Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Kredi kartında Merkez tespiti…’
24 Eylül 2024Merkez Bankası, son dönemlerde artan kartlı harcama tercihleriyle ilgili bir analiz yayınladı. Yapılan değerlendirmede e-ticaretin de gelişmesine paralel olarak harcamalarda kart tercih edenlerin oranındaki ciddi yükselişin altını çizdi.
Bu değerlendirmeyi yaparken de, borçlu talebindeki yükselişten çok, ödeme seçeneklerindeki davranış değişiminin önemine atıfta bulundu. Esasen tespit olarak doğru. Gerçekten de pandemi sonrasında bu alanda kullanım eğilimi açısından ciddi bir yükseliş var.
Fakat keşke bu tespiti sektördeki ya da tüketici bilincindeki gelişme ile sınırlı tutsaydı. Çünkü bunu borçlanma amacıyla kullanma eğiliminin düşüklüğü ibaresiyle yayınlarsanız, o zaman tartışmanın şekli değişir.
Zira bu gerçeği yansıtmıyor. Elbette kullanım alışkanlıklarında kayda değer bir değişim var. Ama bunu borçlanma ihtiyacı ve gelirsizlik ölçüsünde görmezseniz, o vakit sektörel bir eğilim tespitinin ötesine geçer, alt detayda mesaj verme kaygısı taşıyan bir not olarak görmek gerekiyor.
Oysa biliyoruz ki, nihai tüketiciden esnafa kadar kullanımların çoğu gelirsizlikten kaynaklanıyor. Daha doğru bir deyişle gelirin giderleri karşılama kabiliyetinin yok olmasıyla ve nakit problemiyle beraber tetikleniyor.
Sadece bu son dönemde değil, çok uzun zamandır vaka bu yönde ilerliyor. Aksi takdirde tüketicinin borç miktarı 3,4 trilyon TL’yi vurmazdı. Hatta yine Yeni Şafak Gazetesi’nin haberinde de yer aldığı üzere kredi kartı borcuna yapılandırma gündeme gelmezdi.
BDDK verilerine göre sadece kredi kartında takibe düşen rakam 43,5 milyar TL’yi vurdu. Tüm borcun 2002 yılında 6,4 milyar TL olduğunu düşündüğünüzde, ortadaki rakamın bir kullanım alışkanlığındaki değişimden çok geçim derdiyle olduğu açık.
Son bir yılda takipteki kredi kartındaki oranın yüzde 265, yılbaşından bu yana da yüzde 182 arttığını hesaba katarsanız, meseleyi sadece bir kullanım alışkanlığındaki değişim gibi göstermek, Türkiye’nin ekonomik saptamaları adına büyük bir çarpıtmaya da imza atma anlamına gelir.
Bu tip sıkıntılı yorumları, analizleri siyasiler yapabilir. Onların zaten işine geldiği ölçüden konuştuğunu ve hatta son zamandaki uygulamalarla vatandaşın ekonomisini umursamadığını biliyoruz.
Ama Merkez Bankası gibi, bize her dönem lazım olan, önemli kurumlarımızın bazı şeylerin üzerini örtmek için kullanılmasına izin vermemek lazım. Zira bunların kredibilitesi, siyasilerinkinden çok daha önemli.
Siyasetçiler, iktidarlar değişebilir. Ama sorunlu yapıdan çıkmak için bizlerin yine güvenilirliği yüksek kamu kurumlarına ihtiyacımız var. Bu nedenle vatandaşın sorunlarının üzerini örtmek yerine, nedenlerini ortaya koymak daha kredibilitesi yüksek bir tavır olacaktır. Keza vatandaş ne yaşadığını ve neden yaşadığını biliyor. Algı yönetmek tencerede işlemez. Lütfen gerçekçi olalım.