Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Maliyet de fiyatlar da durmuyor…’
5 Nisan 2024Enflasyonla ilgili tartışmalar sürerken Merkez Bankası’nın Mart ayı Aylık Fiyat Gelişmeleri Raporu gösteriyor ki, pek de umulan gibi bir yaz ayına girmiyoruz. Çünkü gıda ve temel ihtiyaç maddelerinde fiyat artışları sürerken, üretici maliyetlerindeki enerji dışı kalemlerde bile yükseliş devam ediyor.
Tablo bize yaz aylarında baz etkisiyle birlikte dahi gevşemeye aday bir enflasyon gerçeğimiz olmadığını gösteriyor. Elbette burada resmi açıklanan rakamlardan bahsediyoruz. Zira hayatın gerçeğine baktığımızda fiyatlar düşmediği gibi, sürekli arttığına ve buna karşılık satın alma gücünün de her gün eridiğine şahit oluyoruz.
Bu nedenle ekonomi yönetiminin bir an önce bu hayal dünyasından çıkıp, rakam tutkusunu bir kenara bırakıp, ekonomiye dair daha gerçekçi bir yol haritası hazırlamasına ihtiyaç var. Aksi takdirde durum yönetilemez noktaya gidiyor.
Sizin kağıt üzerinde elde edeceğiniz rakamlar ne insanların geçinmesini sağlayacak; ne firmaların iş hacmini rahatlatırken, maliyetlerini geriletecek, ne de yurt dışı yatırımcılar için anlamlı bir tablo ortaya çıkacak.
Öncelikle açılan makas yaz aylarında bir gelir artışını kaçınılmaz kılıyor. Ardından tek umudumuz neredeyse Avrupa pazarının açılmasına kalıyor. Gözüken o ki, iç piyasa tamamen gözden çıkarılmış durumda.
Oysa Türkiye’deki tüketicinin de, ihracat dışı çalışan üreticinin de bunu kaldırabilecek gücü yok. Rakamlar zorlandıkça daha büyük sapmaların, ödeme problemlerinin ve iş hacmi kayıplarının önümüze getireceği problemlere gebe bir sürece giriyoruz.
Bilhassa bayram sonrası ile birlikte daha çok hissetmeye başlayacağımız yeni zamlar, zaten eriyen satın alma gücünü büyük ölçüde yönetilemez hale getirecektir. Beraberinde birçok üründe taksit sınırlamaları, kredi limitlerinin daraltılması gibi hususlar da esnafı, bağlantılı olarak onlara mal veren işletmeleri zor durumda bırakacaktır.
Şayet insanların gelirlerini arttırmadan, zaten yanlış olduğu daha başlangıç aşamasında dile getirdiğimiz için açık olan, ama ne yazık ki insanları borç batağına sürükledikten sonra aklın başına geldiği bir fotoğraf içinde ani frenler yapamazsınız.
Türkiye ekonomisini bir tarafta verilerin yanlış resim vermesi, öte tarafta kabullenilmeyen gerçekler, üstüne tüm bunlar yokmuş gibi davranılan vergi ve zam politikalarıyla, kurunun müdahale edilen, faiz oranlarının ise negatif seviyede açıklanmasına karşılık finansman olanaklarını sıkmak zorunda bırakan, mevduat toplayamadığı gibi, TL dışı varlıkları destekleyen yaklaşımlarıyla işi içinden çıkılmaz bir noktaya götürüyor.
Bir an önce ekonominin yönetilmeye başlanması şart. Çünkü hissiyatla atılan adımlar, yerini salt kitabi adımlara bıraktı ve bu da gerçeklerden sapma yüzdesi nedeniyle ilki kadar sıkıntılı bir konu.
Süreç zor, yönetilmeye aday. Ama en büyük zorluk sorunları ve gerçekleri kabullenmeyen yönetim anlayışı.
Not: 15 Nisan 2024 Pazartesi gününe kadar kısa bir mola. Şimdiden tüm okurlarımıza iyi bayramlar diliyorum.