Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Enflasyonun ateşi…’
27 Haziran 2024Ne diyordu şarkı? “Sakın dokunmayın bana; rahat bırakın. Sürüp gitsin bu rüya, uyandırmayın.” Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere ekonomi kurmaylarının sözlerine bakılırsa ya yaşananın farkında değiller ya da ellerinde 2003 model otomobille Formula yarışını kazanacakları hayalini kuruyorlar.
Giren üç kuruş carry trade denilen serseri paraya güvenip ülkeye sermaye akışının başladığını, baz etkisiyle gelmesi muhtemel bir iyileşmeyle enflasyonun düşeceğini, insanların biraz dişini sıkmak için gücü olduğuna inanıyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ihracatçıların sorunlarını bir kenara bırakmış çay kahve üzerinden tasarruf önerileri sunarken, akşam ekmeği nasıl alacağını düşünen vatandaştan da sabır istemeyi sürdürüyor.
Diyor ki, yaşananların farkındayız, ama az kaldı, enflasyonun ateşini düşüreceğiz. Hatta bunu söylerken, gelirlerde artış talebini popülizm olarak nitelendirip, bir de kalıcı refaha koştuklarını ifade edebiliyor.
Oysa ortada bir hasta varsa, onun ateşinin düşürülmeye değil, tedavi edilmeye ihtiyacı var. Yani ateşi düşürüp, bir takım rakamlarla göstergeleri makyajlayarak, asıl hastalığı gizleyip, günün sonunda da öldüğünde buna kader mi diyeceğiz?
Hoş maden kazalarında ölümü bile kader olarak nitelendiren, ama alınan önlemlerin yetersizliğini görmezden gelen bir yaklaşımın, ekonomiyi yorumlarken de farklı bir bakış açısı sergilemesini beklemek hayal olur.
Her şey bir yana yılın başında yapılan kurgunun, her ne kadar temenniler üzerine oluşturulmuş olsa da, dünyadaki faiz indirimleri ardından gelecek parasal bolluk hayali üzerine kurgulandığını biliyoruz.
Bu kurgu o gün için bile, dünya ekonomisini doğru okuduğunuzda gerçekçi değildi. Ama bir yere kadar kurgudur deyip işin içinden çıkalım. Fakat aradan geçen 6 ayın sonunda ne faiz indirimlerinin, ne parasal genişlemenin olmadığı, aksine yeni bir dizi jeopolitik riskin de devreye girmesiyle koşulların ağırlaştığı açık.
En azından kurgunuzdaki sapmanın da mı farkında değilsiniz? Diyelim ki gerçekten yılın başında, o gün için de finans piyasaların gazıyla oluşturulan hayale inandınız. Gerçekleri görmek istemediniz ve böyle bir yol haritası çizdiniz.
Bu doğru bile olsa, gelinen noktada büyük sapmalar ve tersine gerçekleşmeler ortaya çıkmışken, hedeflerden yol haritasına kadar her şeyi masaya yatırıp sorgulamak ve tekrar bir plan yapmak gerekmiyor mu? Yapılan açıklama bakıldığında, insanların fakirleşmesini kabul edip yok sayan tavra dikkat ettiğinizde ve hedeflemelerdeki ısrarda tek bir anlam var.
Üretmeden enflasyonun düşmeyeceğini anlamayanlar, hesapların da tamamen değiştiğini fark edemiyorlar ve ülkeyi daha büyük faturalara ulaştıracak, inatlaşmalarını sürdürüyorlar. Tıpkı faiz düşerse enflasyon düşer tezi ve sonuçları gibi bir yolculuk yapılıyor.