seviyelere ulaştı. Bir de bunların üzerine yaz aylarının ve turist sezonunun gelmesiyle kurlarda ciddi oynamalar beklenmeyebilir, hatta fazla düşmesinin MB’nın alımları sayesinde engellendiği de söz konusu ki düşük kurlarda bu sefer de ihracatçıların memnuniyetsizliği doğuyor.
TL faizler şu sıralar MB’ında durağan vaziyette hatta bankalarda düşüşte. Bu durum farklı şekillerde değerlendirilebilir. Bankalardaki ve yastık altı dövizler bozduruluyor olabilir. Fazla döviz girdisi ve TL’ye dönüşten dolayı artan arz hem kurlarda hem TL faizde aşağı baskı yapıyor. Ne kadar sürer? Ta ki faiz oranı tatmin etmeyecek seviyeye düşene kadar, o zaman TL farklı mecralara yönlenir, ya ekonomiye yatırım olarak döner ya da farklı finansal ürünlere yönlenir.
Bu kur ve faiz sarmalında yerel seçimden önce kur hedgingi veya fixing yapanlar günümüzde ya alım opsiyonlarını kullanmayıp spot piyasadan döviz alımlarını yapıyorlar ya da nispeten spota göre daha yüksek kurda alımlarını finansal kurumda gerçekleştiriyorlar. Buna negatif bakmamak gerekir, nitekim hedge işlemi yapılan gün öngörülen riskler dahilinde bu tip maliyetler göz önüne alınmıştı bu yüzden niçin yaptık denilemez, tam tersi kurlar ciddi bir oranda artsaydı iyi ki yaptık da denilmemelidir. Hedging bir kültür olarak firmaların içine işlemeli ve sürekli risk kontrolüyle ilerlenmesi gerekir.
Borsa mı? Birçok insan borsa çok yükseldi diyor, ancak bir sonuca varmak için dolar bazında değerlendirmek gerekir, TL teknik analizlerin hiçbir anlamı
kalmadı, örnek vermek gerekirse:
Bir hisse senedinin 2000 yılından beri TL grafiği:
Aynı hisse senedinin 2000 yılından beri USD bazlı grafiği:
TL grafiğe baktığımız zaman 2000’den beri değerin 45 katına ulaştığı söylenebilir. Ancak USD bazlı grafiğe baktığımızda dolar değeri henüz %25 altında kalıyor, yani iki tane uç nokta analiz ve ters sonuç. Tabii ki borsamız aşırı düşüktü ve en azından dolar bazında daha makul seviyelere yükselmesi bekleniyordu. Borsa normal şartlarda bir ülkenin genel ekonomik sağlığını gösterir çünkü halka açık şirketlerin değerini biçer; kötü gidişatta genel olarak firma değerleri düşebilir, iyi bir konjonktürde ise firmalar iyi neticeler elde edip değerler artabilir. Peki soru şu o zaman: Ülkemizin genel ekonomik durumu ve ileriye dönük tahminler nasıl ve ne seviyede ki borsanın gidişatı ne olabilir?
Önümüzde normal şartlarda yaklaşık 4 sene seçimsiz bir süreç var. Bu sürede aynı sakinliği koruyarak ekonominin temeli olan “güven” geri gelir mi hep beraber göreceğiz. Biraz da hukuki ve sosyal taraflarda da sanki iyileştirmeler gerekebilir yatırımcıları Türkiye’ye yönlendirmek için, yerleşik insanları da uzun vadeli yatırımlara yönlendirmek için.
Peki yurtdışında neler oluyor?
Kasım ayında ABD Başkanlık seçimleri var. ABD borsaları rekor seviyelerde ve aslında bu biraz endişe verici, nitekim USD faiz oranlarının 2024 son çeyreğinde düşmeye başlama beklentisi ile paranın nerelere gideceği soru işareti olarak duruyor.
ABD borsalarına akması şirket değerlerini hangi seviyelere yükseltebilir ve gerçekçi olur mu?
Kripto paralar son senelerdeki en revaçta ve kolay ulaşılabilir ürünler, ancak günümüzde yaklaşık 13.500 kadar kripto paranın hangilerine yatırım kararını
almak zor bir süreç. Piyasanın büyük hacmini ilk 10 kripto para yaparken gerisi çok minimal kalıyor. Peki kriptoya güven var mı?
Daha geleneksel düşünceyle dolarlar emtialara yönlenir mi? Daha önce bu analizleri yapmıştım, özellikle metallerde yılların enflasyonu henüz fiyatlara
yansımamış görünüyor, unutmamak gerekir ki son 2-3 sene yüksek USD enflasyonu mevcuttu, son 15 seneye bakınca bu oran ciddi yükseliyor, teknik
grafikleri bunları kayda alarak değerlendirmek gerekir (bakınız Aralık 2023 yazım). Yani bir potansiyel mevcut, değerlendirme ve karar kişiye aittir. Altın,
gümüş, bakır, Palladium, vs bunları değerlendirirken ticari, sanayi ve rezerv anlamlarındaki önemleri düşünmeli.
Bir de Avrupa var…
Euro’da da faiz indirimi beklentileri mevcut. Bu iki taraflı oynamalar yani hem USD hem EURO’da, EURUSD paritesinde ciddi bir belirsizlik yaratıyor, hangi
yöne gideceği faiz oynamalarıyla birlikte göreceğiz, ancak bir gerçek var ki ikisinde de zamanla faizden çıkıp başka yerlere yönlenecek meblağlar olacak.
Türkiye’de negatif getirisi olmayacak ürünlerde TL faizi seçimlerden beri iyi getiriyor, ancak reel TL anlamda getirisi düşündürebilir. Dolar kuru sabit kalınca
faiz geliri reel dolar bazda getiriye dönüşüyor. Borsa potansiyel zararı da öngörerek riski seven ilgilenenler için hazırda bekliyor. Metaller ise hem fiyat
yükselince hem kurlar yükselince çifte kazanç sağlıyor TL bazında, tabii her zaman bu durum yaşanmaya bilir, mesela birkaç haftadır kurlar sabit sayılır,
metal fiyatları da son günlerde düştü.
Yatırım için zamanlamayı iyi düşünmek gerekir ki bu sadece tekniğin değil, tecrübelerin de önemini ortaya çıkarıyor. Yaz ayları geldi ve durum ortada, peki
sonbahar ve kış aylarında neler olabilir finansal piyasalarda temel beklentiler çerçevesinde?
Önümüzdeki süreçte takip edilecek 3 önemli veri: TL faiz oranları ve ABD/AB faiz oranları. Bunlar akabinde TL’ye karşı kurlar, borsalar, kriptolar ve emtialardaki gidişatlara yakından bakılmalı. Hangisine ne olursa nerede tepki olur, onun takibi.
Fabrizio Casaretto
[email protected]
Yazılarım yatırım tavsiyesi içermez.