Sosyal Medya

Fabrizio Casaretto: Çikolata ve Kahve keyfimiz kaçtı!

2 Eylül 2024

Yaz ekonomisinde bu sene biraz farklı bir analiz yöntemiyle Bodrum’da lahmacun fiyatından çok Yunan adalarındaki makul restoran hesaplarından bahsedildi ve yerli restoranlarla kıyaslandı. Bu aslında yeni bir durum değil, yıllardır deniz tutkunlarının yelkenli veya motor yatlarıyla yaz aylarında uğradıkları bu “gizli” lokasyonlar nüfusun diğer bir kısmı tarafından da keşfedilince bir anda revaçta destinasyonlar haline geldiler. Konu tabii sadece gıda tüketiminin makullüğü olmadı, aynı zamanda temiz deniz ve koylardan faydalanmak oldu, curcunasız, sakin, sahillerde şezlong kavgası olmadan gündüz bile sonuna kadar sesi açılmış eller havaya müzikten uzak dinlenerek.

Evet yaz ayları biterken kürkçü dükkanlarımıza yavaş yavaş geri dönüyoruz… tabii tatile çıkabilenlere.

Son birkaç ay ekonomimizin nispeten durağan bir dönemini yaşadık, birçok ekonomistin de zikrettiği stagflasyon dönemine girildiğine dair sinyaller mevcut:
durgunluk ve enflasyonun birlikteliği. Kolay bir süreç değil, nitekim enflasyonun arttığı bir ortamda alım gücünün artmaması tüketime de negatif yansımaktadır.
Ekonomi politikalarının önümüzdeki süreçte bunun altından kalkabilecek çözümler üretebileceğini umarak her zaman temelde “güven” olması gerektiğini hatırlamamız gerekir, olmazsa olmaz.

Hal ülkemizde böyleyken dünya dönmeye devam ediyor. Bütün dünyayı yakından ilgilendiren ABD seçimleri yaklaşırken hemen yakınımızdaki hem kuzey hem güney ülkelerdeki savaşların genişleme riskleri tedirgin etmeye devam ediyor.

Üretim ve ticaret hem ekonomilerin ayakta durması için hem de insanın varoluşu için vazgeçilmez değerlerdir. Doğanın ürettikleriyse şükretmemiz gereken bereketlerdir. Doğanın kanununda mevsimlere göre farklı üretimler olmakta ancak coğrafi açıdan bütün ülkelerin şansı olmuyor. Yerküredeki konumları ve toprakların durumlarına göre bazı ürünleri üretmeleri mümkün olamıyor hatta hiçbir toprak verimi olmayan ülkeler de olabiliyor. Bir ülkenin arz-talep dengesinde, üretilemeyen veya yeterli üretimi olmayan fakat ihtiyaç duyulan ürünler ithalat yoluyla tedarik edilebilir.

Son zamanlarda gözüme çarpan ve insanlarımızın çok keyif aldığı iki üründen bahsetmek isterim, bunlar çikolata ve kahve. Şimdi çıkıp ‘yoo ben sevmem’
diyen istisnalar tabii ki olacaktır ancak genelden bahsediyoruz. Güzel lezzetli çikolatanın içinde olmazsa olmaz ham madde olarak kakao vardır, ülkemizde yetişmeyen bu ürün ağırlıklı olarak Batı Afrika’da üretilmektedir. Kahveyse yine kakao gibi sıcak ve tropikal ülkelerde yetişmektedir. Kahve, Etiyopya’da doğmuş olmasına rağmen günümüzde en büyük üretici Brezilya’dır. İklimimiz bu iki ürünün üretimine müsait değil.

Doğal olarak bu ürünlerdeki ihtiyacımızı tamamıyla ithalat sayesinde karşılamaktayız. Bu ithalatların bir kısmı işlenmiş ürün ihracatı olarak geri dönmektedir ancak yerli tüketim daha yüksek olduğundan bu durum ekonomimizin dış ticaretine bir açık olarak etki etmektedir.

Market fiyatlarını yani tüketiciyi etkileyen iki faktör oluşuyor; hem döviz kurları hem de borsalarda bu emtiaların fiyatları.

Döviz kurları kısmına fazla değinmemize pek gerek yok, enine boyuna hem bu sayfalarda hem farklı mecralarda her gün konuşuluyor. Kur yükselirse malum ithal maddenin fiyatı artar, üretim maliyeti artar, etiketlere enflasyon olarak yansır.

Borsalardaki kakao (cocoa) ve kahve (coffee) sözleşmelerinin fiyatlarıysa dünya fiyatlarına direkt yansıyan kısımdır. Bunun takibini ithalatçılar ve üreticilerin yapması gerekir ve kesinlikle Hedging yani fiyatlardan korunma mekanizmalarını bir uzmanla beraber yapılandırmaları kaçınılmazdır yoksa sonuçları ticari ve finansal hüsran olabilir.

Peki son yıllarda çikolatamız niçin pahalandı? Kahvemiz niçin daha fiyatlı? Bu bizim ekonomimiz yüzünden mi?

Kısmen evet kısmen hayır.

Döviz kısmı evet bizim lokal ekonomimizin gidişatına bağlı, yani döviz kurlarımız. Ancak ürün fiyatları bizim kontrolümüzde değildir. Kahvede Türkiye ancak fiyat takipçisi olabilir, yapıcısı değil çünkü bu üründe dünya pazarında ciddi bir söz sahibi değildir. Kakaoda ise ilk 10’da olmamıza rağmen tüketim davranışı değişikliklerimiz kakao piyasasına çok etki yapması beklenmez.

2023 yılında ilk 10 kahve ithalatçısı içinde Türkiye yok: ABD, Almanya, Japonya, İtalya, Fransa, Brezilya, Birleşik Krallık, Kanada, İspanya ve Güney Kore.

İlk 10 kakao ithalatçısı içerisinde Türkiye 9.sırada yer alıyor: Hollanda, Malezya, Almanya, ABD, Fransa, Kanada, Belçika, İtalya, Türkiye ve İspanya.

Bu iki istatistiksel sıralamada en yüksek nüfuslu Çin ve Hindistan’ın bulunmaması bu iki ülkenin zaman içerisinde tüketimi arttırması durumunda karşılaşılabilecek arz sıkıntıları ve bunun neticesinde fiyat dalgalanmalarını düşünmek şimdiden ürpertici.

Peki bu iki ham maddedeki dünya fiyatları ne durumda?

Aşağıda kahvenin 2010’yılından itibaren borsa fiyatlarına grafiksel olarak bakacak olursak 2011 yılındaki tepe noktasına çok uzak sayılmayız. 2010/11 de arabica tipi kahveye talebin artması sonucu prim kazanan üründeki yükseliş çok uzun sürmedi. Pandemide birçok ürünün tedarik sorunu neticesinde oluşan fiyat artışı sonrası rahatlamada yine bir gerileme yaşandı. 2023’te başlayan hasat koşulları sorunları ve Ortadoğu’daki çatışmaların neden olduğu nakliye aksamaları yeniden bir çıkış ivmesi oluşturdu.

 

 

Döviz kurlarının artmasıyla birlikte kahve borsasının yükselmesi sonucu Türkiye’de niçin kahvelerimizi daha pahalıya içtiğimizin sebebini anlayabiliriz.

Peki çikolatamız için temin ettiğimiz kakaoda durum nasıl?

Aynı şekilde 2010’dan beri grafiksel analiz yapacak olursak kahveye kıyasla trendin bu süreçte biraz daha farklı oluğunu görebiliriz. Yıllarca nispeten düz bir seyir izlemiş, pandemide neredeyse hiç etkilenmemiş ancak 2023’te tarihi bir hareket başlamış. Dünya genelindeki üretimin %80 kadarını karşılayan Batı Afrika’da kuraklık ve ağaçlardaki hastalıklar sonucunda genel bir arz sıkıntısı yaşanıyor; üretimde %12 civarı beklenen düşüş fiyatları roket hızıyla tarihi zirvelere itiyor, yıllardır ortalama 2.500 civarı olan borsa fiyatı bir anda 12.250’yi gördü. Bir sonraki hasat dönemindeki durumun fiyatları hangi yönde etkileyeceği merakla takip edilebilir; bir sene daha kuraklık olursa nelere yol açabileceğini düşünmek bile rahatsız ediyor.

 

 

Ülkemizde son aylardaki çikolata fiyatlarının artışı da kahve gibi iki sebepli, ancak etiket fiyatını kakao borsa fiyatı döviz kurlarından çok daha fazla etkilemiştir. Bir sonraki hasat dönemini izlemek aynı kahve gibi heyecanlı olabilir.

Sizi siz olun, keyif veren bu ürünlerden uzak kalmayın, ancak önümüzdeki süreçte döviz kurlarının nispeten fazla artmaması ancak borsa fiyatlarında sert geri dönüşler yaşanması durumunda, daha çok tüketebileceğiz!

Ama aksi durumda, pastalarımızı kremalı ve yanında su ile tüketebiliriz.

Fabrizio Casaretto
[email protected]
Yazılarım yatırım tavsiyesi içermez.

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları