Çetin Ünsalan Yazdı: Bu ezilmemiş halimiz mi?
20 Kasım 2024Yılın sonuna doğru yaklaştıkça, ücretler ve maaşlar meselesi gündemin ana eksenine oturdu. Her ne kadar yaşanan ekonomik sıkıntıyı örtmek için, her türlü sanal gündem yaratılıyor ve bu noktada da hukuku da zorlayacak işlere imza atılıyor olsa da, vatandaşın gündeminden geçim davası düşmüyor.
Geçen senenin ortasından beri geliştirilen söylemin, algı düzelirse ekonominin de düzeleceği savını boşa çıkardığından bihaber ya da umursamadan devam ettiriliyor olması, hatta bu uğurda rakamların bile gerçek yaşamdan kopartacak düzeylere çekilmesinden ders alınmamış gözüküyor.
Son olarak asgari ücret tartışmaları ile ilgili fikri sunulan icranın başı, bugüne kadar emeklisinden ücretlisine kadar kimseyi enflasyona ezdirmediklerini belirterek, ya başka bir ülkede yaşıyor, ya sorunlardan habersiz ya da algı trenine kendisi de atladı izlenimini vermeye devam etti.
Bu ülkede ekonomik sorunlar olduğundan, bununla ilgili çalışıldığından ya da büyük uğraşlar verildiğinden bahsedebilirsiniz. Elbette bunların ne kadar doğru ya da yanlış hamleler olduğu başka bir tartışma konusu.
Fakat büyük bir kısmı açlık sınırının altında yaşayan, tamamına yakını da yoksulluk sınırından bile geçmeyen insanların varlığından habersizmiş gibi açıklamalar yapamazsınız. Çünkü bunun hem yönetilmek istenen algıyı daha da kötüleştireceğini, hem mücadeleyi güçleştireceğini, hem de insanların inancının daha da yok olacağı gerçeğini görmek durumundasınız.
Türkiye reel sektörün çalışanından işverenine, emeklisinden memuruna, çiftçisinden esnafına her kesimiyle kumar ekonomisine kurban edilirken, sadece geçen sene bile kimsenin inanmadığı enflasyonun altında zam verip, bu sene de vereceğini söylerken ‘ezdirmeme’ vurgusunu yapamazsınız.
Ülkede büyük bir fakru zaruretin yanında, borç ödeme problemleri ortaya çıkmışken, işsizleri işsiz saymaktan vazgeçip, aynı bülten içinde yüzde 8.7 işsiz açıklayıp, sonra da yüzde 26,5 atıl işgücünden söz ederken, hatta bu insanlardan, yani gelirini kaybetmiş ve aşırı borçlu bir yapıdan üstüne sağlık sigorta primi talep ederken nasıl bir ezdirmeme gerçeğinden söz ediyoruz?
Çok belli ki 2025, geride bırakmaya hazırlandığımız seneden çok daha zor geçecek. Burada enflasyonda kimse inanmasa da gerilemeden söz edip, bunun bir zenginlik yaratacağını izlenimini ortaya koymak, konuyu saptırmamak değilse, büyük bir bilgi eksikliğinden ibarettir.
Zira enflasyonun artış hızı düşse bile, bu sadece yıpranmanın oranını azaltır, ama mevcut yıpranmayı da, yıpranmaya devam edildiği gerçeğini de ortadan kaldırmaz.
Üstelik yeni yılla birlikte yeniden değerlemelerden sübvansiyonun kaldırılmasıyla ortaya çıkacak enerji giderlerine kadar enflasyona yukarı yönlü baskı yapacak bu kadar faktör ortadayken.
Türkiye’nin sorunlarını aşması elbette muhtemel. Ama bunu gerçekleri yok sayarak başaramayız.