Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Kararlılık doğru, ülke yanlış…’
9 Şubat 2024Merkez Bankası Enflasyon Raporu’nu açıkladı. Hedeflemelerde herhangi bir değişikliğe gidilmedi. Bundan da mevcut politikaların aynen devam edeceğini anlıyoruz. Aslında söylenenlerden çok, söyleyeceklere odaklanılan bir toplantı olma özelliği taşıyordu.
Bu bakımdan gözler Merkez Bankası yeni Başkanı Fatih Karahan idi. Öncelikle şunun altını çizmek gerekir ki kendi içinde de olsa kararlı bir duruş sergilendi ve bir süre burada bekleneceği belirtilmekle birlikte, gerekirse sıkılaşma adımları atılabileceği de ifade edildi.
Gözüken o ki, farklı bir söylemde bulunulmadı. Sadece enerjisi düşük görüntünün biraz atlatıldığı söylenebilir. Ama bu durum Fatih Karahan’dan çok, Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay’ın konuşmasıyla ilgiliydi.
Akçay, o son çıkışını yapmasaydı, yine klasik bir toplantı sonuçlanmış olacaktı. Tüm rasyoların alt üst edilmiş olduğunu söylemesi, yüzde 36 hedeflemesinin iddialı olduğunu vurgulaması, ardından bunun bir kararlılık göstergesi olduğunu söylemesi dikkate almaya değerdi.
Fakat burada altını çizmemiz gereken bir iki nokta var. Öncelikle neden tercihin Karahan’dan yana kullanıldığını anladık. İkisi de kıymetli isimler olmakla birlikte, Cevdet Akçay’ın daha sert ve finansçılar arasında şahin diye nitelendirilebilecek özellikler sergilediğine şahit olduk.
Zannedildiği gibi Şimşek ile çelişen bir yanı da yok. Sadece Hazine Bakanı’nın açık açık dile getiremediklerini, bir çırpıda kamuoyuyla paylaştı. Türkiye’nin bu kararlılıkta isimlere ihtiyacı var.
Bunu kabul etmekle birlikte kararlılığın doğru, bakış açısının kişiye göre tartışmalara açık, ama dikkate almaya değer olduğunu, lakin bunları söylenen ülkenin yanlış anlaşıldığını düşünüyorum.
Cevdet Akçay, o son konuşmayı FED ya da Avrupa Merkez Bankası üyesi olarak yapsaydı anlamlı olabilirdi. Çünkü bu derece sertleşmenin karşılığı olacaktı. Şirketlerinizin sermaye yapılarından, vatandaşın satın alma gücü ve tasarruf kabiliyetine kadar bu sertlikte bir kararlılık sonuç verebilirdi, nitekim iki adreste de büyük ölçüde verdi.
Fakat meseleyi rakamlardan ibaret göremezsiniz. Sadece hedefleri tutturmak uğruna, ülke ekonomisinin ve vatandaşların, şirketlerin gerçeğini finansal gücü yüksek toplumlardaki gibi düşünerek hareket ettiğinizde büyük duvara çarparsınız.
Cevdet Akçay bunu ıskalıyor. Söylediklerinizin ve tavrınızın doğru olması başka bir şey, bunu yapabilme kabiliyeti ayrı. Altınızda Murat 124 varken, Ferrari pilotu gibi davranmaya kalkarsanız aracı dağıtırsınız.
Akçay bunun farkında değil. Sokaktaki insanın perişanlığını, açlık sınırında ya da altında yaşadığını, kararlılık olarak gözüken uygulamalara dayanacak gücünün kalmadığını, şirketlerinin sermayesizliğini, bankalarının da finansal gücünü yitirmiş vatandaş ve şirketler kadar dayanıklı olduğunu göz ardı ederek konuşamazsınız.
Bir iktisat kongresinde doğru olarak kabul edilecek ve alkışlanabilecek tavırlar, Türkiye gibi gücünü yitirmiş bir tabanın gırtlağına kadar borca battığı ve günü döndüremediği ortamlarda sonuç vermediği gibi, felaketlere yol açar.
Bence Merkez Bankası yönetimi önce sokağın gerçeklerini öğrenmeli, sonra iddialı ve doğru kabul edilebilecek tezlerin uygulanabilirliğini sorgulamalı.
En basit örnek. Yüzde 36 gibi iddialı bir enflasyon hedefi koyabilir misiniz? Koyarsınız. Ama cebi delik bir vatandaşa bunun üzerinden maaş zammı vermeye kalkarsanız, sistemi dinamitliyorsunuz demektir. Üstelik iyi niyetle…