Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Düzineyle talepte günlük bakış açısı…’
17 Eylül 2024İş dünyasının çok sıkıştığını biliyoruz. Bir tarafta artan maliyetler, öte tarafta enflasyona yansıtılamayan bir fotoğraf sermaye yapısı zaten kısıtlı reel sektörü işin içinden çıkılmaz bir noktaya getirdi.
Mesele bununla da bitmiyor. Döviz bazında baskılanan, ama TL bazında maliyetleri ölçüsüz artan iş yaşamında firmalar bir tarafta yükümlülükleriyle diğer tarafta da kaynak sıkıntılarıyla boğuşuyorlar.
Ne yazık ki konu burada da kapanmıyor. Yurtdışında rekabetçiliğini büyük ölçüde kaybeden, zaten daralan dünya pazarında vazgeçilmez bir ürüne sahip olamadığından kısa süre içinde vazgeçilen firmalar özelliği sergiliyorlar.
İç piyasaya döndüğümüzde tamamen film bitti. Ne tüketicinin satın alma gücü, ne de kredi ile tüketim yaratabilme kabiliyeti kaldı. Hem borçluluğu ödenebilir seviyenin üzerine çıktı, hem de fiyatlar karşısında zaten yaşamsal ihtiyaçları dışında bir yere kaynak ayıramaz hale geldi.
Yetmediği gibi ağır vergi yüklerinin derinleştiği, şiddetinin arttığı hatta ihtiyati hacizleri uygulamaya konulduğu anlayışsız bir maliye yaklaşımı ile muhatap oluyorlar. Tüm bu nedenlerle ihtiyaçları acil ve hayati düzeyde bulunuyor.
Çok haklı olarak bunlardan yola çıkarak İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç bir dizi talebi, ihtiyaçlarla birlikte gündeme getirdi. Tam 12 başlıkta, yani bir düzine talep listesi açıkladı.
Her birinde haklılık payı var mı? Var… Fakat değerlendirilmesi gereken ciddi bakış açı hataları da var. Örneğin tüm taleplerin çalışan – işveren kurgusu üzerine şekillendirilen yapı, konuyu halen anlamadıkları ve çözümü yanlış yerde ve günlük gördüklerini anlatıyor.
Maddelerden sadece biri mesleki eğitimle ilgili ki o da yine günübirlik bir bakış açısının eseri. Ne dönüşen ekonomiyle birlikte çıkan yeni meslekler ihtiyacından söz ediyor, ne de müfredatın değişimi ile ilgili bir konuya dikkat çekiyor.
Düzine halinde sunulan taleplerin tamamı günlük kurtarmak ve ‘imdat’ çığlığı niteliğinde ama tek taraflı düşünülen konulardan ibaret. Çalışanları bir yükmüş gibi gören bir yaklaşımın, ne sorunlara çare olması ne de iç piyasada hacim yaratması mümkün.
Bunun yerine TL maliyetleri artarken bunun enflasyon rakamlarına neden yansımadığı, kur ile ilgili baskı oluşturulurken aşırı değerli TL’nin hangi tahribatlara neden olduğu, dönüşen ekonominin içinde nasıl pozisyon alacağımız, temennilerden ibaret ve adına program değinilen bir yol haritasının gemiyi hiçbir yere götürmeyeceği gerçeği gibi hususlardan hiç bahsedilmiyor.
İTO Başkanı, reel sektörün sesi olmak istemiş ve günlük talepleri ortaya koymuş ama hepsinin pansuman tedavisi olduğunu, günübirlik taleplerle yarına ilişkin hiçbir projeksiyon ortaya konulmadığını ve gerçek bir yapısal dönüşüm talebinin gündemine dahi gelmediğini net bir biçimde ortaya koyuyor.
Türk reel sektörü çok kıymetli ve çözülmesi gereken acil sorunları var. Ama bunları ortaya koyarken yarına ilişkin bir söylemde bulunmuyor, yapılan hataları dile getirmiyor ve teşbihte hata olmazmış ‘yardım edin Mehmet Ali Bey’ tadında açıklamalar yapıyorsa, bırakın bugünü, yarına ilişkin de ciddi sorunlarımız ve vizyon problemimiz var demektir.