Çetin Ünsalan Yazdı: Stratejik önem yeterli mi?
25 Eylül 2024Türkiye BM toplantısı kapsamında bulunduğu ABD’de para aramaya devam ediyor. Para aramak tanımlamasını bilhassa kullanıyorum, çünkü yapılan iş eski alışkanlıklarla sonuç alabileceğini ummaktan öte bir noktaya taşınamıyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 6 – 7 tur atıp, eli boş dönmekten ders çıkarmamış olsa gerek ki, halen gidip olası yatırımcılara aynı şeyleri anlatıyor. Türkiye’nin stratejik öneminden söz ediyor, yatırımları arttırma hedefinden bahsediyor.
New York’taki yerli ve yabancı yatırımcılarla bir araya geldi buluşmadan söz ediyorum. Öncelikle elbette ülkemizin stratejik konumu son derece önemli. Bilhassa tedarik zincirlerinin kırıldığı bu süreçte, orta koridor dediğimiz hattı kullanabilirsek, ciddi avantajlar sağlayabiliriz.
Fakat mesele o değil. Sizin stratejik noktada olmanız yeni bir bilgi olmadığı gibi, yatırımları arttırma hedefiniz de kimsenin umurunda olmaz. Projeler çağında halen 20. yüzyıl iş insanı yaklaşımlarıyla Türkiye’ye ne serseri olmayan anlamlı para çekebilirsiniz; ne de gerçek yatırımlardan söz edebilirsiniz.
2024’ün sonuna yaklaştığımız, ticaret savaşlarının şiddetinin arttığı, yeni ekonomik dönüşümlerin konuşulduğu, tüm paradigmanın değiştiği bu süreçte halen ‘ben çok önemliyim’ demeye çalışıyorsanız, zaten maçı baştan kaybetmişsiniz demektir.
Kendisinin önemli olduğunu söylemek, bir pazarlama argümanı değildir. Siz öyle projelere ve hedeflere imza atarsınız ki, insanlar zaten sizin önemli olduğunuzu düşünür. İç politikada embedded medyanın getirdiği zehirlenmeyle ortaya çıkan alışkanlığı, yurtdışı yatırım turlarında tekrar ederseniz, yine eliniz boş dönersiniz.
Verilerinin güvenli bulunmadığı, hukuksal algının oluştuğu ve çok da geçersiz olmayan gerekçelerle endişe yaşandığı, önemli ölçüde iç pazarı daralmış bir ülkenin serseri fonlar dışında para çekebilecek planları olmalı.
Hep dile getiriyorum tekrar örnek olarak vereyim. Türkiye’yi bir fintech merkezi yapabilme projesinden söz edebiliyor musunuz? Mevsimi, doğa koşulları ve destinasyon özelliğiyle yazılımcı köyleri oluşturmayı anlatabiliyor musunuz?
Bir proje havuzu kurmaktan, startup ekosisteminde bu havuzda yatırımcı ile girişimcileri buluşturmaktan ve bunu devlet güvencesiyle yapmaktan söz ettiğinizi duymadım. Rastgele fikir üretelim.
Mesela Şimşek şunu deseydi: ‘Bu havuzda yatırım yapacağınız gerçek startuplara biz de risk sermaye şirketi benzeri bir yapılanmayla devlet olarak 5 yıl ortak olacağız.” Bu veya benzeri bir projeden söz ettiğini duydunuz mu?
Sürdürülebilirlik kapsamında marka olmaya çalışmaya ne dersiniz? Mesela tüm dünyanın eğilim gösterdiği yenilenebilir enerji ile ilgili tam bir laboratuvar özelliği taşıyoruz. Gelin teknolojilerinizi bizim topraklarımızda üretin. Hatta bu konuda birlikte çalışalım bu da bizim karbon sıfır emisyon hedefleriyle yatığımız yolculukta, tamamen yenilenebilir enerjiye dönüşümüzü sağlasın.
Var mı bu tip teklifler? Yok… Çıkıldı yine yatırımcıların karşısına ‘biz şöyle önemliyiz, böyle stratejik noktadayız, gelene imtiyaz vereceğiz’ cinsinden paranın seyrine ters, sadece vur kaç parayı çekme ihtimaliniz olan bir oyuna talip oluyorsunuz.
Türkiye’nin çok büyük bir potansiyeli var. Üstelik bu potansiyel yenilenebilir enerjiden startup ekosistemine, lojistikten turizme kadar birçok başlığı bünyesinde barındırıyor. Ama bizim ekonomi yönetimi halen müflis esnaf gibi para peşinde. Çok yazık.