Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Hislerinizi anlıyorum ama…’
23 Ocak 2024Meğer TÜİK gizli gizli bizim durumumuzu gözlüyormuş. Günün sonunda bir enflasyon açıklıyor ama, hissettiğimiz enflasyonun, açıkladığının iki katı olduğunun farkında olduğunu kabul ediyormuş.
Yaptığı hesaplamalara göre, biz açıkladığının iki misli fazla enflasyon hissediyormuşuz ama bu normalmiş. Neden biliyor musunuz? Çünkü meselenin gerekçeleri varmış. En önemli neden neymiş? Açıklamadan aktaralım:
“Tüketicilerin gelir seviyelerinin, harcama kalıplarının ve tüketim alışkanlıklarının kişiden kişiye farklılık göstermesi, TÜFE oranının tespitinde kullanılan en çok kullanılan mal ve hizmet sepetinin bireylere göre değişmesi;
TÜFE sepetinde yer alan tüm ürünler aylık ve yıllık olarak farklı fiyat hareketleri göstermekle birlikte bireylerin kendilerinin sıklıkla tükettikleri mal ve hizmet fiyatlarına odaklanmaları (Örneğin; sigara içen kişiler sigaraya gelen zamları; bebeği olan kişiler ise bebek bezi ve bebek maması fiyatlarını yakından takip etmekte ve genel enflasyon algılarını bu ürünlerin fiyat artışını dikkate alarak oluşturmaları)…”
İşte mesele de tam burada odaklanıyor. Sokaktan o kadar kopmuş ki, insanların eline geçen açlık sınırındaki ücretlerin, ağırlıklı olarak gıda başta olmak üzere belirle ürünler üzerinde harcandığından haberi yok.
Teknik olarak belli bir sepet içerisinde enflasyonu açıklayabilirsiniz. Bu teorik olarak size farklı sonuçlar da verebilir. Savunmasına göre bilhassa AB’de durum bu çerçevede gerçekleşiyor.
Doğru mu? Doğru… Fakat yoksulluk sınırı olan 47 bin TL’nin yanından geçmeyen, neredeyse yüzde 80’i açlık sınırı ve altında yaşayan insanlardan oluşan bir nüfusla, tasarrufa sahip, yüzde 90’ı ortalama ücret alan, kişi başına geliri takribi 40 bin dolar seviyesinde gerçekten gezen nüfusla bunu bir tutamazsınız.
Mesele sadece teknik bir enflasyon rakamı olsa yine su kaldırır. Fakat şayet insanların gelirleri, açıklanan rakama göre belirleniyor ve bu rakamın da ağırlıklı bir bölümü bir kaç kalemde harcanıyorsa, böyle kuru savunmalarla işin içinden çıkamazsınız.
O zaman ekonomi yönetimine dönüp diyeceksiniz ki ‘benim açıkladığım enflasyonu kriter almayın. Çünkü ben teknik bir çalışma yapıyorum. İnsanlar buna göre zam alırsa fakru zaruret içinde perişan olur.”
Hoş, kendi hesabına göre savunmasını da yapmış. Artık ENAG gibi yapılanmaların enflasyon açıklamasına gerek kalmamış. Zira hedefleri tutturmaya başlamış. Neye göre, kime göre, hangi kritere göre?
İstatistik biliminin çalıştayını mı yapıyoruz, yoksa insanların geçim derdindeki yıpranmayı mı ortaya koyuyoruz? Algılanan ile resmi enflasyonun arasındaki farkın nedeni bu imiş, ama resmi enflasyona göre geçimin belirlendiğinden bahsetmemiş. Ne o? Hislerimizi anlıyormuş. Gerçekten konu komediye döndü.