Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Sokağa sağır ekonomi…’
1 Ağustos 2024Ekonomi yönetiminin sahanın gerçeklerine kulaklarını tıkadığı, gözlerini başka tarafa çevirdiği yerde, hızla tahribat ve yangın büyüyor. Bugüne kadarki tavır, belki geçiş süreci için bir zaman kazanma gibi düşünülebilirdi, ama gelinen noktada ortaya çıkan tek gösterge; umursamazlık.
Toplumun her kesiminden ciddi uyarılar ve feryat yükselirken, Ankara’da sıcak paracılara oynasın diye tezgah kurmuş bir ekonomi zihniyeti, faiz lobisi diye seçim propagandası yaptığı süreçten, rantiyeye çalıştığı bir alana demirledi.
İşsizlerin insani ücretlerde çalışacak iş bulamadığı, işverenin ayakta kalma mücadelesi verirken, bırakın yeni istihdam yaratmayı, mevcudu korumakta güçlük çektiği bir sürecin tam ortasındayız.
Geçtiğimiz günlerde iplik ihracatçısı bir firmanın üst düzey profesyonel yöneticisinin verdiği bilgiyi aktarayım. 650 çalışandan 200’lü rakamlara düştüklerini ve bu süreci ayakta kalarak atlatmaya çalıştıklarını söyledi.
Şimdi burada kim haksız? İnsan gibi rakamlarla çalışmak istemeyen, açlık sınırının altında ücretlere çalıştırılmak istenen, alacağı para yola ve yemeğe gideceği için işsiz kalan mı, yoksa girdi maliyetleri kabullenilmeyen, iç pazarı tamamen ve bilerek tıkanmış, ihracat pazarlarında düşük kurla rekabetçiliğini yitirmiş üretici mi?
Öğrencilerin ya da mezunların ülkeye dair umutlarının yitirilmesinden kim sorumlu? İşsiz bile sayılmadıkları ortamda sürekli suçlanan kesim oluyorlar. Ülkenin tamamına yakını açlık sınırının altında ya da daha iyi dediklerimiz bir miktar üstünde ama yoksulluk sınırının yarısında ücretlerle, sürekli gelen zamları karşılamaya çalışıyorlar.
Öyle ilginç bir manzara var ki, kumbaraya para atmış, yani biriktirmiş insanların, emeklilerin, insan gibi yaşayacakları ücretlerin talep edilmesi neredeyse milli güvenlik sorunu gibi anlatılıyor.
Bir tarafta silinen vergiler, öbür tarafta durmayan zamlar, pahalılaşan hayat şartları, eriyen satın alma gücü yokmuş gibi davranılıyor. Çiftçinin, esnafın, hatta maaşı garanti diye anlatılan memurun bile yaşama şansının kalmadığı bir ortamda tamamen sağırlaşmış, aslında ne yaptığını da çok iyi bilmeyen ve günü kurtaran, bunu yapmak için de sıcak paracılara ortam sağlayan bir ekonomi yönetiminin artık sürdürülebilirliği kalmadı.
Türkiye vatandaşından sanayicine kadar hızla iflasa koşarken, sabır isteyenlerin, daha yeni ulaştırma ücretlerine, elektriğe, doğalgaza, çalışan ya da emeklinin görmediği oranlarda zam yapmasının tek bir anlamı var.
Duymuyorlar, duymak istemiyorlar, hatta umursamıyorlar. Ekonomi yönetimi şunu çok iyi bilmelidir ki, sokağa rağmen ekonomi yönetemezsiniz. Hesaplarınız, büyük oranda patlar ve geleceğe dair daha büyük faturaları ortaya çıkarırsınız.
Ya bir an önce silkelenip, ekonominin siyasetinin değil, politikasının olabileceğini kavrayıp, sokağı da içine alan bir planlama yapacaksınız ya da kayıt dışı ekonomiye teslim olacağız.