Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Mübaşir simitçiyi çağırdı…’
9 Mayıs 2024Ekonomi yorumlarının içinde simit çok simgesel bir özelliğe sahiptir. Fastfood hayatımıza girmeden önce, en pratik yemek, sonrasında da ekonomik sıkıntılar döneminin, en ucuza karın doyurulup, öğün geçiştirilecek başlığı olarak ele alındı.
Hatta mevcut iktidarın, daha öncesinde çay simit hesabıyla ekonomi anlattığı dönemler bile olmuştu. Bununla birlikte zaman içinde simit, simit bey ya da simit hanım haline dönüştü. Çünkü ulaşılması gitgide zorlaşan bir özellik kazandı.
Fiyat 10 TL’yi bulunca ve maliyet artışı durdurulamayıp, yeni zam konuşulmaya başlayınca da tartışma farklı bir zemine taşındı. Çünkü dört kişilik bir aile her öğün simit yese 3 bin 600 TL bulması gerekiyordu. Bu da asgari ücretin neredeyse yüzde 22’si anlamına gelmişti.
Yeni zam ihtiyacı gündeme gelince, Ticaret Bakanlığı harekete geçti ve bundan böyle simit fiyatlarının kendilerinin izni olmadan arttırılamayacağını söyledi. Sorun bitti zannederken, daha da büyüdü.
Ankara Pideciler, Simitçiler ve Çörekçiler Esnaf Odası konuyu mahkemeye taşıdı. Maliyeti 13,2 TL olan bir ürünün fiyatının 15 TL olması gereğine işaret ederek, tavan fiyat ya da izine tabi fiyat artışının itirazını gündeme getirdiler.
Şimdi konu mahkemede… nasıl sonuçlanacak bilmiyoruz ama hakim mübaşirden simitçiyi çağırmasını isterse, 12 Eylül dönemindeki durumlar olur diye korkuyorum. Biliyorsunuz o yıllarda tutuklulardan biri merkeze götürülürken kaçıyor. Ekibin komutanı simitçiyi dahil ediyor.
Simitçiye hakim soruyor: Sağcı mısın, solcu musun? Yanıt; simitçiyim. Rahmetli Yaşar Okuyan’ın anlattığına göre simitçinin simitçiliğini kanıtlaması 6 ay sürüyor ve boşu boşuna içeride yatıyor. İster misiniz fatura yine simitçiye çıksın?
İşin latifesi bir kenara, aslında bu durum ekonomideki anlayışı da tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Ülkede simit örnek dersek, üretilen mal ve hizmetin fiyatını baskılayarak, enflasyon mücadelesi yapmayı düşünenler, maliyetlerin neden yükseldiği sorgulamak istemeyince, olan taşın altında eli olana oluyor.
Enflasyon rakamlarıyla başlayan, işsizlikle devam eden, döviz kurlarıyla şaha kalkan müdahaleci ekonomi, sorunun kendisini düzeltmek yerine, üzerini örtmeyi tercih edince, ekonomik açmazların büyüdüğüne şahit olduk.
Hatta tüketici enflasyonu düşerken, üreticinin yüzde 120’lerdeki enflasyonu, yüzde 50’ler seviyesine indirilerek, bir anda yüzde 70 ortadan kayboldu da, kimse bu maliyet nereye gitti diye sormadı.
Şimdi gele gele simitçiye geldik. Simit fiyatlarının artmasını engelleyemeyenler, şimdi fiyata fren koyup, artan maliyetleri görmezden gelerek, maliyeti simitçiye kesmeye kalkıyor. Bence bir ekonomi değerlendirmesinde sözün bittiği nokta burasıdır.