Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Sıra bir tek gayrimenkul alana gelmiyor…’
15 Mayıs 2024Yıllar çabuk geçiyor ama her Şimşek döneminde aynı şey oluyor. Tasarrufu konuşuyoruz, kayıt dışı ile mücadeleden söz ediyoruz, verginin önemli olduğundan söz ediyoruz ve günün sonunda artan vergileri ve satılan kamu mallarını görüyoruz.
2012 yılındaki Bakan Şimşek beyanatlarıyla, 2024 senesindeki söylemlerin aynı olması, aslında bir bakıma, hazırdan yiyen, faturayı vatandaşa kesen ve sonuç alınamadığını için birikmişlerin patlak verdiği bir fotoğrafı bize anlatmıyor mu?
Sene 2002, vatandaşın tüm finans sistemine borcu 6,4 milyar TL, yıl 2024 borç 3 trilyon TL. Satın alma gücü tamamen bitmiş, krediler döndürülemez hale gelmiş, milyarlarca dolarlık özelleştirme yapılmış, ama bütçe büyüklüğü 12 trilyon TL’ye, faiz ödemesi de 1,2 trilyon TL’ye dayanmış.
Bir kişi nasıl sürekli kayıt dışı ile mücadeleden söz eder ve nasıl sürekli sonuç alamaz? Bunu düşünmek gerekmiyor mu? Bir önceki döneminde o gün dijitalleşmeden bile söz edilmezken, Türkiye’de üretilecek cihazlarla, ileri teknolojiyle bunun önüne geçilebilmesi adına kendisine çözüm odaklı yerli bir proje teslim edildiğini de hatırlıyordur sanırım.
Çok ilgilenmesine rağmen neden uygulanmadı, onu da hiç bir zaman öğrenmek mümkün olmayacak. Fakat o yıllarda yine gayrimenkul piyasasında sürekli projelerden alınan işlere atıfta bulunarak, bunun sorgulanması gerektiğini yazmıştım.
Çok iyi hatırlıyorum, zira mesele gündeme gelince bir çıkış da yapılmıştı. Ne olmuştu? “Bundan böyle müteahhitlerin kaynakları sorulacak” dendi. Ardından ben de bir yazı daha yazmış ve demiştim ki: “Müteahhidi bırak, onun kaynağını bulmak kolay. Ya öz sermayedir ya da banka kredisidir. Asıl bu milyon dolarlık ürünlerden her projeden 3’er 5’er toplayan kim ona bakmak lazım.”
Elbette bu mümkün olmadı. Son geldiği dönemde de artan ev fiyatları, talep düşmesine rağmen çığırından çıkarken, işin kontrolden çıktığını hepimiz hatırlıyoruz. Hatta o kadar kontrolden çıktı ki, kira fiyatları da ev fiyatlarıyla beraber patladı. Konu artık sosyal bir sorun haline dönüştü.
Her kriz döneminde teşvik diye çıkılıp, elde kalan binaların kamu kaynaklarıyla tüketilmesi gibi bir dizi yanlışlar yapıldı. Elbette bunları Şimşek’e yüklemek haksızlık olur. Ama müteahhitlerden kiracılara, emlakçılardan mal sahiplerine kadar herkesin üzerine gidildi de, o kırmızı çizgiye bir türlü dokunulmadı.
Yine son olarak şimdi kiracılara şartlar oluşuyor. ‘Ev sahipleri artık kiralama süreçlerinde bir memurun kefaletinden kredi notuna, SGK belgesinden sicil kaydına kadar’ bir dizi belge ile muhatap oluyor. Haberlere yansıdığını biliyoruz.
Bunun aslında inisiyatif değil, yasal düzenleme olması gerektiğini düşünüyorum. Ama yine bir kesime dokunulmuyor. Milyon dolarlık gayrimenkulleri bakkaldan ekmek alır gibi alanlara… Herkes akla geliyor, ama kayıt dışı ile mücadeleden gri listeden çıkma sürecine kadar sadece bunlara sıra gelmiyor. Sizce de bu durum garip değil mi? Yanlış anlaşılmasın, alınmasına karşı değilim. Elbette paranın kaynağı açıklanabildiği sürece…