Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Sabır taşı çatlayacak…’
7 Ağustos 2024Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yıllık enflasyonun düşmeye devam edeceğini ve zamana ihtiyaçları olduğunu söyleyerek sabır istedi. Öncelikle bu insanlar neye sabır gösterecek onu bir açıklamak gerekmiyor mu?
Ülkede üretici rekabet edemiyor, vatandaş geçinemiyor, ihracatçı fiyat veremiyor, iç piyasa tamamen tıkanmış, ödemeler zinciri kırıldı kırılacak, açlık sınırının altında nüfusun büyük bir bölümü yaşıyor ve meselemiz enflasyon mu?
Gerçekten enflasyon rakamıyla işin düzeleceğini düşünüyorsanız, büyük bir hayal dünyasında yaşadığınızı net bir biçimde söyleyebilirim. Carry Trade tayfasına ortam hazırlayarak memleketi biraz daha fakirleştirip, kimsenin tüketime mecalinin kalmadığı bir ortam yaratarak elde edeceğiniz başarı ancak Pirus Zaferi’dir.
Gerçekten insanların 2025 yılına ve muhtemelen de sonuna kadar dayanacak gücü kaldığını düşünüyorlar mı? Bir tarafta gelirlerini harçlık seviyesine indirip, sonra tıkanan iç piyasada vergi salmaları yapıp, dolaylı vergilerle insanları yok edip, işletmeleri de dizlerinin üzerine çökmüşken dövmek midir yöneticilik?
Peki 2025 yılında ne olacak? Şimdiden söyleyeyim. 2024 yılının sonunda TÜİK sayesinde bir rakam elde edip, hiçbir gerçekliği olmamasına rağmen bunu vitrine koyup, emeklilerden asgari ücretle çalışanlara kadar önerecekleri oran ne? Yüzde 14…
Nereden biliyoruz? Çünkü hayallerindeki enflasyon rakamı bu. Göstermelik rakamlarla ‘bakın sistem işliyor’ algısı yaratıp, sonra da insanları yüzde 14 üzerinden gelir artışına zorlayacaklar.
Zaten kızgın bir piyasanın da böylece tamamen sigortaları atacak. Ayrıca enflasyonun artış hızındaki yavaşlamadan bahsederken, sanki ABD ya da Alman ekonomisini yönetiyor edasından vazgeçilmesi gerekiyor.
Açlık sınırının altında yaşayan, yoksulluk sınırının yakınına bile uğramayan, üstüne de 3 trilyon TL’yi aşkın borcunu çevirirken, bir de Şimşek’in erittiği satın alma gücüyle uğraşan tüketici bir yanda, dış pazarda rekabet gücünü kaybetmiş, iç pazarı tamamen kapanmış, buna karşılık vergi ve fiyat artışlarıyla ilgili suçlanan reel sektör öte yanda.
İnsanların, firmaların bir şeylere sabredebilmeleri için arada nefes alabiliyor olmaları lazım. Mehmet Şimşek ve ekibi iktisat kitabının içinde o kadar boğuldu ki, hayatın gerçeklerini görmemekte ısrara ediyor.
Ayrıca o boğuldukları iktisat kitabını okuduklarından da şüphem var. Çünkü iktisada girişte daha ilk öğretilen şe nedir? Ne kadar çok vergi, o kadar çok kayıt dışı… bunu bile görmemiş olmalılar ki şartları zorladıkça zorluyor.
Embedded ekranlara çıkıp ya da sosyal medya üzerinden nağmeli cümleler sarf edip, ekonomini iyi olduğunu anlatamazsınız. İnsanlar evine, işine gidecek parayı düşünürken, evine alacağı ekmeğin hesabını yaparken, okullar açılacak kara kara düşünürken sabır isteyemezsiniz. Önce Ankara’daki giderlerin hesabını verin, sonra sıra Millet’e gelsin.