Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Ücretlere zam gelirken…’
2 Nisan 2024Yerel seçimlerin ardından işin siyasi analizi yapılmaya devam ediliyor. Birçok faktörün etkilediği sonuçlarda öne çıkan ne diye bakarsak, meselenin ekonomi olduğu son derece açık. Ekonomi derken de makro dengelerden söz etmiyorum.
Direkt vatandaşın düşen satın alma gücü, önlenemeyen fiyat artışları ve tercihlerin sürekli vatandaş aleyhine kullanılmasının önemli olduğunu ve etki ettiğini belirtmekte fayda var. Yoksa dış ticaretteki açık ya da döviz rezervlerinin erimesinin yarattığı riskin çok da önemsendiğini düşünmüyorum.
Asgari ücretten emekli ücretlerine kadar siz gerçek dışı bir enflasyon ortamı yaratır; insanları açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm eder; üzerine de fedakârlık söylemlerinin gölgesinde israf ekonomisi uygularsanız, bu sonuç son derece normal olur.
Şimdi bu gerçekten yola çıktığımızda yılın ortasında maaşlara bir zam gelmesi kaçınılmaz bir netice olarak ortaya çıkıyor. Sadece siyaseten değil, iktisaden de vergi tahsilâtından kayıt dışı ekonomi riskine kadar bu artışın olacağı yılın başında belliydi. Söylemler ise anlamsız bir hesap bilmezlikten öte değildi.
Hangi ülkede yaşadığınızı unutur; vatandaşın ekonomik gücünü göz ardı eder; bir de üzerine gerçek dışı enflasyona bile ulaşmayan yüzdelerde maaş zammı yaparak peşin vergi tahsil etmeye kalkarsanız, o ülkede tasarrufu ya da yüksek geliri olmayan insanların bunun altından kalkmasını bekleyemezsiniz.
Seçim sonrasında gerek Mehmet Şimşek, gerekse de Cevdet Yılmaz ekonomik programın aynı kararlılıkla uygulanacağının açıklamasını yaptılar. Bu kuru kahramanlıktan başka bir şey değil. Çünkü ortada gerçekten bir ekonomi politikası var mı, o da tartışmalı. Temennilerden ibaret bir fotoğrafı program diye anlatamazsınız.
Bu gerçeklerden yola çıktığınızda tekrar altını çizeyim ki, yılın ortasında emekli maaşlarında da asgari ücret oranında da yükseliş kaçınılmaz hale gelmiştir. Peki ama bunu rastgele yapabilir misiniz?
Şayet kaynağını bulmadan bu zamları yaparsanız, hem daha büyük sıkıntılara neden olursunuz; hem de ortaya çıkan harcamalarla enflasyonu kaynaksız para basmak gibi patlatırsınız.
Bu nedenle bir tarafta insanların ücretlerine zam yapılması kaçınılmaz. Fakat öte taraftan da kaynağının bulunması zorunlu. Bu kaynağı dönüp reel sektörde ya da yeni zam ve vergilerde arar veya yurtdışından serseri paralara güvenerek gerçekleştirirseniz sıkıntıyı büyütürsünüz.
Önce bütçe harcamalarınızdaki öncelik sıralamasını vatandaşı rahatlatacak şekle büründürmeniz, bu aşamada adına proje denilen hesapsız fikirleri ötelemeniz, hatta gündemden düşürmeniz ve kamudaki israfı önlemeniz gerekir. Aranan kaynak kamudadır ve hesapsız israf ekonomisi için kemerleri sıkma sırası iktidardadır.
Velhasıl kelam bu ücret ve maaş artışları yaşanacak; kaçınılmaz. Ama bunu reel sektöre ya da borçlanmaya yıkmadan, israfı, kayıp ya da kaçağı kamu alanında engellemeden gerçekleştiremezsiniz.
Uzun zamandır altını çiziyorum ve tekrar belirtmek isterim. Fedakârlık diye ortada dolaşmayın. Gerçekten ülkenin giderlerini ve önceliklerini düzenlerseniz Türkiye’nin içinden bir Türkiye daha çıkar. Bu durumda da yapılması zorunlu olan ücret artışları sıkıntı haline dönüşmez.