Çetin Ünsalan: Hangisine inanacağız?
29 Temmuz 2024Ekonominin tepesinde çok ilginç bir görüntü var. Ne kadar dikkatinizi çekiyor bilmiyorum ama, bunun mutlaka açıklığa kavuşturulması gereken bir çelişkiler yumağı olduğunu düşünüyorum.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, paracılara seslenip, onlara rakamlar ekonomisi oluşturmaya çalışırken, kuru baskılayıp, TL mevduatla da vur kaç yapmalarına olanak tanırken, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bir anda çıkıp Eylül ayında OVP’nin güncelleneceğinden söz etti.
Bu neden önemli? Çünkü Şimşek ne kadar finans bakış açısına sahipse, Yılmaz da o kadar meseleleri reel ekonomi odaklı gören bir isim. Bu bir rahatsızlığı tezahürü mü bilemeyeceğim. Zaten ortada bir rahatsızlık olduğu açık da, bunun Ankara’da nasıl dengeleri değiştirmeye aday olduğunu tahmin edemiyorum.
Eylül ayında kast edilen revizyon ne? Mehmet Şimşek’in bir zamanlar Ergenekon’un sözde savcılarının garip tutumlarına benzer, akıl reddeden yaklaşımları mı yumuşatılacak? İnsanı içinden atan ekonomiyi rakam tutkusu içinde yaşatamayacaklarını mı anladılar, yoksa yükselen tepkilerde gaz mı alınıyor onu da çözemedim
Fakat garip görüntü sadece burada da değil. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, her şeyin planlanan doğrultuda gittiğinden söz ediyor; Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay dış basına verdiği röportajda, faiz düşüşü için enflasyonda aylık bazda gevşemelerin görülmesi gerektiğine ilişkin daha sağlıklı bir açıklamayla ortaya çıkıyor.
Bu durumda da insan düşünüyor? Hangisi gerçek? Gerçekten rahatsızlıkların ve sıkıntıların farkına mı varıldı, yoksa tavşana kaç tazıya tut mu oynanıyor? Umarım hakikaten sıkıntılar anlaşılmıştır.
Zira mevcut yaklaşımlar devam ettirilse ve siyah beyaz bir biçimde rakam tutkusundan çıkılmadan, işin içine insan katılamazsa, günün sonunda ekonomi ve ülke üzerinde telafisi daha güç faturalarla karşı karşıya kalacağız.
Şu an vatandaşından iş insanına kadar herkesin farklı boyutlarda da olsa sorun yaşadığını biliyoruz. Lakin umursamaz tavır ve öngörülemezlik, yaşanan problemlerin de ötesine geçmiş ve artık firmalar da dahil göç verir noktaya memleketi sürüklemiştir.
Nebati döneminin akıl dışılığının ülke ekonomisine etkisi ne kadar ağırsa, rasyonelleşme adı altında rakam tutkusuyla davranıp, geriye hiçbir faktörü önemsemeyen Şimşek’in tutumu da aynı derecede ağır faturalar doğuruyor.
Türkiye’nin ekonomiyi düzeltecekse, artık ‘reklamları izlediniz’ tavrından vazgeçip, sosyal medya üzerinden değerlendirmeler yapan, ama kimseyi muhatap kabul etmeyen tavrı terk edip, ciddiyetle ülke yönetimini ele alması gerekiyor.
Çünkü en net gerçek şu: Bu ülkenin emeklisinden çalışanına, öğrencisinden iş insanına, esnafından çiftçisine kadar hiç kimsenin bu dalgalanmayı karşılayacak gücü de, sabrı da kalmadı.