Sosyal Medya

Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Yokluk ve yoksulluk bitmişken…’

27 Ağustos 2024

Bitlis’te yapılan konuşma ve kullanılan ifade ülke gündemine damga vurmasa da, vatandaşın canını yaktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada ülkemizde yokluk ve yoksulluğun bir daha geri gelmemek üzere geride kaldığını söyledi.

Hangi ülkede? Açlık sınırın altında asgari ücret alınan, asgari ücretin ortalama ücret haline dönüştüğü, emeklilerin açlık sınırının yanından geçmezken, toplumun yüzde 80’ine yakın bir kesiminin yoksulluk sınırının yarısına bile ulaşmayan gelirlere sahip olduğu ülkede…

2002 yılında tüm vatandaşın finans kesimine borcu 6,4 milyar TL iken, bugün 3,2 trilyon TL’yi aştığı bir memlekette, yokluk var mı? Evet ne ararsanız çarşıda pazarda bulabilirsiniz. Elbette cebinizde para varsa…

O yüzden zaten bir dönemin pahalılığı gizleme formülü olarak ortaya çıkan karaborsacılık söyleminin de amacını aşan ve yanlış bir ifade olduğunu bu nedenle yazmıştım. Karaborsa, bir malın piyasada bulunmaması halinde ortaya çıkan problemdir.

Oysa ülkemizde malın bulunmama sorunu yok. Aksine cepteki paranın, malın fiyatına ulaşamama sorunu var. Yani yoksunluktan söz ediyoruz. Bunun en açık kanıtı ise, insanlara hedeflenen enflasyon üzerinden maaş artışı verilirken, okullar için geri sayımın başladığı süreçte beslenme çantasının enflasyonunun yüzde 102’ye ulaşmış olmasıdır.

Yokluk yok ama büyük bir yoksunluk var. Bu da diğerinden daha kötü bir fotoğrafı ortaya koyuyor; çünkü eş zamanlı olarak borçluluk da insanların belini kırıyor. Meselenin ikinci kavramına da bakalım.

Türkiye’de yoksulluk var mı? Bence Cumhurbaşkanı burada da haklı. Ülkemizde yoksulluk olması mümkün değil. Çünkü bir insanın yoksul olabilmesi için, evine 62 bin 500 TL gelir giriyor olması gerekir.

Bugünkü şartlarda insanlar için hayal haline dönüşmüş bu rakamın yanından bile geçmeyen ücretlerle çalışan ya da emekli olan, yevmiye usulüyle asgari ücrete bile yetişemeyen bir vatandaş gerçeğinden söz ediyoruz.

Bu nedenle yoksulluktan da söz etmemiz mümkün değil. Her zaman dile getirdiğim bir gerçek var. Ülkenin kurulduğu yıllarda biz yoksulduk. Kasamızda paramız, üretim gücümüz yoktu. Bugünse her şeyi üretme kabiliyeti olan ama borçlu ve maliyetini karşılayamayan bir reel sektörün gölgesinde yaşıyoruz.

Çiftçi ekmeye, ekse de ürününü toplamaya yetişemiyor. Bu durum görülmediği gibi, bir takım şirketlerin vergileri ana paraları ile birlikte silinirken, şu anda turizm bölgelerinden başlayarak Maliye ayakta kalmaya çalışan esnafa denetim uygulayıp, ödeyemeyeceği cezaları önüne koyuyor.

Vatandaşa gelince… İnsan fakirse, kapısını kapatır, zeytin ekmek yer ve gününü geçiştirebilir. Fakat bugünkü gibi fakir ve borçluysa, önce zeytinin, ekmeğin fiyatına ulaşamaz, sonra da aybaşı olunca kapısını banka çalar. Yani geçiştirme şansı bile yok.

Bu nedenle bu amacını aşan ifadenin yorumlanırken, doğru analiz edilmesi, Türkiye’de vatandaşın da reel sektörün de, yoksulluk ve yokluğun çok ötesine düştüğünün tespit edilmesi gerekir. Yoksa sadece bir sitem ile konu kapatılır ki, mesele bundan daha ağır noktadadır.

[email protected]

 


İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: Veride sıra tarıma mı geldi?Çetin Ünsalan Yazdı: Veride sıra tarıma mı geldi?

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: 'Şezlong varsa tamamdır...'Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Şezlong varsa tamamdır…’

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: 'Angarya sınırında buluşuyoruz...'Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Angarya sınırında buluşuyoruz…’

İLGİLİ HABERÇetin Ünsalan Yazdı: 'Yüzde 20 işsiz yok hükmünde...'Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Yüzde 20 işsiz yok hükmünde…’

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları